DEMET İLCE / MUHABİR

Kasım ayının ortasında üniversite öğrencisi Elif Coşkun, kaldığı KYK yurdunda intihar etti. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi İzzah Elif Zamir Khan, kaldığı yurt odasında ölü olarak bulundu. Eskişehir Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi S.N.R. kaldığı Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) yurdunda yaşamına son verdi. Çanakkale’de Onsekiz Mart Üniversitesi öğrencisi S.T, kaldığı yurdun 5’inci katından merdiven boşluğuna atlayarak intihar etti. Bu öğrenciler intihar edenlerden sadece birkaçı…

Dünyada çok sayıda ülkenin lideri havacılık kazalarında öldü Dünyada çok sayıda ülkenin lideri havacılık kazalarında öldü

  1. Türkiye’de son zamanlarda öğrencilerde artan intihar oranlarının sosyolojik nedenleri neler, nasıl yorumluyorsunuz?

Sosyolog Bünyamin Ayhan:

Türkiye’de intihar biraz tartışmaya kapalı bir olgu. Geçmişte de böyleydi bugün de böyle. İntihar haberlerinde açık bir sansür gözükmese de dolaylı bir sansür söz konusu. İntihar haberlerini vermenin bazı cezai yaptırımları da var. Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde yasak olduğunu biliyoruz. Bugün de intiharlarla ilgili görünmeyen bir sansür olduğunu gözlemliyoruz. Ancak sosyal ağlardan intiharı öğrenebiliyoruz. İntihar dün de vardı bugün de var yarın da olmaya devam edecek. Bu bütün toplumlarda görülebilecek bir olgu. Toplumda eğer sapma davranışları artıyorsa intihar olaylarının da normalleştiğini gözlemliyoruz. Her birey toplumdaki sapma davranışlarını kabul edebilecek bir durumda değil.

Her yaşın intiharı birbirinden farklı. Çocuklarda intihar genellikle akran zorbalığı ile siber zorbalığı veya şiddet durumlarında oluyor. Şiddet veya ötekileştirmenin intiharla ilgisi var. Son dönemlerde dijital araçlarla intihara yönelme veya yönlendirme ile ilgili bir tartışmalar da var. Oyunlar üzerinden çocukların intihara sürüklenmesi gibi. Haberlere konu olmasa bile zaman zaman sosyal çevremizde buna rastladık. Gençler arasında ve çocuklar arasında bunun yaygınlık oranı görünenden fazla.

Gençlerdeki intihar oranları ise daha farklı. Özellikle iş, işsizlik, aileye veya topluma kabul görememe, uzun yıllar içinde bir şey elde edememe, başarısızlık gibi birçok nokta karşımıza çıkabiliyor.

Orta yaşlarda ise daha çok sosyo-ekonomik nedenler veya ötekileştirme durumu çok dikkat çekerken, yaşlılıkta intihar nedeni olarak yalnızlık olgusu çok dominant bir şekilde önümüze çıkıyor.

  1. Eğitim durumu açısından intihar vakalarını değerlendirebilir misiniz?

Araştırmalarda eğitimde farklılaşmaların intihar ile ilgili bir bağlantısı çok görülmüyor. Yani üniversite öğrencilerinin intihar nedeni olarak eğitim durumu değil sosyalizasyonla ilgili sorunlar önümüze çıkıyor. Eğitim öğretimin intiharı engellemesi gerekiyor. İntiharla ilgili süreçleri geri çekmesi gerekiyor. Maalesef eğitimin niteliği ile ilgili olan bir durum bu.

  1. Yaş grubu açısından intihar vakalarını değerlendirebilir misiniz?

Gençlerde intihar oranları geçmişe göre daha da yükseliyor ve daha da yükselecek gibi gözüküyor. Çünkü Türkiye’de ciddi bir anomi söz konusu. Durkheim’in araştırmalarında da bu söylenir. Anomi arttıkça sapma davranışları da artar. Sapma davranışları, toplumsal çözülmelerin, sınırların ve standartların ortadan kalkmasını gerektirir. Bu açıdan anominin olduğu yerde intiharların olması çok doğaldır. Örneğin Batman’da bazıları öğrenci olmak üzere kız öğrenciler intihar ediyordu. O topluluk kapalı bir topluluktu. Kapalı toplumlarda intihar oranları daha yüksek oluyor. Açık toplumlarda birey zaman geçirebileceği, iletişim kurabileceği veya etkileşim içinde olabileceği yapılar inşa edebileceğini biliyor.

  1. Türkiye’de yıllara göre bakıldığında intihar nedenlerinde zaman içinde bir değişiklik olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet.  İnsanı ayakta tutan, insanın etkileşimde olduğu gruplar, kişiler veya sosyo-ekonomik yapılar değişiyor. Mesela gençlerde toplumsal kabul çok daha ön plana çıkıyor. Influencer’ların toplumsal kanaat önderi olduğu bir yerde doğal olarak bireylerin kendini ön plana çıkarmaya çalışıyor. Dijitalleşmenin getirmiş olduğu olumsuzluklar bireylerin hayatlarını değiştiriyor. Doğal olarak dijital yapıların da insanları intihara sürüklediği durumlar oluyor. Örneğin bağımlılık. Dijital bağımlılık sonucunda intihara doğru giden gençler var. Dijital noktalarda oyun bağımlılığı, kumar bağımlılığı veya diğer bağımlılık türleri daha yaygınlaşıyor.

Birey bağımlı olduktan sonra kendini iletişime kapattıktan sonra psikolojik rahatsızlıklarla karşılaşmaya başlar. Bununla baş edemediği zaman da intihar etmesi çok doğaldır. Gençlerde bunlar önümüzdeki dönemde daha çok artacak.

Özellikle Uzak Doğu Asya’da %30’lara yaklaşan bir bağımlılık türleri var. Bu ülkelerde cep telefonu, internet, oyun, kumar bağımlılığı gibi bağımlılıklar intihar vakalarında önümüzdeki süreçte daha da karşımıza gelecek.

  1. Geçim zorluğu erkeklerin intihar sebepleri arasında daha önemli bir yer kaplarken, sebebi   bilinen kadın intiharları arasında aile geçimsizliği, geçim zorluğundan daha üst sırada. Bu farklılığın sebebini nasıl yorumluyorsunuz?

Türkiye’de her ne kadar feminizm ve kadın hakları ile ilgili tartışmalar artsa da muhafazakar bir toplulukta ailenin direği erkeklerdir.  Ekonomik ve geçim ile ilgili olan konularda erkeklerin yükü kadınlardan çok daha fazladır. Hayatını ikame etme durumunda sorun olduğu zaman bundan en çok etkilenecek olanlar da erkeklerdir. Bundan en çok etkilenecek olan, toplumun ilk muhatap aldığı erkeklerdir. Erkekler bu konularda daha fazla kendini kaybedip varlığını ortadan kaldırabilirler. Bunda sosyolojik olarak bir farklılık gözlemlemiyoruz. Kadın intihar nedenlerini çok fazla bilmiyoruz. İstatistiklerde bunlar çok nedensel olarak açıklanmıyor.

  1. Türkiye intihar oranlarında kaçıncı sırada bilginiz var mı?

Türkiye’de intihar istatistikleri çok net değil. Mesela kaç kişi intihara teşebbüs edip vazgeçmiş, kaç kişi bunu süreklilik haline getirmiş veya kaç kere intihar teşebbüsünde bulunmuş, bunlarla ilgili çok ciddi verilerimiz yok elimizde. Bu verilerin olmaması da bir açıdan önemli. İntiharla ilgili noktaların çok fazla bilinmemesi gerekiyor. Bu açıdan da medyada bunların çok fazla yer almaması gerektiğini düşünüyorum.

  1. İçinde yaşadığı toplum, kişinin intihar düşüncelerini nasıl ve ne derecede etkiliyor?

Maalesef resmi olarak bir bilgimiz yok. Fakat az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde intihar oranlarının diğer toplumsal yapılara göre daha fazla olduğunu tahmin ediyoruz. Batı’daki istatistikler de çok sağlıklı değil. Hiçbir toplum kendi toplumunun intihara yöneldiğini verileri göstermek istemez. Olsa bile bunlar sansürlenerek veya revize edilerek topluma sunulabilir.

İntihar gelecekte daha da artacak. Bir birey kendinin neden sistem dışında kaldığını hisseder? Mevcut şartlara uyum sağlayamaz veya mevcut şartlar içinde yaşaması imkansız hale gelir, toplum ve sosyal çevresi tarafından dışlanır.

Ötekileştirildiği zaman da sistem dışına çıkması en doğal hali olarak görülür. Burada inanç konusu önemli. Protestanların Katoliglere göre intihara eğilimi daha yüksek. Türkiye’de dindar olanların mı olmayanların mı intihara daha çok eğilimi var bilmiyoruz. Örneğin Bangladeş ve Hindistan gibi uzak ülkelerde kadın intihar oranları yüksek.

Bir toplumda intihar kabul gördüyse veya toplumdaki bireyler bunu normalleştirdiyse diğer bireyler de intiharı bir çözüm olarak görebiliyor. Modern toplumlar, insanlara kaçışlar ve aralıklar açar. Fakat kaçışları veya aralıkları çözemediğiniz zaman insan sıkışmış olur ve sıkıştığınız zaman da kendinizle ilgili bir tartışma açarsınız. Bunu açamadığınız zaman da doğal olarak intihara yönelmiş olursunuz.

  1. Türkiye’de son zamanlarda çok sayıda üniversite öğrencisi intihar etmeye başladı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Psikolojik sebepleri neler olabilir?

Doğuş Üniversitesi Öğr. Üyesi Klinik Psikolog Kahraman Güler:

Evet, son zamanlarda intihar oranlarında ciddi bir artış görüldüğünden söz edebilirim. Bunun tabii ki pek çok sebebi olabilir. İlk olarak akademik baskıdan söz edebilirim. Yüksek öğrenimdeki yoğun rekabet ve akademik beklentiler, öğrencilerde stres ve baskı oluşturabilmektedir. Bunun yanında maddi zorluklar da oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Öğrenciler arasında maddi sıkıntılar yaşamak, temel ihtiyaçlarını karşılamada zorluk çekmek de ruhsal bir buhran yaratmakta ve bireyleri intihara eğilimli hale getirmektedir. Bunun dışında sosyal ilişkilerde yaşanan sorunlar, öğrencilerin duygusal olarak desteklenmemiş hissetmelerine yol açmaktadır. Yaşanan yalnızlık hissi de nedenler arasında olabilir. Bunun dışında depresyon, anksiyete ve diğer ruhsal sorunlar; aile içi problemler ve gelecek kaygıları da intihar riskini artırabilmektedir.

  1. Psikososyal açıdan intihara yaklaşım türleri neler?

Psikososyal açıdan intihara yaklaşım, bireylerin zihinsel sağlığına ve sosyal çevrelerine odaklanan bir dizi stratejiyi içerir. Örneğin, profesyonel sağlık çalışanları, intihar riskini değerlendirebilmek adına belli protokoller ve değerlendirme araçları kullanabilir; risk faktörleri ve koruyucu faktörleri değerlendirebilir. Yanı sıra toplumda ve özellikle eğitim kurumlarında intiharın belirtileri, risk faktörleri ve nasıl yardım edilebileceği konularında eğitim ve farkındalık programları düzenlemesi söz konusudur. Ruhsal sağlık profesyonelleri, bireylere psikoterapi ve danışmanlık hizmetleri sunarak duygusal destek sağlamaktalar. Aile ve arkadaşlar da bireyin sosyal destek ağını oluşturarak katkı sağlayabilirler. Bunun dışında maddi destek ve istihdam fırsatları, toplumsal dışlanmanın azaltılması, güvenli ortamların oluşturulması, kriz durumlarına yönelik hızlı ve etkili müdahale yolları ve intiharın toplumsal nedenlerini azaltma gibi yaklaşımlar psikososyal açıdan intihara diğer yaklaşım türlerindendir.

  1. Öğrenciler daha çok nasıl intihar etmeyi seçiyor?

Bu konuda net bir şey söylemek pek mümkün değil. Ulaşabildikleri birtakım intihar yollarına başvurabilmekteler.

  1. Hangi yaş aralığında intihar oranları fazla?

Genellikle, intihar oranları genç yetişkinler ve orta yaşlı bireyler arasında daha yüksek olma eğilimindedir. Bu, gençlik dönemlerindeki duygusal zorluklar, kimlik arayışı, akademik baskılar ve sosyal etkileşimle ilgili sorunlar gibi faktörlerin etkisiyle açıklanabilir. Öte yandan, orta yaşlarda intihar oranları, yaşam değişiklikleri, aile sorunları, maddi sıkıntılar ve sağlık sorunları gibi faktörlerle bağlantılı olarak artabilir. Ancak, intihar her yaşta görülebilir ve genel bir kural olmaktan ziyade genel eğilimleri ifade eder. Her yaş grubunda risk faktörleri ve koruyucu faktörler farklılık gösterilebilir, bu nedenle geniş bir perspektifle ele alınmalıdır.

  1. İntihar riski taşıyan bireyler kimler?

İntihar riski taşıyan bireylerin başında depresyon, anksiyete bozukluğu, bipolar bozukluk ve şizofreni gibi ruhsal sağlık sorunları yaşayan, geçmişte intihar girişimi olan, aile içinde intihar öyküsü olan, alkol ya da madde bağımlılığı olan bireyler yer almaktadır. Yanı sıra erkekler kadınlara nazaran daha yüksek intihar oranlarına sahiptir. Bunun dışında genç yetişkinler ve orta yaşlı bireylerin, maddi zorluk yaşayan ve sosyal açıdan izole olan/hisseden bireylerin intihar riski olduğundan söz edebiliriz.

  1. İntihar belirtileri neler, kişide hangi değişiklikler gözlemlenebilir?

Özellikle aniden artan azalan duygusal durumlar, umutsuzluk, çaresizlik ve çöküntü, sosyal çekilme ve izolasyon, ilgi kaybı, anhedoni dediğimiz eskiden keyif alınan eylem ve etkinliklerden artık alamama durumu, normalden farklı ve riskli davranışlar, insomni (uykusuzluk) veya hipersomni (aşırı uyuma), enerji eksikliği veya aşırı yorgunluk, ani kilo kaybı veya artışı, iştah kaybı veya aşırı yeme, intihar düşüncelerini açıkça ifade etme, kendini değersiz hissetme ve yaşamın anlamını sorgulama, kişisel temizlik ve bakıma dikkat etmeme, sorumsuz davranışlar, gelecekle ilgili umutsuz ve karamsar düşünceler, intihara yönelik malzeme hazırlama, vasiyet bırakma veya veda sözleri söyleme gibi durumlar, intihar belirtileri olarak kabul edilebilir. Bu durum ve davranışlara karşı dikkatli olmak gerekir.

  1. İntihar depresyonu nasıl tedavi edilir?

Bu gibi durumlarda genellikle bir uzman tarafından uygulanan çoklu yaklaşımlar gereklidir. Örneğin, bireysel terapi veya grup terapisi, kişinin hissettiği duygusal zorlukları anlamasına ve bu sorunlarla başa çıkmasına yardımcı olur. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), duygusal düşünce kalıplarını tanıma ve değiştirme konusunda etkili olabilir. Yanı sıra antidepresan ilaçlar, özellikle depresyonun semptomlarını hafifletmekte veya ortadan kaldırmakta oldukça işlevsel olabilir. Ancak bu ilaçların bir psikiyatrist tarafından reçetelendirilmesi gerektiğini de unutmamak gerekir. Bunun dışında aile ve yakın çevre desteği, bireye duygusal ve sosyal destek sağlayabilir. Sosyal bağlantıların güçlendirilmesi ve izolasyonun azaltılması da oldukça önemlidir. Madde bağımlılığı gibi intihar riskini artıran faktörlerin ele alınması, finansal, iş veya ilişki sorunlarının çözüme odaklanmak, intihar düşünleri taşıyan bireyin çevresinde güvenli bir ortamın oluşturulması, evdeki potansiyel tehlikelerin ortadan kaldırılması, intihar riski acilse, acil durum müdahalesi gerekmektedir. Böyle bir durumda ise hemen bir sağlık profesyoneli veya acil servise başvurmak gerekmektedir.

  1. İntihar düşünceleri ile size başvuran danışanlarınız mevcut mu?

Her terapistin mevcuttur sanırım.

  1. Başta aileler olmak üzere, bir kişinin intihar düşüncelerine sahip olduğunu ya da intihara meyilli olduğunu gördüğümüzde ne yapmalıyız?

Yine bahsettiğim gibi kişiye yardım etme konusunda yeterli deneyim ve eğitim sahibi olan bir sağlık profesyoneline başvurulmalıdır. Yanı sıra kişiyle empati kurarak, duygularını paylaşmaya teşvik edilmelidir. Dinleyici olmak ve kişinin hissettiklerini anlamaya çalışmak, kişinin çevresindeki potansiyel tehlikeleri azaltmak, kişiyi yalnız bırakmamak ve güvende olduğundan emin olmak gerekmektedir. Bunların dışında yakın arkadaşların da bilgilendirilmesi ve onlardan destek istemek, sosyal bir destek ağı oluşturmak da oldukça önemlidir. Kişinin bir psikolog ya da psikiyatristten destek alması, gerekirse yerel acil servisin arayarak yardım talep edilmesi gerekmektedir. Kişinin gizliliğe ve mahremiyetine saygı duymak ne kadar önemliyse de acil durumlar söz konusu olduğunda güvenliğin her şeyden önce geldiğini unutmamak gerekir.

  1. Geçim zorluğu erkeklerin intihar sebepleri arasında daha önemli bir yer kaplarken, sebebi bilinen kadın intiharları arasında aile geçimsizliği, geçim zorluğundan daha üst sırada. Bu farklılığın sebebini nasıl yorumluyorsunuz?

Bu tür istatistiksel farklılıklar, cinsiyet rolleri, toplumsal beklentiler ve sosyoekonomik faktörler gibi pek çok etmenin bir araya gelmesinden kaynaklanabilir. İntihar eğilimleri, kadınlar ve erkekler arasında farklı biyopsikososyal dinamiklere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bunlar öncelikle toplumsal normlar olabilir. Bu normlar erkeklerden genellikle duygusal dayanıklılık ve güç beklerken, kadınlardan daha çok duygusal hassasiyet ve aile içi roller bekleyebilir. Bu beklentiler, cinsiyetler arası farklılıkları etkileyebilir. Yanı sıra geçim zorluğu, erkeklerde genelde toplumsal beklentilerle daha sıkı bir şekilde bağlantılı olabilir. Aile geçimsizliği ise kadınların sıkça karşılaştığı bir sorun olabilir. Ekonomik zorluklar, özellikle erkeklerde kişisel başarısızlık hissi yaratabilir ve bu da intihar riskini artırır. Kadınlar genelde duygusal zorluklarını daha açık ve rahat bir şekilde ifa edebilir ve destek arama konusunda daha istekli olabilir. Bu, kadınların daha fazla aile içi sorunlar veya diğer sosyal faktörler nedeniyle yardım arayabileceği anlamına gelir. Yanı sıra kadınlar genelde ruhsal sorunlara karşı daha fazla duyarlılık gösterir ve bu sorunlarla başa çıkabilmek adına profesyonel destek arama eğiliminde olabilirler.

Bu faktörler, cinsiyetlere özgü toplumsal normlar ve beklentilerin, geçim zorluklarının ve duygusal zorlukların etkileşimini içerir. Ancak, her birey farklıdır ve genellemeler yapmak, bireysel deneyimleri tam olarak kapsamaz. Bu konudaki araştırmalar ve toplumda farkındalığın artması, cinsiyetlere özgü intihar eğilimlerini anlamak ve bu konuda etkili önemler almak için önemlidir.

Editör: Demet İlce