Sancaktepe Boğaziçi Diş Polikliniği’nin deneyimli hekimlerinden Umut Sarıgöl, bu içerikte, bruksizmin nedenlerin en güncel tedavi yöntemlerine kadar tüm detaylara değinerek kalıcı çözümlere giden yolda atmanız gereken adımları netleştirmenize yardımcı olacak.
Kısaca Bruksizm Nedir?
Bruksizm, kişinin dişlerini genellikle bilinçsiz bir şekilde sıkması, gıcırdatması veya birbirine bastırmasıdır. Bu durum çoğunlukla uyku sırasında meydana gelse de uyanıkken de farkında olmadan diş sıkma yaşanabilir. Uyku bruksizmi, uykuyla ilişkili bir hareket bozukluğu olarak kabul edilir. Bruksizm esnasında çene kaslarının uyguladığı kuvvet, normal kuvvetten 3-4 kat daha fazla olur ve bu durum da dişlerde aşınma, çatlaklar, çene ağrısı ve baş ağrısı gibi sorunlara yol açar.
Bruksizm Nedenlerine Bakalım
Bruksizm, tek bir nedene bağlı olarak değil genellikle genetik, fiziksel ve özellikle psikolojik faktörlerin bir kombinasyonu sonucunda ortaya çıkan karmaşık bir durumdur. Gündüz uyanıkken diş sıkma durumu anksiyete, stres, öfke ve hayal kırıklığı gibi duygusal sorunlarla yakından ilişkilidir. Uyku sırasındaki bruksizmin ise uyku bozuklukları, bazı sistemik hastalıklar ve ilaçların yan etkileri gibi birçok farklı tetikleyicisi bulunabilir.
Genel hatlarıyla bruksizmin nedenlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
- Stres ve Anksiyete: Yoğun kaygı ve stres, özellikle uyanık bruksizmin en yaygın psikolojik nedenidir.
- Uyku Bozuklukları: Uyku apnesi, huzursuz bacak sendromu ve gece terörü gibi durumlar istemsiz çene kası aktivitesini tetikleyebilir.
- İlaç Kullanımı: Bazı antidepresanlar gibi psikiyatrik ilaçlar, nadir de olsa yan etki olarak diş sıkmaya sebep olabilir.
- Yaşam Tarzı Alışkanlıkları: Aşırı kafein, alkol tüketimi veya sigara kullanımı, bruksizm riskini ve şiddetini artırabilir.
- Çene Yapısındaki Bozukluklar: Eksik veya çürük dişler, hatalı protezler ya da dişlerin düzgün hizalanmaması (maloklüzyon) da bruksizme neden olabilir.
- Sistemik Hastalıklar: Parkinson hastalığı, epilepsi veya reflü gibi bazı tıbbi bozukluklarla ilişkilendirilebilir.
Buradan görüleceği üzere, bruksizmin ardında yatan nedenler bireyden bireye değişebilir ve çoğu zaman birden fazla faktör aynı anda etkili olur. Bu nedenle doğru ve kalıcı bir tedavi planının oluşturulması için öncelikle altta yatan bu tetikleyicilerin bir diş hekimi ve gerektiğinde farklı uzmanlıklardaki hekimler tarafından belirlenmesi gerekir.

Bruksizm Nasıl Tedavi Edilir?
Bruksizm tedavisi, kişinin durumunun şiddetine, tipine (uyanık veya uyku) ve altta yatan nedenlere bağlı olarak bireye özel olarak şekillendirilir. Tedavinin temel amacı, dişlerde ve çene eklemlerinde oluşabilecek hasarı önlemek ve aşırı kas aktivitesini azaltarak semptomları hafifletmektir. Bir diş hekimi tarafından yapılan detaylı muayene sonrasında genellikle koruyucu ve kas gevşetici yöntemlerin bir kombinasyonu önerilir.
Bruksizmin nasıl tedavi edebileceğine bakacak olursak.
- Gece Plağı: Bu özel olarak hazırlanmış şeffaf plaklar, gece boyunca dişlerin birbirine sürtünmesini ve aşırı kuvvet uygulanmasını önleyerek dişleri korur.
- Diş Restorasyonu: Bruksizm nedeniyle oluşan aşınma, çatlak veya kırıklar; dolgu, kron veya kaplama gibi restoratif işlemlerle onarılır.
- Botoks (Botulinum Toksin) Tedavisi: Çene kaslarına (masseter) uygulanan botoks, kasların kasılma gücünü geçici olarak azaltarak diş sıkma alışkanlığını ve buna bağlı oluşan ağrıyı hafifletir.
- Davranışsal Terapi: Özellikle uyanık bruksizmde, bireyin gün içinde diş sıkma alışkanlığını fark etmesi ve çene kaslarını gevşetme egzersizleri öğrenmesi amaçlanır.
- Altta Yatan Nedenin Tedavisi: Stres, anksiyete, uyku apnesi veya bazı ilaçlar bruksizmi tetikliyorsa, bir psikiyatrist, psikolog veya tıp uzmanından destek alınması gerekir.
Bruksizm tedavisinde çoğunlukla tek bir çözüm yerine gece plağı ve botoks gibi mekanik/cerrahi yaklaşımların, yaşam tarzı değişiklikleri ve psikolojik destek ile birleştirilmesi en başarılı sonucu verir. Düzenli hekim kontrolleri ise tedavinin başarısını takip etmek ve gerektiğinde planı güncellemek açısından çok önemlidir.
Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Bruksizm alışkanlığı, zaman zaman hafife alınsa da tedavi edilmediği takdirde ağız ve çene yapısında kalıcı ve önemli hasarlar meydana getirebilir.
Sürekli ve aşırı kuvvetle dişlerin sıkılması ya da gıcırdatılması, dişlerin koruyucu dış tabakası olan diş minesini aşındırır. Bu aşınma sonucunda dişlerde hassasiyet, çatlaklar, kırıklar ve hatta kahverengi renk değişimleri meydana gelebilir.
Bruksizmden kaynaklanan aşırı kuvvet, sadece dişleri değil aynı zamanda çene kaslarını ve temporomandibular eklemleri de olumsuz etkiler. Bu durum çene ağrısı, eklem bozuklukları, çene kilitlenmesi, nadiren migren atakları ve kulak çınlaması gibi ek şikayetlere yol açabilir. Ayrıca masseter kasında meydana gelen büyümeler kadınlarda yüz hatlarının köşeli ve daha maskülen bir görünüme sahip olmasına neden olabilir.
Tedavi edilmeyen şiddetli bruksizm vakaları, geri döndürülemez mine kaybına, diş eti çekilmesine ve kapsamlı restoratif diş tedavilerine ihtiyaç duyulmasına yol açar.
Yaşam Tarzına Nasıl Değişiklikler Yapılmalıdır?
Bruksizm, çoğunlukla stres kaynaklı olarak ortaya çıktığından, gündelik yaşam tarzında yapılacak bilinçli değişiklikler tedavinin başarısını önemli ölçüde artırır. Bu değişiklikler, vücudu rahatlatmaya ve uyku kalitesini yükseltmeye odaklanarak hem uyanık hem de uyku bruksizmini kontrol altına almayı hedefler. Bu adımlar, diş hekiminin önerdiği gece plağı veya botoks gibi tedavileri destekleyici niteliktedir.
- Stres Yönetimi ve Rahatlama Teknikleri Uygulayın: Gün içindeki stres seviyesini düşürmek amacıyla yoga, meditasyon veya rahatlatıcı egzersizler yapılmalıdır.
- Uyku Kalitesini Artırın: Her gece mümkün olduğunca aynı saatlerde yatmak ve düzenli uyku alışkanlıkları kazanmak, gece diş sıkma miktarını azaltabilir.
- Uyarıcılardan Uzak Durun: Özellikle akşam saatlerinde kafeinli içecekler, alkol ve sigara tüketimi sınırlandırılmalıdır, çünkü bunlar hem uyku kalitesini düşürür hem de bruksizmi tetikleyebilir.
- Farkındalık Geliştirin: Gün içinde dişlerinizi sıktığınızı fark ettiğiniz anlarda çenenizi gevşek tutmaya ve dişleri birbirinden ayrı tutmaya özen gösterilmelidir.
- Ilık Kompres Uygulayın: Ağrı hissedilen çene kaslarına ılık kompres uygulamak kasların gevşemesine yardımcı olabilir.
Yaşam tarzı değişiklikleri, bruksizmin altında yatan psikolojik temelleri hafifletmeye yardımcı olurken, aynı zamanda çene kaslarını rahatlatır ve semptomların şiddetini azaltır. Bu nedenle hekim kontrolleri ile birlikte bu alışkanlıkların sürdürülmesi, tedavide kalıcı başarıyı destekler.

Farkında Olmadan Dişlerini Gıcırdatan Hastalara Nasıl Müdahale Edilmelidir?
Farkında olmadan dişlerini gıcırdatan veya sıkan hastalar için atılacak ilk adım, durumu bir diş hekimine açıklamak ve detaylı bir muayeneden geçmektir. Bruksizmin neden olduğu hasar, genellikle hastanın kendisi fark etmeden ilerlediği için hekimler dişlerdeki aşınma, çatlak, çene kaslarındaki sertleşme ve eklem hassasiyeti gibi belirtileri kontrol ederler. Bu süreçte müdahalenin temelini, dişleri ve çene eklemini korumak oluşturur.
Diş hekimi, durumu hafifletmek ve hasarı önlemek adına kişiye özel gece plağı kullanımı veya şiddetli vakalarda çene kaslarını gevşetmek için botoks tedavisi gibi yöntemleri önerecektir. Altta yatan nedenin (stres, ilaç, hastalık vb.) belirlenmesi halinde ise hasta, psikolog, psikiyatrist veya tıp uzmanına yönlendirilir.
Çocuklarda Bruksizm Tedavisi Yetişkinlerden Nasıl Ayrılır?
Çocuklarda görülen bruksizm, özellikle 4-6 yaş grubu okul öncesi dönemde yaygındır ancak çoğu zaman yetişkinliğe geçmeden kendiliğinden düzelir. Tedavi yaklaşımındaki temel fark, çocuklarda bruksizmin altında yatan nedenlerin genellikle yetişkinlerden farklı olmasıdır.
Çocuklarda diş sıkmaya sebep olan durumlar arasında paraziter enfeksiyonlar (özellikle bağırsak kurtları) ve aile içi çatışmalar veya zorbalık gibi psikolojik nedenler ön plana çıkar. Bu nedenle tedavide öncelikle altta yatan bu paraziter veya psikolojik sorunların bir tıp doktoru ya da psikolog/psikiyatrist ile çözülmesi gerekir.
Yetişkinlerde uygulanan gece plağı veya botoks gibi yöntemler, çocuklarda da diş hasarını önlemek için kullanılabilir ancak dişlerin aşınması veya hasar görmesi gibi ciddi bir durum olmadıkça genellikle tedaviden önce takip süreci tercih edilir.




