DEMET İLCE / MUHABİR

Süreç, bir gezegenin atmosferindeki karbondioksit miktarının ölçülmesini ve bu ölçümlerin komşu dünyalardan alınanlarla karşılaştırılmasını içeriyor.

Araştırmacılar, bir gezegenin atmosferinde komşularıyla karşılaştırıldığında daha az miktarda CO2 bulunmasının, yüzeyinde sıvı su bulunduğunu gösterdiğini söyledi.

Güneş'in kaotik zirvesi Mars'ta rekor kıran 'küresel auroraları' tetikliyor Güneş'in kaotik zirvesi Mars'ta rekor kıran 'küresel auroraları' tetikliyor

Ekip, teoriye göre gezegenin atmosferindeki CO2'nin tıpkı Dünya gibi bir okyanusta çözünmesi veya gezegen ölçeğinde bir biyokütle tarafından emilmesi yönünde.

Hem karbondioksiti hem de ozonu aynı anda gözlemlemek bize yaşanabilirlik hakkında bilgi verebilir, aynı zamanda o gezegende yaşamın varlığı hakkında da bilgi verebilir.

Araştırmacılar şimdiye kadar sıvı suyun varlığını tespit etmek için pratik bir yöntem bulunmadığını söyledi.

Bilim adamlarının bir gezegenin yüzeyindeki sıvıyı tanımlamaya en yakın oldukları nokta, mevcut gözlemevlerinin tespit edemeyeceği kadar zayıf olabilen parıltısını (yıldız ışığının sudan nasıl yansıdığını) kullanmaktı.

Araştırmacılar, bir gezegenin yüzeyinde sıvı su barındırma ve tutma kapasitesine sahip olup olmadığını belirleyebilecek yeni bir "yaşanabilirlik imzası" adını verdikleri şeyi tasarladıklarını söyledi.

Birmingham Üniversitesi'nden dış gezegen bilimi profesörü Amaury Triaud şunları söyledi:

“Bir gezegenin atmosferindeki karbondioksit miktarını ölçmek oldukça kolaydır. Bunun nedeni, CO2'nin kızılötesinde güçlü bir emici olması ve aynı özelliğin Dünya'daki küresel sıcaklıklardaki mevcut artışa neden olmasıdır. Farklı gezegenlerin atmosferlerindeki CO2 miktarını karşılaştırarak, bu yeni yaşanabilirlik imzasını, bu gezegenleri okyanuslarla tanımlamak için kullanabiliriz, bu da onların yaşamı destekleme olasılığını artırır."

Ekip, yaşanabilirlik imzasının başka bir gezegendeki yaşamın işaretlerini de belirleyebileceğini söyledi.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde gezegen bilimleri alanında yardımcı doçent olan Dr. Julien de Wit şunları söyledi:

"Dünyadaki yaşam, yakalanan toplam CO2 miktarının %20'sini oluşturuyor, geri kalanı ise çoğunlukla okyanuslar tarafından emiliyor. Başka bir gezegende bu sayı çok daha fazla olabilir. Biyolojideki karbon tüketiminin açıklayıcı işaretlerinden biri oksijen emisyonudur. Oksijen ozona dönüşebiliyor. Ozonun CO2'nin hemen yanında tespit edilebilir bir imzaya sahip olduğu ortaya çıktı. Dolayısıyla hem karbondioksiti hem de ozonu aynı anda gözlemlemek bize yaşanabilirlik hakkında bilgi verebilir, aynı zamanda o gezegende yaşamın varlığı hakkında da bilgi verebilir."

Bu, karbon seviyelerinin hangi noktada bir gezegeni yaşanmaz hale getirdiğini bulmak için Dünya'da karşılaştığımız iklim kriziyle ilgili bağlamın toplanmasına yardımcı olur

Bilim insanları, yaşanabilir gezegenleri tanımlamanın yeni bir yolunu geliştirmenin yanı sıra, araştırmalarının çevresel dönüm noktalarına ilişkin daha fazla bilgi ortaya çıkarmak için kullanılabileceğini söyledi.

Prof. Triaud şunları söyledi:

“Diğer gezegenlerin atmosferlerindeki CO2 seviyelerini inceleyerek yaşanabilirliği ampirik olarak ölçebilir ve bunu teorik beklentilerimizle karşılaştırabiliriz. Bu, karbon seviyelerinin hangi noktada bir gezegeni yaşanmaz hale getirdiğini bulmak için Dünya'da karşılaştığımız iklim kriziyle ilgili bağlamı toplamaya yardımcı oluyor. Örneğin Venüs ve Dünya inanılmaz derecede benzer görünüyor ancak Venüs'ün atmosferinde çok yüksek düzeyde karbon var. Venüs'ün yaşanmaz hale gelmesine yol açan geçmişte iklimsel bir devrilme noktası olmuş olabilir.”

Muhabir: Demet İlce