Bakan Süleyman Soylu, Türkiye'nin bir çadır devleti olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti içerisindeki hukuk kurallarına herkesin uymakla mükellef olduğunu söyledi.

Soylu, Emniyet Genel Müdürlüğünde düzenlediği basın toplantısında, belediyelere yönelik soruşturmalardaki tespitleri anlattı.

Türkiye'nin terörle mücadelede ortaya koyduğu hassasiyetin ve mücadelenin görmezden gelinmemesi gerektiğini belirten Soylu, terör örgütleri tarafından devletin hedef gösterildiğini ifade etti. Soylu, "Daha önceki soruşturmalarda elde ettiğimiz tecrübeler, elde ettiğimiz bilgiler ve bulgular üzerinden de yürüyerek aslında bu alanı istismar etmek isteyenlere fırsat vermemek için bir gayret ortaya koyuyoruz." dedi.

İçişleri Bakanının terörle ilgili ortaya koyduğu meselenin siyasi mesele olarak adlandırıldığını ve bu konuda itibarsızlaştırma girişiminde bulunulduğunu belirten Soylu, idarenin bütünlüğü ilkesinin, merkezi idarenin ortaya koyduğu anlayışın aslında yerel yönetimler tarafından da takip edilmesinin kanuni ve anayasal bir sorumluluk olduğunun altını çizdi. Soylu, "Burası bir çadır devleti değildir, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Seçimler de bu hukukun içerisinde gerçekleştiriliyor, denetimler de bu hukukun içerisinde gerçekleştiriliyor ve bu kurallar, bu kanunlar, Türkiye Cumhuriyeti devleti hukuk kuralları içerisinde oluşmaktadır. Herkes buna uymakla mükelleftir." diye konuştu.

Devlet olarak vatandaşlara karşı sorumlulukları olduğunu belirten Soylu, "Eğer kurallar ve kanunlar çerçevesinde kanunları değiştirebilme kabiliyetini, anayasa değiştirme kabiliyetini eğer alıyorsan, eğer o yetmiyorsa bunu vatandaşın oyuna giderek alıyorsan elbette ki değiştirdiği süreçte bunu uygulayabilirsin. Ama bunu değiştiremediğin sürece, var olan medeni kanunlara uymak zorundasın." ifadelerini kullandı.

Yapılan bütün soruşturmaların ve değerlendirmelerin devletin arşivinde kaldığını bildiren Soylu, "Dönüp geriye 'Siz bunu nasıl yaptınız?' diye herkesin sorabilme hakkı söz konusudur. Onun için ne yaptığımızın, neyi ortaya koyduğumuzun farkındayız." ifadelerini kullandı.

Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bizim iddiamız, Türkiye terörle mücadeleye, geriye bu kadar kahramanını feda etmişken, şu anda yurt içinde ve yurt dışında operasyonlarımız sürerken, bugün evlatlarımızın şehit cenazeleri kalkmaya hazırlanırken, birilerinin terör örgütlerine moral vermeye, terör örgütlerini cesaretlendirmeye, kapı arkasından onlara istihdam sağlamaya, kontrollü hile ve hülle yöntemleriyle onlara imkan tanımaya hakkı yoktur, biz buna fırsat vermeyiz. Bedeli ne olursa olsun fırsat vermeyiz. Hangi iftirayı atarsa atsınlar fırsat vermeyiz. Kiminle birlikte olurlarsa olsunlar, dünyanın en güçlü ülkelerini peşlerine taksalar da buna fırsat vermeyiz. Bütün büyükelçilerle bir araya gelseler de buna fırsat vermeyiz. Benim ecdadım vermemiş. Bütün dünya topyekun bir araya gelmiş bu ülkeyi işgal ettirmemiş, vermemiş, biz de vermeyiz."

Devlet olarak sorumluluklarını bildiklerini vurgulayan Soylu, bu konuların bir yıl önce dile getirilmemesi durumunda, bugün belediyelerin "terör örgütlerinin çiftliği" haline geleceğini belirtti.

"Biz yapacağımızı yapıyoruz"

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Bakan Soylu, soruşturması devam eden belediyelere herhangi bir kayyum atanıp atanmayacağının sorulması üzerine, "Bu tip bir kayyum gündemimizde yok. Böyle bir değerlendirme gündemimizde yok. HDP'li belediyelerde de şu anda kayyum atamadığımız belediye var. Burada kanunun kendine ait oluşturduğu mecburiyetler söz konusu. Biz de o kurallara ve ilkelere uymak zorundayız." ifadelerini kullandı.

Belediyelere terörün bulaştırılmaması için çalıştıklarını vurgulayan Soylu, belediyeleri teröre bulaştırmak, terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarını devam ettirmek isteyenler noktasında, kanunun bütün süreçlerinin değerlendirileceğini söyledi.

Soylu, şu an için herhangi bir kayyum atamasının gündemde olmadığının altını çizerek "Biz yapacağımızı yapıyoruz. Yapacağımız terör ile yerel yönetimler arasına ciddi bir duvar çekmek ve bunu sağlamaya çalışıyoruz. Ne kadar bize iftira atsalar da ne kadar istismar etseler de biz başardığımızı düşünüyoruz." diye konuştu.

Bakan Soylu, terör örgütleri ile iltisaklı kişilerin belediyelere şirketler yoluyla alınmasına yönelik bir çalışma olup olmayacağına yönelik soru üzerine, şu yanıtı verdi:

"Bir belediye şirketi bütçesini nereden alıyor? Bir doğal gaz şirketi belediye başkanının kendi parası ile işletilmiyor. Hem kamudan gelen kaynaklar ile hem doğal gaz üzerinden alınan bedellerle ve ortaya çıkan vergilerle tüm bunlar sağlanıyor. Bu kamu hizmeti demektir. Siz burada eğer bir kişi alacaksanız veya belediye iştiraklerine bir kişi alacaksanız ya da belediye iştiraklerine aldığınız kişiyi buralarda çalıştıracaksanız, elbette ki usul ve esaslara uymak zorundasınız. Kanun var. Çok net. Kanun bu konudaki sorumsuz almaya karşı da yöneticileri sorumlu kılmış."

"SGK'nın böyle bir mecburiyeti yok"

Soylu, belediyelere işçi alımında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca bir temiz kağıdının istenip istenmediğinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:

"SGK'nın böyle bir mecburiyeti yok. Sosyal Güvenlik Kurumu, kendine bildirilenler ile yükümlüdür. Oradaki ilgili araştırma ve güvenlik soruşturması, adli sicil kaydı, bunlarla herhangi ilgisi ve bilgisi yoktur. Burada kanun belediye şirketlerine memur alınırken, memurların alınması kanunu var zaten. Burada gerekli güvenlik soruşturmaları ve arşiv araştırmaları alanlarına göre yapılıyor. Ama belediye şirketlerindeki bu sorumluluk tamamen belediye şirketlerinin yöneticilerine ait. Onlar da kamu yöneticisi. Alırken bunu yapacaklar. Kamuda da yine bir adam alınırken değerlendirme komisyonu var. Bizim Bakanlığımızda da var."

Herhangi bir belediye başkanı tarafından, terörle iltisaklı şahısların belediyede istihdam edilmesine dair bir bilgi olup olmadığının sorulması üzerine Soylu, "Belediye başkanları, tüm belediyeleri yönettikleri için sorumludurlar." dedi.

Bakan Soylu, şunları kaydetti:

"Ama hukuk iki türlü karar veriyor orada. Birinci karar, mesela bir ihale yapılıyor, ihale ile ilgili biz, 'Bu ihaleden belediye başkanı da sorumludur.' diyoruz. Hukuk da 'Hayır, bunun altında imzası yok, sorumlu değildir.' diyor. Başka bir mahkeme de 'Evet, bu ihale belediye başkanının bilgisi olmadan yapılabilecek bir ihale değildir. Burada bir fesat karıştırılmışsa belediye başkanı burada bilgi sahibidir.' diyor. Şimdi burada iki ayrı görüş var. Bu hukukun yorumlayacağı bir görüş. Benim yorumlayabileceğim bir görüş değil."

Editör: TE Bilisim