Perşembe ve pazar günü İstanbul’da yoğun yağmur yağışı bekleniyor. Yağış öncesi açıklama yapan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Bölümü Dr. Deniz Demirhan, asit yağmuru konusunda uyarılarda bulundu.  Yapılan uyarının ardından, asit yağmurlarının oluşumu konusunda vatandaşlar detayları merak etmeye başladı. Konuyla ilgili açıklama yapan Demirhan, perşembe gününe kadar kuvvetli bir yüksek basınç beklendiğini belirterek, “Şu anda bulunduğumuz yerde emisyonu olan gazlar atmosferimizde kalıyor ve dağılmıyor” ifadelerini kullandı. Bu ifadeler sonrası, asit yağmurlarına neden olan gazlar merak konusu oldu. Vatandaşlar, asit yağmurları nasıl oluşur? Sorusuna cevap ararken, sosyal medya üzerinden en çok merak edilen konu ise Asit yağmurlarının canlılara etkisi oldu. Asit yağmuru nedir, nasıl oluşur? Asit yağmuruna sebep olan gazlar hangileri?

ASİT YAĞMURU NEDİR?

İnsan etkinliği olarak sanayi, endüstri, tarım ve diğer çevresel işlemler sonucunda birçok atıklar atmosfere atılmaktadır. Fabrikalar, enerji santralları, motor egzozları ve benzeri kaynaklardan atmosfere atılan kükürt dioksit (SO2) ve azot oksitleri (NOx) atmosferdeki taşınımı sırasında bulut içindeki su ile reaksiyona girerler.

Bu reaksiyonlar sonucunda sülfürik asit (H2SO4) ve nitrik asit (HNO3) oluşur. Oluşan sülfürik asit ve nitrik asitin yağmur, kar, sis ve diğer şekillerde yağışlarla beraber yeryüzüne düşmesine asit yağmurları adı verilir.

Asit yağmurlarına ek olarak kuru birikme olarak adlandırılan bir asitlilik çeşidi daha vardır. Bu ise gaz ve parçacık şeklinde daha asit reaksiyonlu parçacıkların yeryüzünde birikmesidir.

Asit yağmurları nasıl oluşur?

İnsanlar çok eski yıllardan beri yaşamlarını sürdürmek ve daha iyi yaşamak için doğada birçok nesneyi kullanmışlardır. Kömür ve petrol gibi fosil yakıtları, elektrik üretmek endüstriyel faaliyetler, motorlu taşıtlar, ısınma ve benzeri amaçlar için yakılmaktadır. Endüstri devriminden günümüze kadar geçen sürede teknolojinin gelişmesi ve gelişen bu teknolojiler için yeni enerji kaynaklarına gereksinim duyulması insanların farkına varmadan çevrelerini kirletmelerine sebep olmuştur. Bu kirlilik nedeniyle de asit yağmurları oluşmaktadır.

Atmosferdeki kimyasal reaksiyonlar sonucunda oluşan kirlilik çeşitlerinden birisi de Asit yağmurlarının oluşumu açısından en etkilisidir.

ASİT YAĞMURLARI VE ETKİLERİ

Asit yağışları atmosferdeki kimyasalları içerdiği için yeryüzündeki canlı ve cansız varlıklar bundan etkilenir. Bu etkilenme derecesi her nesneye göre farklı olmaktadır. Örneğin, göllerdeki canlılar pH değerinin 5.9 altına düşmesiyle etkilenmeye başlarken bu değer bitkilerde 3 seviyesine kadar düşebilmektedir.

Asit Yağmurlarının Toprak ve Su Özelliklerine Etkisi

Asit yağmurlarının canlılara etkisi

Fosil yakıtlarının yanması sonucu bileşimlerindeki kükürt, SO2 ve SO3’in toplamını ifade eden SOX emisyonuna dönüşür. İnsanlarda solunum yolu enfeksiyonlarına, kalp rahatsızlıklarına neden olan SOX emisyonu, atmosferde yağmurla birleşerek asit yağmurları olarak yeryüzüne döner. Fosil yakıtlarının yanmasıyla oluşan NOX emisyonu ise solunum sonucu aside dönüşerek insanlarda akciğer dokusunu tahrip etmektedir. Bu gaz CO2 gibi bir sera gazıdır (Anonim i, 2003)

Asitleşmenin çevre üzerine olan çok önemli etkisi arasında yer alanlardan biri de, endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan asit nemidir. Toprakta ve göl yataklarında bulunan civa, kadminyum yada alüminyum gibi ağır metallerle tepkimeye giren asit nemi, normal koşullarda çözünemeyen maddeler oluşturur. Daha sonra bu maddeler besin zinciri ya da içme suyu yolu ile bitki, hayvan ve insana ulaşıp toksik etkiler meydana getirir (Anonim, 2000).

ASİT YAĞMURLARI NASIL ÖNLENİR?

Asit yağmurlarından kaynaklanan kirlilik kontrol altına alınmadığı sürece canlıları tehdit etmeye devam edecektir. Bu kirliliğin azaltılması için gerekli bazı öneriler şunlardır:

Fosil yakıtlı termik santrallerin birbirinden uzak ve bacalarında en son teknolojiden yararlanarak yapılmış olan desülfirizasyon ünitesinin (Flue Gas Desülfirizasyon –FDS) kurulması, bunların turizm ve tarım alanlarından uzak alanlara inşa edilmesi, ünite sayısında artış yapılan ve henüz inşa edilecek santrallerinde akışkan yatak gibi yakma yöntemlerinden faydalanmaları, kullanılan kömürlerin kazan-ocak tasarım değerleri ile uyuşacak fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip olması gerekmektedir. Desülfirizasyon ünitesi SO2 gazının %95’ini tutabilmekte ve SO2’i bazik karakterli madde içeren çözelti içinden geçirerek katı maddelere dönüştürebilmektedir. Oluşan bu kükürtlü bileşiklerin bir kısmı kimya yada gübre sanayisinde kullanılabilir. SO2’i çeşitli kimyasal işlemlerle alçı taşına dönüştürülebilir ve bu taşlardan briket yapımında yararlanılabilir. Ancak alçı taşının kanserojen bir madde olması nedeniyle dikkat edilmesi gereklidir. Toplam emisyonlarda büyük kentlerdeki yoğun trafikten kaynaklanan NOX emisyonunun kirlilik payı %82 dir. Dizel motorlu taşıtların payı %84, benzin motorlu taşıtların katkısı ise %16 dır. Bu nedenle devlet tarafından otomobil imalatçılarının havayı daha fazla kirletmeyen motor yapmaları için teşvik edilmelidir. Asitleşen ortam (toprak, göl vs.)’lar kireçlenmelidir. Kükürdü az kalorifer yakıtı kullanarak atmosfere karışan SO2 miktarı düşürülmelidir.

Enerji kaynağı değiştirilmeli, daha çok elektriğe dayalı enerjiler kullanılmalıdır. Çevre koruma ile ilgili dernek ve kurumların çevre kirliliği konusunda aktif faaliyetlerde bulunmaları ve bu konuların devlet tarafından iyice anlaşılmasını sağlayarak politik kararlarda etkili olmaları gerekmektedir. Medya yoluyla, panel, seminer ve konferans gibi çeşitli eğitici toplantılar düzenlenerek halk bu konuda bilinçlendirilmelidir.

KAYNAKLAR

Atatürk Üniv. Ziraat Fak. Derg. 34 (2), 217-221, 2003

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/34368 Toros, Hüseyin. İstanbul’da asit yağışları, kaynakları ve etkileri. Diss. Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000. https://polen.itu.edu.tr/bitstream/11527/16813/1/100835.pdf

Editör: TE Bilisim