Diriliş Postası Haber Müdürü Muhammed Şimşek/İstanbul

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önceki gün kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “Akdeniz’deki, Kıbrıs’taki, Ege’deki haklarımızı ve çıkarlarımızı korumayı sonuna kadar sürdüreceğiz. Meydanı FETÖ’den PKK’ya, Ermeni ve Rum lobilerinden Körfez kaynaklı husumet odaklarına kadar, şer güçlerin hiçbirine bırakmayacağız” dedi. Türkiye’nin Akdeniz’deki haklarını gasp etmek isteyen “şer güçler” kendilerini göstererek, Libya’da sivilleri katleden gayrimeşru darbecilerin lideri Halife Hafter’i kurtarmak için harekete geçip “ateşkes” hatırladı, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuku ihlâl etmekle suçladı.

“DIŞİŞLERİ” UYARDI

Dışişleri Bakanlığı’nın, hafta sonu yaptığı açıklamada, “Libya’da savaş ağası Hafter’e bağlı gayrimeşru milis güçleri, son günlerde başta Trablus’ta, sivillere ve sivil altyapıya yönelik saldırılarını herhangi bir ayrım gözetmeksizin artırmıştır. Hafter’e bağlı unsurlar, sadece 9 Mayıs günü Trablus’un merkezindeki yerleşim birimlerine yoğun topçu ateşinin yanı sıra 100’ün üzerinde roket fırlatmıştır” ifadelerine yer verildi.

Türkiye’nin Trablus Büyükelçiliği dahil diplomatik misyonların, Mitiga Havalimanı’nın, kalkışa hazırlanan sivil uçakların ve diğer sivil altyapının hedef alındığı, sivillerin hayatını kaybettiği ve yaralandığı bu saldırıların savaş suçu teşkil etmekte olduğu vurgulanan açıklamada, “Bu vesileyle Libya’daki temsilciliklerimiz ile çıkarlarımızın hedef alınması halinde, Hafter unsurlarını meşru hedef olarak telakki edeceğimizi tekrar vurguluyoruz” denildi.

HAFTER KAYIP VERDİ SALDIRGANLIK ARTTI

Hafter’e bağlı milislerin, Mitiga Havalimanı ve başkentin çeşitli bölgelerine 80’den fazla roketle düzenlediği saldırıda, 6 sivil hayatını kaybetmişti. Mayıs’ın ilk haftasında, Trablus’taki sivil yerleşim bölgelerine gerçekleştirdiği saldırılarda da 15 sivil ölmüş, 30’dan fazla sivil yaralanmıştı.

ŞER GÜÇLERİ HAREKETE GEÇTİ

Darbeci Hafter’in Libya Ordusu karşısında son dönemde üst üste kayıplar vermesinin ardından; Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Fransa’nın Dışişleri Bakanları, telekonferans görüşmesi gerçekleştirdi ve ‘ortak açıklama’ yayınladı. 5 ülke açıklamasında, Türkiye’nin Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz faaliyetlerinin ve Türkiye ve Libya arasında imzalanan anlaşmaların “uluslararası hukuka aykırı olduğu” ileri sürüldü. Beş ülke, Türkiye’nin Libya’daki varlığından rahatsızlıklarını dile getirdi.

‘SİVİL’ KATLİAMA SESSİZ KALDILAR

Beş ülkenin bakanları, Libya’da çatışmaların ve gerilimin tırmanmasından üzüntü duyduklarını ifade etti; ancak Hafter’in son dönemde Trablus’un yerleşim bölgelerine saldırıları sonucu yaşanan sivil can kayıplarına karşı sessiz kaldı. Söz konusu ülkelerin Libya’da Hafter milislerini, paralı askerler ve askeri kargo uçaklarıyla tahkim eden Birleşik Arap Emirlikleri’nin rolünü zikretmemesi dikkati çekti. Hafter’in askeri, mali ve siyasi destekçileri arasında yer alan BAE, Mısır, Fransa ve Yunanistan, söz konusu açıklamalarında başkente yönelik saldırılara hiçbir şekilde yer vermedi.

ANKARA TEPKİSİ: “İKİ YÜZLÜLÜK”

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, beş ülkenin bildirisine ilişkin yaptığı değerlendirmede; bildiriyi, “Takip ettikleri politikalarla bölgesel kaos ve istikrarsızlık peşinde koşan, halkların demokrasi ümitlerini darbeci diktatörlerin fütursuz saldırganlığına kurban etmekte beis görmeyen; ancak hesapları Türkiye tarafından bozulduğunda hezeyana kapılan bir grup ülkenin iki yüzlüğünün ibretlik bir örneği” olarak nitelendirdi. Aksoy, Türkiye’nin ‘uluslararası hukuk’ temelinde meşru menfaatlerini korumak amacıyla attığı adımların haksız ve hukuksuz gerekçelerle çarpıtılmasının asla kabul edilemez olduğuna işaret etti. Aksoy, “Doğu Akdeniz’le hiçbir alakası olmayan BAE’yi diğer ülkelerle bir araya getiren, Türkiye düşmanlığından başka bir şey değildir” ifadelerini kullandı.

LİBYA HÜKÜMETİ: SİZE NE?

Libya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakat muhtırasıyla ilgili ortak bildiride yer alan ifadelerin, “Libya’nın içişlerine karışmak ve gerçekleri çarpıtmak olduğu” belirtilerek, ‘kabul edilemez’ olduğu bildirildi. Libya Dışişleri, bu ülkelerdeki yönetimlerin Trablus’a saldıran diktatörün değil, Libya Hükümeti’nin yanında yer alması gerektiğinin altını çizdi. Açıklamada, “Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına dair muhtıra ile güvenlik ve askeri iş birliği alanlarını kapsayan mutabakatları, Akdeniz’e kıyısı olan iki devletin hükümetleri tarafından imzalandı. Üçüncü bir tarafı ilgilendirmez. Ortak açıklamada Akdeniz’e kıyısı olmayan Birleşmiş Arap Emirlikleri’nin de olmasını şaşkınlıkla karşılıyoruz. Öyle anlaşılıyor ki; başka niyetleri var. BAE’nin yer alması, Libya halkına saldıran başka bir ülkeye destek vermek içindir. İki ülke de Libya’nın iç işlerine karışıyor” değerlendirmesi yapıldı.

KKTC’NİN RUMLAR KADAR HAKKI VAR

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Ersin Tatar, 5 ülke ortak bildirisine tepki göstererek, söz konusu ülkelerin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki ‘sondaj’ çalışmalarını eleştirmelerinin çağ dışı, düşmanca yaklaşım olduğunu belirtti. Tatar, “Tüm dünya, yeni tip koronavirüs Kovid-19 Salgını’yla mücadele ederken; bazı güçlerle onların bölgemizdeki uzantıları, Kıbrıs’taki Türk halkı ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını gasp etme planlarını sinsi şekilde ileri götürmeye çalışıyor. Şu bilinmelidir ki; Kıbrıs Türkü’nün Doğu Akdeniz’de Rumlar kadar hakkı vardır, göz ardı eden yaklaşımlara da asla boyun eğilmeyecek” dedi.

İTALYA VE İSRAİL YER ALMADI

Bu gelişmelerin ardından Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ta, İtalya ve İsrail’in 5’li ortak bildiride yer almaması ve 5’li konferansa katılmaması tartışma konusu oldu. EastMed Projesi’nin başlangıç ve bitiş ülkeleri olan İtalya ve İsrail’in “Türkiye karşıtı” bildiriye imza atmaması özellikle Rum Medyası tarafından eleştirildi.

Editör: TE Bilisim