“Asya’nın bahtının miftâhı meşveret ve şûradır” – Bediüzzaman Said Nursî
Hz. Peygamber’e (asm), Uhud mağlubiyeti neticesinde “Onlarla meşveret et” (Al-i İmran Sûresi, 159) emrinin gelmesi de manidardır. Zira esasen Resulullah (asm) savaş öncesi meşveret etmiş, “Şehirde müdafaa savaşı yapılması” şeklinde görüş belirtmişti. Çoğunluk, meydan savaşı isteyince, onların görüşüne göre hareket emri verdi. İsteseydi, şûranın bu kararını lağvederdi. Fakat meşveret esasının yerleşmesi, İslam cemaatinin talimi ve ümmetin terbiyesi çok daha önemliydi.
Meşverette, hakkı bulmak, en iyiye ulaşmak hedef olarak seçilmelidir. Şûra Suresi 38. ayet meâlinde Yüce Allah “Onlar, Rabblerinin çağrısına uyarlar ve namazı dosdoğru kılarlar, onların aralarındaki işleri istişare iledir.” buyurur. Şûra ve istişare kelimeleri aynı anlamda kullanılır. Hz. Peygamber, (asm) hemen her hususta ashabıyla meşveret eder, onların görüşlerini alırdı. Ebu Hüreyre (ra), Resulullah’ın (asm) bu yönüyle ilgili olarak şu tespitte bulunur: “Ben, Resulullah’tan daha fazla arkadaşlarıyla meşveret eden birini görmedim.” Bedir, Uhud, Hendek savaşları öncesi ashabına danışmış, onların fikirlerini almış, ona göre hareket etmiştir…