Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul'da düzenlenen “Aile Yılında Veli Sempozyumu”nda yaptığı konuşmada, dijital medya ve yapay zekanın neden olduğu dezenformasyon tehditlerini değerlendirdi.
Konuşmasında özellikle sosyal medya mecralarının, toplumsal yapıya ve aile kurumuna etkilerine dikkat çeken Altun, bu mecraların artık sadece bilgi paylaşım alanı olmadığını, aynı zamanda ideolojik yönlendirme ve psikolojik operasyonların bir aracı haline geldiğini vurguladı.
“ALGORİTMA DİKTATÖRLÜĞÜYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Altun, dijital medya ortamının artık yalnızca içerik üretimiyle değil, bu içeriklerin kullanıcıya sunuluş biçimiyle de manipülasyona açık hale geldiğini ifade etti. “Bu tehdidin adı algoritma diktatörlüğü” diyen Altun, sosyal medya kullanıcılarının algoritmalar tarafından yönlendirildiğini ve medya tüketiminin bu dar çerçevede şekillendiğini belirtti.
“TARAFSIZ PLATFORMLAR YOK”
Sosyal medya şirketlerinin arkasında belirli ideolojilere ve siyasi çıkar ilişkilerine sahip aktörlerin bulunduğunu söyleyen Altun, “Bu şirketler sadece teknoloji üretmiyor, aynı zamanda ülkelere dair fikir sahibi oluyorlar ve siyasi nüfuzlarını artırma çabası içindeler” dedi. Türkiye’nin bağımsız duruşunun da bu dezenformasyon kampanyalarının hedefi haline geldiğini dile getirdi.
DEZENFORMASYON TÜRLERİ VE PSİKOLOJİK ETKİLER
Dezenformasyonun yalnızca yalan haberlerle sınırlı olmadığını, manipülasyon, çarpıtma, bağlamdan koparma gibi farklı türleri olduğunu söyleyen Altun, “Dezenformasyonla sadece bilgi değil, toplumun huzuru, refahı ve güvenliği hedef alınır. Hatta savaşlara bile zemin hazırlanabilir” dedi. Hiciv adı altında yapılan paylaşımların da psikolojik savaş aracı olarak kullanıldığını belirtti.
“DEZENFORMASYONLA MÜCADELE BİR BEKA MESELESİDİR”
Altun, İletişim Başkanlığı bünyesindeki Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin yürüttüğü çalışmalara değinerek, dijital içeriklerin doğruluğunu analiz eden yapay zeka destekli sistemlerden, sosyal medya kullanım kılavuzlarına kadar birçok alanda mücadele yürüttüklerini ifade etti. Bu mücadeleyi "milli güvenlik meselesi" olarak nitelendiren Altun, bilinçli medya tüketiminin ve kaynak sorgulamasının önemine dikkat çekti.
“GEZİ VE 15 TEMMUZ ÖRNEKLERİ EN YOĞUN DEZENFORMASYON DÖNEMLERİYDİ”
Konuşmasında geçmiş dönemlerde Türkiye’nin maruz kaldığı dezenformasyon örneklerine de değinen Altun, Gezi Parkı olayları ve 15 Temmuz darbe girişimi süreçlerinde Türkiye’nin benzeri görülmemiş bir bilgi kirliliğiyle karşı karşıya kaldığını söyledi. Bu süreçlerin medya aracılığıyla farklı şekilde sunulduğunu belirten Altun, “Bu dezenformasyonun temelinde Türkiye’nin bağımsızlık iddiası ve Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliği vardır” ifadelerini kullandı.
Altun, konuşmasının sonunda Türkiye’nin dezenformasyona en çok maruz kalan ülkelerden biri olduğuna dikkat çekerek, "Bu tehdide karşı sürekli teyakkuzda olmalıyız" çağrısında bulundu.