DEMET İLCE / MUHABİR

Olasılık, bize bir olayın gerçekleşme ihtimalinin ne kadar olduğunu söylemek için tasarlanmış matematiksel bir çerçevedir ve birçok günlük durumda iyi çalışır. Örneğin, bir yazı tura atmanın sonucunu ½ veya yüzde 50 olarak tanımlar çünkü yazı veya tura atma eşit derecede olasıdır.

Ancak araştırmalar, insan davranışının bu geleneksel veya "klasik" olasılık yasaları tarafından tam olarak yakalanamayacağını gösterdi. Bunun yerine, kuantum mekaniğinin daha gizemli dünyasında olasılığın işleyişiyle açıklanabilir mi?

Matematiksel olasılık aynı zamanda doğanın atomlar veya atom altı parçacıklar ölçeğinde nasıl davrandığını açıklayan fizik dalı olan kuantum mekaniğinin de hayati bir bileşenidir. Ancak göreceğimiz gibi kuantum dünyasında olasılıklar çok farklı kurallara tabidir.

Son yirmi yıldaki keşifler, insan bilişinde "kuantumluğun" çok önemli bir rolüne, yani insan beyninin bilgi veya anlayış elde etmek için bilgiyi nasıl işlediğine ışık tuttu. Bu bulguların yapay zekanın (AI) gelişimi için de potansiyel etkileri vardır.

İnsanın 'irrasyonelliği'

Nobel ödüllü Daniel Kahnemann ve diğer bilişsel bilim insanları, insan davranışının "irrasyonelliği" olarak tanımladıkları şey üzerinde çalışmalar yürüttüler. Davranış kalıpları matematiksel açıdan klasik olasılık teorisinin kurallarına sıkı sıkıya uymadığında "irrasyonel" olarak kabul edilir.

Örneğin, bir araştırma, dönem sonu sınavını geçen öğrencilerin çoğunluğunun daha sonra tatile çıkmayı tercih ettiğini ortaya çıkardı. Aynı şekilde başarısız olanların büyük çoğunluğu da tatile gitmek istiyor.

Bir öğrenci sonucunu bilmiyorsa, klasik olasılık, tatili tercih edeceğini tahmin eder çünkü başarılı olsa da başarısız olsa da tercih edilen seçenek budur. Ancak deneyde öğrencilerin çoğunluğu, nasıl yaptıklarını bilmedikleri takdirde tatile çıkmamayı tercih etti.

Sezgisel olarak öğrencilerin sürekli sınav sonuçları hakkında endişeleneceklerse tatile gitmek istemeyebileceklerini anlamak zor değil.

Ancak klasik olasılık davranışı tam olarak yansıtmadığından irrasyonel olarak tanımlanır. Bilişsel bilimde klasik olasılık kurallarının pek çok benzer ihlali gözlemlenmiştir.

Klasik olasılıkta, bir dizi soru sorulduğunda cevaplar soruların sorulma sırasına bağlı değildir. Bunun tersine, kuantum fiziğinde bir dizi sorunun yanıtı, büyük ölçüde soruların sorulma sırasına bağlı olabilir.

Bir örnek, bir elektronun spininin iki farklı yönde ölçülmesidir. Dönüşü önce yatay yönde, sonra dikey yönde ölçerseniz, bir sonuç elde edersiniz.

Kuantum mekaniğinin iyi bilinen bir özelliği nedeniyle, sıra tersine çevrildiğinde sonuçlar genellikle farklı olacaktır. Basitçe bir kuantum sisteminin bir özelliğini ölçmek, ölçülen şeyi (bu durumda bir elektronun dönüşünü) ve dolayısıyla sonraki deneylerin sonucunu etkileyebilir.

Sıra bağımlılığı insan davranışlarında da görülebilir. Örneğin, soru sırasının katılımcıların yanıtları üzerindeki etkileri hakkında 20 yıl önce yayınlanan bir çalışmada, deneklere önceki ABD başkanı Bill Clinton'ın dürüst olup olmadığı soruldu. Daha sonra onlara başkan yardımcısı Al Gore'un dürüst görünüp görünmediği soruldu.

Sorular bu sıraya göre sorulduğunda katılımcıların yüzde 50'si ve yüzde 60'ı dürüst olduklarını söyledi. Ancak araştırmacılar katılımcılara önce Gore, ardından Clinton hakkında sorular sorduğunda sırasıyla yüzde 68 ve yüzde 60 dürüst olduklarını söyledi.

Güneş'in kaotik zirvesi Mars'ta rekor kıran 'küresel auroraları' tetikliyor Güneş'in kaotik zirvesi Mars'ta rekor kıran 'küresel auroraları' tetikliyor

Günlük düzeyde, insan davranışının tutarlı olmadığı düşünülebilir çünkü çoğu zaman klasik olasılık teorisinin kurallarını ihlal etmektedir. Ancak bu davranış kuantum mekaniğinde olasılığın işleyişine uyuyor gibi görünüyor.

Bu tür gözlemler, bilişsel bilimci Jerome Busemeyer ve diğer pek çok kişinin, kuantum mekaniğinin genel olarak insan davranışını daha tutarlı bir şekilde açıklayabileceğini fark etmesine yol açtı.

Bu şaşırtıcı hipoteze dayanarak bilişsel bilimler alanında "kuantum bilişi" adı verilen yeni bir araştırma alanı ortaya çıkmıştır.

Düşünce süreçlerinin kuantum kuralları tarafından belirlenmesi nasıl mümkün olabilir? Beynimiz kuantum bilgisayar gibi mi çalışıyor? Henüz cevapları kimse bilmiyor, ancak ampirik veriler düşüncelerimizin kuantum kurallarına uyduğunu güçlü bir şekilde öne sürüyor gibi görünüyor.

Muhabir: Demet İlce