Uluslararası kuruluşlar ve dünya medyası sınırlı tepki gösteriyor; BM ise hâlâ kınamakla yetiniyor. Ancak uzmanlar, sözün ve diplomasinin sınırlarını aştığını vurguluyor. “Sessizlik, suç ortaklığıdır” uyarısı her geçen gün daha güçlü bir şekilde yükseliyor. Artık güç ve caydırıcılık sahaya taşınmalı, fiili adımlar atılmalı; aksi hâlde bu kriz derinleşmeye devam edecek. Dünya halkı sokakta sesini yükseltse de birçok devlet hâlâ eylemsiz kalıyor; bu da Gazze’deki acıyı ve çaresizliği derinleştiriyor. İnsanlık, bu sessizlik ve pasiflikle yüzleşmek zorunda.
“DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR”
Çocuklar ve yaşlılar, sağlık ve gıda ihtiyaçlarından yoksun, her an ölüme maruz kalıyor. Kınamak artık yeterli değil; fiili müdahale, caydırıcı önlemler ve insani koruma sağlamak, vicdan ve insanlık açısından zorunluluk hâline gelmiş durumda. Gazze’deki bu dram, yalnızca Filistin halkının sorunu değil; insanlığın ortak sınavı. Her gün gelen ölüm haberleri, sessiz kalan devletlerin sorumluluğunu hatırlatıyor. Artık kelimeler değil, somut eylemler konuşmalı; uluslararası toplum, sadece izlemek yerine aktif müdahale ve koruma mekanizmalarıyla harekete geçmek zorunda. Her gün yitip giden hayatlar, bir gün geri getirilemeyecek; bu yüzden Gazze için artık zaman daralıyor, vicdanlar ve güçler harekete geçmek zorunda.





