İsrail-Hamas çatışmalarına verilen 4 günlük geçici ateşkeste son güne girilirken esir takaslarında toplam 175 kişi serbest bırakıldı.

Ateşkesin daha fazla uzaması için Hamas “çalışmalar” yaptığını açıkladı. Öte yandan, Netanyahu günde 10 kişi olmak üzere daha fazla esirin serbest bırakılması durumunda ateşkesin uzatılabileceğini söyledi.

Ancak, geçici ateşkesin öncesinde İsrail tarafının yapmış olduğu açıklamaları da göz ardı etmemek lazım. Zira İsrail, geçici ateşkesin ardından Gazze’ye yapılacak yeni saldırıların planı için onay da verdi.


Peki, bu durumda geçici ateşkes kalıcı bir ateşkese dönebilir mi? İsrail’in Gazze’ye yönelik yeni saldırı planı ne olur? TRT Editörü Mehmet Kancı ile yanıtları konuştuk.

Beyaz Saray'dan suçlamalara yanıt: Reisi'nin öldüğü kazayla ilgili ABD'ye yönelik suçlamalar asılsız Beyaz Saray'dan suçlamalara yanıt: Reisi'nin öldüğü kazayla ilgili ABD'ye yönelik suçlamalar asılsız

“1 yıl sürecek bir saldırı planları vardı”

Kancı öncelikle, “İsrail hükümetinin ilk açıklamaları Gazze Şeridi’ne karşı başlattıkları saldırıyı 1 yıl boyunca sürdürme niyetinde oldukları yönünde” diyerek bir hatırlatma yapıyor. “Hatta imkan bulabilirlerse uluslararası toplumun ilk bir aydaki tepkisizliğinden yararlanarak Gazze’deki 2 milyondan fazla sivili Mısır topraklarına, Sina Yarımadası’na sürmeyi amaçlıyorlardı” diye ekliyor ve şöyle devam ediyor:

“Ancak ABD diplomasi ve savunma bürokrasisinin de öngördüğü şekilde, geçen zaman İsrail ordusunun Gazze’de askeri hedeflerine ulaşmasının mümkün olmadığını ortaya koydu. Dahası, İsrail hükümetinin, Gazze Şeridi’nin tamamını ele geçirseler dahi burada ne yapacaklarına dair bir planlarının olmadığı da aşikar.

Hatta ABD Başkanı Biden dahi, bir yandan Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’ye, Gazze’deki Filistinlilerin zorla yerlerinden edilip Mısır’a yollanmalarına göz yummayacaklarına dair garanti vermek zorunda kalırken, diğer yandan da Netanyahu hükümetini Gazze’nin tamamını işgal edemeyecekleri konusunda uyardıklarını söyledi.”


Netanyahu yönetimini ne bekliyor?

Hem dünyada hem de İsrail’in içinde Netanyahu ve ekibine karşı muhalefetin arttığını belirten Kancı, yalnızca Netanyahu’nun değil ekibinin de ipin ucunda olduğunu söylüyor.

“Üzerinde durulması gereken bir diğer nokta da, Gazze’ye yönelik İsrail saldırısına yeşil ışık yakan G-7 ülkelerinin (İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, ABD) sokaklarında İsrail aleyhtarı, Filistin’e destek eylemleri daha geniş kitlelere yayılırken, yine bu ülkelerin parlamentolarındaki rüzgar da İsrail aleyhine dönmüş durumda.

İsrail içerisindeki ortamın da Netanyahu’nun arzu ettiği istikamette gelişmekte olmadığını belirtmeliyim. Gazze saldırısı tamamen sona erdiğinde yalnızca Netanyahu’nun siyasi hayatı sona ermeyecek. Onun vedasına Savunma Bakanı Galant ve Genelkurmay Başkanı Halevi ile istihbarat teşkilatlarının bazı yöneticileri de eşlik edecek. İsrail basınında, 7 Ekim günü İsrail ordusunun kendi vatandaşlarını vurduğuna dair haberlere her geçen gün bir yenisi ekleniyor.

Ayrıca İsrail ordusu ve istihbarat birimlerinin son 1 yıldır siyasetçileri Hamas’ın yaklaşan saldırısı konusunda uyardıkları ancak bu uyarıların ciddiye alınmadığına dair bilgiler de aralıksız şekilde basına sızdırılıyor.”

İsrailli askerleri geri alabilmek için İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin güneyinde de taş üstünde taş bırakmayacak bir saldırı planladığı gerçeğine hazır olmak gerekiyor.

“İsrail ekonomik anlamda da zayıflıyor”

Siyasi baskının yanı sıra ekonomik anlamda da İsrail’in sürekli baskı altına girdiğini söylüyor Kancı. Bunun yanında silah altına giren vatandaşlarla beraber iş gücünün de kaybedildiğine dikkati çekiyor:

“Hem dışarıdan hem de içeriden artan baskıya bir de bu konunun ekonomik boyutunu eklemek lazım. Gerek Gazze’deki saldırının yürütülmesi, gerek Lübnan sınırındaki Hizbullah saldırıları ve güneydeki Eilat kentini hedef alan Yemen’den fırlatılan füzelere karşı alarm durumunun sürdürülmesinin İsrail halkına günlük maliyeti 300 milyon dolara yaklaşıyor.

Seferberlik nedeniyle İsrail işgücünün hatırı sayılır bir kısmı da silah altında. Ülkenin kuzey ve güneyinde roket saldırıları tehdidi altındaki yerleşim birimlerinde yaşayanların da evlerini ve iş yerlerini terk etmesi nedeniyle bu iş gücü kaybı yüzde 20’lere yaklaştı.”


Saldırı ne kadar sürecek?

Kancı tüm bunlar düşünüldüğünde sorulması gerekenin “Bu şartlar bir araya geldiğinde Netanyahu’nun arzu ettiği gibi, şimşekleri kendi üzerinden uzaklaştıracak şekilde bu saldırının 1 yıl yürütülmesi mümkün mü?” sorusunun olduğunu söylüyor ve cevabını veriyor:

“Hayır. Nitekim insani aranın hemen öncesinde İsrail Savunma Bakanı Galant, saldırının ancak 2 ay daha sürebileceğinin sinyalini verdi. ABD yönetimi ise zaten Netanyahu hükümetini, sağladıkları diplomatik koruma şemsiyesinin sonuna geldikleri yönünde uyarmıştı. Yine de İsrail’in saldırısının insani aradan hemen sonra durmasını beklemek de gereksiz iyimserlik olacaktır. ABD’nin sağladığı son krediyle İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin güneyini hedef alacak nihai bir saldırıyı yürürlüğe koyacağı anlaşılıyor.”

“Hedefte Han Yunus var”

İsrail’in Kuzey Gazze’ye yönelik saldırılarının güneye yönleneceğini söyleyen Kancı, bunun nedenine dair Hamas’ı göstereceklerine işaret ediyor:

“Bu saldırının hedefi ise Han Yunus olacak. İsrail şu anda propaganda araçlarıyla bu saldırının altyapısını hazırlıyor. İddiaları ise, 7 Ekim saldırısının planlayıcısı olan Hamas’ın askeri kanat lideri Yahya Sinwar’ın ve kurmaylarının Han Yunus’ta olduğunu sanmaları.”


“Asker esirler için saldırı planı olabilir”

Son olarak, Kancı, esir takaslarında unutulmaması gereken önemli bir mevzuya dikkati çekiyor. O da esir takaslarında Hamas’ın henüz asker esirleri teslim etmediği üzerine oluyor.

“Unutulmaması gereken bir husus daha var. Mevcut geçici ateşkes sürecinde aralarında yabancıların da bulunduğu esirler serbest kalmış olacak. Ancak bunların tamamı sivil. Hamas’ın elinde çok sayıda İsrail askeri de bulunuyor. İşte bu askerleri geri alabilmek için İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin güneyinde de taş üstünde taş bırakmayacak bir saldırı planladığı gerçeğine hazır olmak gerekiyor.”

Kaynak: TRT HABER