Müslüman’ın vazifesi, Allah’ın emirlerine uymak, O’nun istediği şekilde davranmak, haramdan sakınmak; sahip olduğu imkânlara aldanıp, kibirlenip böbürlenmemektir.
Kibir, Allah’ın hiç sevmediği ve şiddetle yasakladığı büyük günahlardan biridir. Allah şöyle buyurur:
“Kibirlenip de insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zira Allah, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez.” (Lokman, 31/18)
Yine başka bir ayette; “Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma!..” (İsra, 17/37) buyurmaktadır.
Büyüklük Allah’a mahsus bir vasıftır. İnsanın kibirlenmesi, Allah’a ait bir vasfı kendisinde görmeye çalışmasıdır ki; son derece yanlış bir anlayış ve insanın haddini bilmemesidir.
Peygamber Efendimiz (sav) de bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Kalbinde zerre kadar kibir bulunan bir kimse cennete giremeyecektir.”
Büyüklük taslıyorlardı
Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim'inde önceki kavimlerden kibirlenen, büyüklük taslayanların olduğunu beyan ediyor:
“Onlara: Allah’tan başka ilah yoktur denildiği zaman büyüklük taslıyorlardı.” (Saffat, 37/35)
İlahınız bir tek Tanrı’dır. Fakat ahirete inanmayanlar var ya; onların kalpleri inkârcı, kendileri de böbürlenen kimselerdir. (Nahl, 16/22)
Çünkü ayetlerim size okunurdu da siz; buna karşı kibirlenerek arkanızı döner, geceleyin (Kâbe’nin etrafında toplanarak) hezeyanlar savururdunuz. (Müminun, 23/66-67)
Bizimle karşılaşmayı (bir gün huzurumuza geleceklerini) ummayanlar; “Bize ya melekler indirilmeliydi ya da Rabbimizi görmeliydik.” dediler. Andolsun ki onlar kendileri hakkında kibrekapılmışlar ve azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir. (Furkan, 25/21)
Büyüklük taslayanları Rabbimiz şöyle uyarmıştı:
Yine Araf ehli simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek derler ki:
"Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir yarar sağlamadı."(Araf, 7/48)
Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir. (Mümin, 40/60)
Kibrin ve böbürlenmenin sonu
İkazlar, öğütler ve ısrarlı uyarılar dikkate alınmayınca ya da kibir galip gelince kaçınılmaz son cehennem oluyor:
İman edip iyi işler yapanlara (Allah) ecirlerini tam olarak verecek ve onlara lütfundan daha fazlasını da ihsan edecektir. Kulluğundan yüz çeviren ve kibirlenenlere gelince onlara acı bir şekilde azap edecektir. Onlar, kendileri için Allah’tan başka ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulurlar. Kendilerini Allah’ın azabından kurtaracak bir kimse bulamazlar. (Nisa, 4/173)
Ayetlerimizi yalanlayanlar ve kibirlenip onlardan yüz çevirenler var ya, işte onlar ateş ehlidir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. (Araf, 7/36)
Bizim ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremeyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız! (Araf, 7/40)
Kibirlendikçe kibirlenenlerin hâli
Kibirli kimseler, Kur’an-ı Kerim’in pek çok ayetinde kınanırlar. Kibir, ayetlerde ekseriyetle küfür ve Allah’a isyanı ifade etmek için kullanılır. İnsanlar kibirleri sebebiyle Allah’a ibadetten yüz çevirirler, O’nun emirlerine uymaz ve Peygamberlerini dinlemezler.
Hayır (dönemeyeceksin)! Ayetlerim sana gelmişti de sen onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve inkârcılardan olmuştun. (Zümer, 39/59)
O, Allah’ın kendisine okunan ayetlerini işitir de sonra büyüklük taslayarak sanki hiç onları duymamış gibi (küfründe) direnir. İşte onu acı bir azap ile müjdele! (Casiye, 45/8)
İnkâr edenler ateşe arz olunacakları gün (onlara şöyle denir): Dünyadaki hayatınızda bütün güzel şeylerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı alçaltıcı bir azap göreceksiniz! (Ahkaf, 46/20)
“Rabbim!” dedi; doğrusu ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim;
Fakat benim davetim ancak kaçmalarını artırdı.
Gerçekten de (imana gelmeleri ve böylece) günahlarını bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler. (Nuh, 71/5-7)
Kurularak yürüyen kibirli
Görüldüğü gibi kişinin böbürlenip kendisini olduğundan üstün görmesi, kendini beğenmesi ve nefsini doludizgin şahlandırıp herkesten kıymetli olduğuna inanması, Rabbinin emirlerine kibirlenerek sırtını dönmesi onu acı bir akıbete sürükler.
Kibir ve böbürlenme hâlini dizginleyemeyenlerin sonu zalimlerle ve mütekebbirlerle aynı akıbeti paylaşır; esfel-i sâfilîne yuvarlanır.
Seleme bin Ekva’ (r.a) der ki: Resûlullah şöyle buyurdu:
“Bir kimse kibirlene kibirlene sonunda zalim ve cebbarlar grubuna kaydedilir. Böylece onlara verilen ceza buna da verilir.” (Tirmizî)
Hârise bin Vehb el-Huzâî’den (r.a) rivayete göre Nebiyy-i Ekrem şöyle buyurmuştur:
“...Size cehennemliklerin kimler olduğunu haber vereyim mi? Bütün katı kalpli, kaba, cimri ve kurularak yürüyen kibirli kimselerdir.” (Buhari, Müslim)

Bir Konu, Bir Ayet, Bir Hadis
Komşuluk
“Allah’a kulluk edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez.” (Nisâ, 4/36)
Komşuna eziyet etme
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin ya da sussun! Allah’a ve ahiret gününe iman eden, komşusuna eziyet etmesin! Allah’a ve ahiret gününe iman eden, misafirine ikram etsin!” (Buhari)
HELAL-HARAMLAR
Helal olanlarından yiyin
Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz ve helal olanlarından yiyin! Eğer yalnız
Allah’a kulluk ediyorsanız O’na şükredin! (Bakara, 2/172)
Kamu malından aşırılan
Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor:
“Allah ancak abdestli olarak (kılınan) namazı kabul eder. Ve kamu malından aşırılıp verilen sadakayı da kabul etmez.” (İbn Mâce)
ORUÇ FETVALARI
İnsülin iğnesi orucu bozar mı?
Şeker hastalarının uyguladıkları insülin iğnesi orucu bozar mı?
İğnenin orucu bozup bozmayacağı, kullanılış amacına göre değerlendirilebilir. Ağrı dindirmek, tedavi etmek, vücudun direncini artırmak, gıda vermek gibi amaçlarla enjeksiyon yapılmaktadır. Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar. Ancak gıda ve/veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar. Şeker hastalarının kullandıkları insülin iğnesi bu nitelikte olmadığı için orucu bozmaz.
İnsüline bağımlı olarak yaşayan hastaların oruç tutmaları sağlıklarına zarar veriyorsa oruçtutmayabilirler. Tutamadıkları oruçlarının sayısınca her gün için bir fidye verirler.
(Din İşleri Yüksek Kurulu)
HADİSLERLE İSLAM
Din kolaydır
Ebu Hüreyre'den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
“Din kolaydır. Bir kişi takatinin üstünde ibadete kalkışırsa din karşısında aciz kalır. Bunun için aşırıya kaçmayınız, dosdoğru yolu tutunuz ve salih amellerden alacağınız mükâfattan ötürü sevininiz...” (Buhari)
Altından değerli
Her şeyden önce iyi olalım
-İyi bir eş
-İyi bir anne
-İyi bir baba
-İyi bir evlat
-İyi bir komşu
-İyi bir akraba
-İyi bir kardeş
-İyi bir gelin, damat veya kaynana olmadan
-İyi bir Müslüman olamayız.
Çünkü Müslümanlığımız, tüm bunların toplamından ibarettir.
Öyleyse bu Ramazan her şeyden önce iyi olalım.
Hadislerde hayat düsturları
Fenalıkları değiştirmeyen
İnsanlar fenalıkları görüp de onu değiştirmeye çalışmazlarsa çok geçmeden Allah, onların başına umumi bir bela verir.
Efendimiz (sav) İbn-i Mace
İNCİ TANELERİ
Haram yiyen
Kuru ekmek yiyenin hem karnı doyar hem gözü ama haram yiyenin ne gözü doyar ne de karnı.
Rabbim ne verirse helalinden versin. Amin.
MİHENK TAŞI
KENDİNDEN FAZLA SÖZ ETME
Ey oğul! Çocuğunu çok beğendiğini başkalarına anlatma.
Atından ve kılıcından bahsetme.
Gördüğün rüyaları her yerde anlatmaya kalkışma.
Çünkü gördüğün rüyadan sevinç duyduğunu belirttiğin zaman beyinsiz ve seviyesiz
insanlar bu konuda seni rahatsız etmeye başlarlar.
(İmam-ı Gazali)
İBRETLİK KISSALAR
Esas hayat, ahiret hayatıdır
Bir gün Hz. Ömer (ra), Hz. Peygamber (sav)’in hane-i saadetlerine gelmişti. Odanın içine şöyle bir göz gezdirdi. Her taraf bomboştu. Evin içinde hurma yapraklarından örülmüş bir hasır vardı. Allah Resulü (sav) onun üzerine yaslanmıştı. Kuru hasır, Peygamber Efendimizin mübarek teninde izler bırakmıştı. Bir köşede, bir ölçek kadar arpa unu vardı. Onun yanında da çivide asılı eski bir su kırbası duruyordu. İşte hepsi bu kadar!.. Arabistan Yarımadası’nın Fahr-i Kâinat Efendimize boyun eğdiği bir günde O’nun dünyaya ait mal varlığı bunlardan ibaretti.
Hz. Ömer (ra) bunları görünce duygulandı, kendini tutamadı, gözleri dolu dolu oldu ve ağladı.
Hz. Peygamber (sav):
“–Niçin ağlıyorsun ey Ömer?” diye sordu. O da:
“–Niçin ağlamayayım ya Rasûlallah! Kayser ve Kisra dünya nimetleri içinde yüzüyor! Allah’ın
Resulü ise kuru hasır üzerinde yaşıyor!..” dedi.
Hz. Peygamber (sav) Hz. Ömer’in mahzun gönlünü teselli etti ve:
“–Ağlama ey Ömer! Dünyanın -bütün nimet ve zevkleriyle- onların, ahiretin de bizim olmasını istemez misin?!” buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Taberânî)
YAKARIŞ- DUA
Sonsuz şükürler olsun
Ya Rabbi
Sana açılan elleri,
Sana yönelen gönülleri,
Sana bükülen boyunları
Sana yalvaran dilleri ne olur boş çevirme.
Açken doyuran, uykudan uyandıran.
Güçsüzken dayandıran Allah’a hamdolsun.
Verdiği bütün nimetlere sonsuz şükürler olsun
NOT EDİN
Esmâ-i Hüsnâ
“Esmâ-i Hüsnâ” ne demektir?
İsmin çoğulu olan “esma” kelimesi ile “en güzel” anlamındaki “hüsna” kelimesinin oluşturduğu bir sıfat tamlaması olan “Esmâ-i Hüsnâ”, “en güzel isimler” anlamında Yüce Allah’ın isimleri için kullanılan bir terimdir. Kur’an-ı Kerîm’de, “Allah, kendisinden başka ilah olmayandır. En güzel isimler O’na mahsustur.” (Tâhâ, 20/8); “...En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nun şanını yüceltmektedirler. O galiptir, hikmet sahibidir.” (el-Haşr, 59/24) mealindeki ayetlerde ifade edildiği gibi en güzel isimler Allah’a mahsustur. Çünkü bütün kemal ve yetkinliklerin sahibi O’dur. O’nun isimleri en yüce ve mutlak üstünlük ifade eden kutsal nitelemelerdir.
Allah’ın, Kur’an’da ve sahih hadislerde geçen pek çok ismi vardır. Kul, bu isimleri öğrenerek Allah’ı tanır, O’nu sever ve gerçek kul olur. Kur’an’da, “En güzel isimler Allah’ındır. O hâlde O’na o güzel isimlerle dua edin...” (el-A‘râf, 7/180) buyrularak ‘Esmâ-i Hüsnâ’ ile dua ve niyazda bulunulması istenmiştir. ‘Esmâ-i Hüsnâ’nın birden fazla olması, işaret ettiği zatın birden çok olmasını gerektirmez, bütün isimler o tek zata delalet eder:
“De ki: İster Allah deyin ister Rahman deyin, hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler O’na aittir.” (el-İsrâ, 17/110). (Din İşleri Yüksek Kurulu)
KULAĞINIZA KÜPE OLSUN
İki önemli zaaf
İnsanoğlunun iki önemli zaafı var:
Sevdiğinde kusur
Sevmediğinde meziyet görmez.
İmam-ı Gazali
ŞAİRLERİN DİLİNDEN
Ordunun duası
Yılmam ölümden, yaradan, askerim
Orduma gazi dedi peygamberim.
Bir dileğim var, ölürüm isterim;
Yurduma tek düşman ayak basmasın.
Amin desin hep birden yiğitler
Allahu ekber gökten şehitler
Amin! Amin! Allahu ekber!
Mehmet Âkif Ersoy





