Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Oval Ofis’te ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance ile yaşadığı tartışma, Transatlantik ittifakında derin fay hatlarını ortaya çıkardı.
"YENİ BİR LİDERE İHTİYAÇ VAR"
Trump’ın "Önce Amerika" politikası doğrultusunda takındığı tavır, Avrupa’nın güvenlik endişelerini artırdı. AB liderleri peş peşe Ukrayna’ya destek açıklamaları yaparken, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, "Özgür dünyanın yeni bir lidere ihtiyacı var" diyerek Batı’daki kutuplaşmanın boyutunu gözler önüne serdi.
"UTANÇ VERİCİ"
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Antonio Costa, Zelenski’ye destek verirken, eski AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Trump ve Vance’in tutumunu "utanç verici" olarak nitelendirdi. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, "Şimdi Avrupa’nın harekete geçme zamanı" derken, Fransa Başbakanı François Bayrou da Avrupa’nın kaderini belirleme noktasında olduğuna dikkat çekti.
"AVRUPALILAR İÇİN HAREKETE GEÇME ZAMANI"
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Batı’nın bölünmesinin tüm tarafları zayıflattığını vurgularken, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ise "Ukrayna, Avrupa’ya güvenebilir" mesajı verdi. Slovenya Başbakanı Robert Golob ise Ukrayna’nın yalnızca kendi topraklarını değil, Avrupa’nın güvenliğini de savunduğunu hatırlattı.
Avrupalı diplomatlar, Oval Ofis’te yaşananları "bir felaket" olarak değerlendirirken, Avrupa’nın ABD’den bağımsız bir strateji geliştirmesi gerektiği konusunda birleşti. Financial Times’a konuşan yetkililer, “Atlantik’in diğer tarafındaki ebeveynlerimiz bizi evlatlıktan reddetti” diyerek durumu özetledi.
Oval Ofis’teki gerilimi artıran Başkan Yardımcısı JD Vance’in, Zelenski’nin ABD’ye teşekkür etmediği yönündeki iddiasının asılsız olduğu ortaya çıktı. CNN’in raporuna göre Zelenski, bugüne kadar Amerikalılara 33 kez teşekkür etti. Zelenski, Beyaz Saray’da yaşanan tartışmaya rağmen ABD halkına minnettar olduklarını belirtti.
Bu kriz, Batı ittifakında ciddi bir dönüm noktasına işaret ederken, Avrupa'nın yeni bir lider arayışı ve bağımsız bir güvenlik politikası oluşturma çabaları gündemdeki yerini koruyor.