Avustralya’da 3 aydır aralıksız süren yangınlarla iklim krizinin yol açacağı zarar bir kez daha gözler önüne serildi. Bölgede yangın faciasının ardından bir de deve krizi patlak verdi. Yetkililer, su kaynaklarını tükettikleri gerekçesiyle 10 bin devenin vurulacağını duyurdu. Prof. Dr. Hasan Tatlı, “Çin ve Hindistan nüfusu artıyor diye, nüfusu kontrol altına almak için insanların topluca öldürülmesi nasıl ahlaki, hukuki, dini veya başka bir değer ile savunulamayacaksa develerin topluca öldürülmesi de vahşicedir.” dedi.

Diriliş Postası Muhabiri Aslıhan Şimşek/Mülakat

Avustralya’da 3 aydır devam eden yangın felaketinde bilanço gün geçtikçe ağırlaşıyor. 23 kişinin hayatını kaybettiği yangında bin 500’e yakın ev küle döndü. NASA’nın yayınladığı fotoğraf yangının büyüklüğüne ilişkin korkunç manzarayı ortaya çıkardı. Yangın 500 milyona yakın hayvanın telefine sebep olurken iklim değişikliğinin getireceği zararlar akıllarda soru işaretleri oluşturmaya başladı. Birçok canlı türünü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakan felaketten çıkarılması gereken ders ise iklim değişikliği krizine yönelik çalışmaların artırılması oldu.

Yangının boyutları tüm dünyada geniş yankı uyandırırken Avustralyalı yetkililer skandal bir kararla, su kaynaklarını tükettiği gerekçesiyle yaklaşık 10 bin yabani deveye ateş edeceklerini duyurdu. Açıklama sonrasında sosyal medya üzerinden Avustralya hükümetine tepkiler yağdı.

“BAŞKA ÜLKELERE GÖNDERİLEBİLİRDİ”

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Klimatolog (Meteoroloji Mühendisi) Prof. Dr. Hasan Tatlı, Avustralya’daki deve katliamını “vahşice” diye niteleyerek şu cevabı verdi:

“Nasıl ki Çin ve Hindistan’da nüfusu artıyor diye nüfusu kontrol altına almak için insanların topluca öldürülmesi; ahlaki, hukuki, dini veya başka bir değer ile savunulamayacaksa, develerin topluca öldürülmesi de vahşicedir. Develer, dünyanın birçok bölgesinde açlığın yaşandığı yerlere gönderilebilirdi.”

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Klimatolog (Meteoroloji Mühendisi) Prof. Dr. Hasan Tatlı

Tatlı, rüzgârlar ve atmosferin sıcaklık değişiminin fazla olmasıyla yangınların çok daha geniş alanlara yayıldığını belirterek Avustralya’daki yangınların süreceğine dair sinyal verdi.

Yangınların; yalnızca belirli bir bölgede yaşayan bitki ve hayvanların üzerindeki etkisinin bireysel ölümlerden daha korkunç olduğunu söyleyen Tatlı, koruma altındaki canlı türlerinin dağılımının tekrar dengelenmesi için onlarca yıl geriye gidilmiş olduğunu vurguladı.

TÜRKİYE’YE YANSIMASI NE OLACAK?

Yüksek sıcaklık ve rüzgarın artmasıyla dev bir afete dönüşen yangınlar, geçtiğimiz ay Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan yangınları hatırlattı. 3 gün süren ve 5 ilin 85 noktasında çıkan yangınlarda 21 evin yandığı, yaklaşık 280 hektar orman ve tarım arazisinin zarar gördüğü belirtilmişti.

Klimatolog Hasan Tatlı, Türkiye’deki kentleşme ve tarımsal yoğunlaşmayla, kirliliğin artması ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi arazi kullanım değişikliklerinden kaynaklanan mevcut çevresel sorunların daha da kötüleşeceğini belirtti. Tatlı, iklim değişkliği sorunlarını 5 ana başlıkta toplayarak; su kaynakları, ekosistemler, yeterli güvenli gıda, sağlık ve insan güvenliği şeklinde özetledi.

Gelecekteki küresel ısınmanın, Paris Anlaşması’nın öngördüğü gibi 2°C ile sınırlı olsa bile, yağışların bazı bölgelerde yüzde 10 ile yüzde 30 oranında azalacağını ifade eden Tatlı, Karadeniz bölgesi hariç, birçok bölgede mevcut su kıtlığı ve tarımsal verimliliğin azalması riskinin artacağını duyurdu.

Daha fazla tedbire ihtiyaç var

Hem doğal süreçle hem de insani faaliyetler aracılığı ile salınan sera gazının olumsuz etkisi; küresel ısınmaya sebep olan karbondioksit, metan gibi zararlı gazların emisyonlarının azaltılması ile düşürülebilir. İklim değişikliğinin inkar edilemeyeceği konusunda uyarıda bulunan Tatlı, Avrupa ülkeleri öncülüğüne kurulan İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin üye ülkelere her yıl belli oranda sera emisyonunu azaltma görevi vermesiyle kısmen başarılı olduğunu belirtti. İklim değişikliğinin küresel bir sorun olduğuna değinen ve sera gazları emisyonlarının azaltılmasına işaret eden Prof. Dr. Tatlı, iklim değişikliğine karşı alınacak önlem için “uyum ve zarar azaltma” ekonomik politikalarının geliştirilip uygulanması gerektiğini vurguladı.

ALINABİLECEK ÖNLEMLER NELER?

Meteoroloji Mühendisi Tatlı, ülkemizdeki yangınların iklim değişikliği ve insanların yanlış arazi kullanımı sebebiyle gerçekleştiğini söylerken ortaya çıkan sera gazının iklim değişikliğini hızlandırdığının altını çizdi. Tatlı, Türkiye’nin iklim değişikliği krizinin en az hasarla sürdürebilmesi için şunları kaydetti:

“Afetlerin zararlarını azaltma ve uyum planlarının, alanında uzman kişi ve kurumlar aracılığı ile ivedilikle hayata geçirilmesi gerekir. Birinci adım; bütçe ve kadroları olan bir kurumun oluşturulmasıdır. İkinci adım ise bu kurumda çalışacak uzman kişilerin istihdamı için ODTÜ ve İTÜ gibi ciddi üniversitelerde araştırma enstitülerinin kurulmasıdır. Günümüzdeki sorunların karmaşık yönetim özelliklerinden dolayı, lisans mezunu değil “yüksek Lisans” eğitimli teknik personelin istihdam edilmesi zorunludur.”

Diriliş Postası Muhabiri Aslıhan Şimşek/Mülakat