Cemalettin Latiç’in haberi…

Bosnalı Sırp lider Milorad Dodik’in, Sırp Cumhuriyeti entitesinin eğitim ve kültür bakanlığı tarafından yazılmasını istediği kanun tasarısında şöyle deniliyor: “Kiril alfabesi, Sırp milletine özgüdür. Bu nedenle, devlet adına çalışan bütün kamu ve bilim kurumlarının, yerel özerk yönetimin ve medyanın bütün resmi yazışmalarda, Kiril alfabesi kullanması gerekmektedir. Bu kanuna uymayanlara yüksek miktarda para cezası uygulanacaktır.”

Bosna-Hersek Anayasası’na göre Bosna-Hersek’te kullanılan iki resmi yazı dili, Latin ve Kiril alfabeleri olduğuna göre, Sırp Cumhuriyeti Parlamentosu’nun bu kanun tasarısını kabul etmesi, Anayasa’ya aykırı olacaktır.

“Kiril alfabesi Sırp milletine özgüdür” ifadesi de yanlış bir iddiadır. Çünkü Sırplar, 20. yüzyıl boyunca resmi yazıları olarak (Kiril alfabesi ile birlikte) ağırlıklı bir şekilde Latin alfabesi kullandılar. Eski Yugoslavya döneminde bütün gazeteler yayınlarını her iki alfabeyi de değişimli bir şekilde kullanarak yapıyordu. Aynı dönemde tek devlet kanalında ise Latin alfabesi kullanılıyordu.

Boşnakların yüzyıllarca ulusal alfabe olarak kullandığı alfabe, ‘Bosna Arap’ alfabesidir. Bosna Osmanlı alfabesi, tarihte Boşnakça’yı yazmak için kullanılmış bir alfabedir. Arap alfabesinin Türkçeye uyarlanmış bir biçimi olan Osmanlı alfabesi temel alınarak geliştirilmiştir. 1878 yılında Bosna’yı işgal eden Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, resmiyette kullanılan Bosna Arap alfabesini yasaklayarak, yerine Latin alfabesini kullanmaya başladı. Bu yasaklara karşı çıkan Boşnak âlimler, Latin alfabesini reddedip Kiril alfabesini kullanmayı tercih ettiler. Bu süreç, Balkan Savaşları başlayana kadar devam etmiştir.

1918 yılında yeni bir devlet olarak Yugoslavya Krallığı’nın ortaya çıkmasıyla birlikte Boşnaklara karşı toplu suçlar işlenmeye başlandı. O tarihten itibaren Boşnaklar, işgalcilerin (Sırbistan) alfabesine karşı bir nefret hissetmeye başlamışlardır. Günümüzdeyse Sırbistan’da hâlâ Kiril alfabesi kullanılmaktadır.

BOŞNAKLARA İKİ SEÇENEK

Yukarıda bahsettiğimiz kanun tasarısı ile aslında Boşnaklara, ‘Bosna-Hersek’in bu bölgesi (Sırp Cumhuriyeti) Büyük Sırbistan’a aittir’ mesajı veriliyor. Halbuki Sırp Cumhuriyeti olarak adlandırılan bölge, üç milletin bir arada yaşadığı Bosna-Hersek topraklarına aittir (Boşnaklar, Sırplar, Hırvatlar ve azınlıklar; 1992 yılına kadar bu topraklarda aşağı yukarı 15 azınlık grubu yaşıyordu ve ağırlıklı olarak Latin alfabesini kullanıyorlardı).

Boşnak dili aleyhine yürütülen kampanyaya, Sırp Bilim ve Sanat Akademisi de dahil olarak Sırp Cumhuriyeti hükümetine özel bir talimat verdi: Boşnakçanın “sizin topraklarınızda Boşnak dili olarak adlandırılmasına asla izin verilmemeli,” çünkü böyle olursa ilerleyen zamanlarda “Sırp Cumhuriyeti kendi kendini yok edebilir”miş. Bu nedenle Boşnak dili, Sırp Cumhuriyeti hükümeti tarafından “Boşnak halkının dili” olarak adlandırıldı. Bunun verdiği mesaj çok net: “Boşnak ulusu, Dayton Antlaşması ile birlikte oluşturulmuş ve kendi atalarının dinine ihanet etmiş bir ulustur; Boşnak ulusu aslen Sırp olup sonradan Müslüman olup Türkleşmişler ve Türk oldukları için de bir vatana sahip değildirler (tıpkı Siyonist terminolojideki Filistin gibi). Bosna ve Sancak bölgesi onlara değil, Sırbistan’a aittir. Boşnakların önünde ancak iki seçenek bulunmakta: ya vaftiz olacaklar ya da Türkiye’ye göç edecekler.”

Editör: TE Bilisim