Kanal İstanbul’la Lozan ve Montrö antlaşmalarını, Libya Mutabakatı ile de Sykes-Picot’u yırtıyoruz. AK Parti’nin iktidarı, Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı ile Türkiye, dünya siyasetinde artık ağırlığını hissettiriyor. 17 yıldan bu yana ülkeye çağ atlatan AK Parti ve Erdoğan; uluslararası sözleşmeleri de yeniden masaya getiriyor.

Partisi ile çağ atlatan kalkınma hamleleri yapan Erdoğan; şer odaklarına karşı da dimdik mücadele veriyor. Girdiği tüm seçimleri kazanan Cumhurbaşkanı, iç politikadaki her engeli aşmakla kalmayıp; dış politikadaki meydan okumalarla da bir ‘başarı öyküsü’ yazıyor.

2023’e uçuracak dev projeler

Kanal İstanbul dışında AK Parti’nin 2023 yılına kadar tamamlamayı hedeflediği projeler arasında “iki nükleer santral” de yer alıyor. İnşaatına başlanacak proje ile ithal bağımlılığı azaltmış olacak.

Yerli otomobil için de ilk adım 2011’de atılırken; Yavuz Selim Köprüsü’nde test sürüşü Cumhurbaşkanı tarafından yapılacak. İlk yerli uçağı uçurmak için de planlama devam ediyor. 2023’ten önce Türk yapımı uçaklar gökyüzündeki yerini alacak. Donanmanın yüksek savaş yeteneğini artırmak amacı ile yerli savaş gemileri suya indirilirken; dünyada sadece 7 ülkede olan ‘Havuzlu Çıkarma Gemisi’ inşa ediliyor.

Ayrıca Türkiye Uzay Ajansı kuruldu. Dünyanın en büyük 10 limanından birisi de Türkiye’de olsun diye çalışılıyor.

ENERJİ SAVAŞLARI

Piri Reis Denizaltısı ile Türkiye’ye millî ve yerli gurur yaşatan Erdoğan, Kanal İstanbul Projesi’yle Lozan-Montrö’yü tartışmaya açtı. Erdoğan, TANAP ve Türk Akım Projeleri’yle ekonomik olarak güçlü adımlar atarken; Doğu Akdeniz’deki enerji savaşında siyasi dehasını ortaya koydu. Libya Mutabakatı ile Sykes-Picot Anlaşması’nı yırtmaya hazırlanan Erdoğan, Akdeniz’de İsrail, ABD, Fransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısır’ı Türkiye’ye muhtaç bıraktı.

Mega projelerle meydan okuma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, emperyalist sömürgelere dikkat çekerek, “Vazgeçersek denize girecek kıyı, olta atacak sahil bırakmazlar” derken; CHP, Saadet Partisi ve İyi Parti’ye de bir anlamda uluslararası çevrelerin suçlayıcı söylemlerinin taşıyıcılığını yapmaları çağrısında bulunmuştu. Bu arada 50 gün boyunca su altında kalabilme özelliğiyle Piri Reis Denizaltısı’nın denize inmesiyle, Türkiye’nin yerli ve millî üretimde son yıllardaki gücü bir defa daha kanıtlanmış oldu. Özellikle CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sakarya’daki tank-palet fabrikasının satıldığı iddialarını haksız çıkaracak çarpıcı örneklerden biri olan Piri Reis Denizaltısı, Deniz Kuvvetleri’ne ekstra güç kattı.

MUHALEFETİN SESİ KESİLDİ

Türkiye olmadan karar alınamayacağı, hiçbir projenin ayakta kalma şansının bulunmadığı teyit edilirken; Doğu Akdeniz’deki petrol ve gaz arama faaliyetleri kararlılıkla sürdürülüyor. Piri Reis Denizaltısı bu anlamda da Türkiye’nin sulardaki gururu olurken; öte yandan İstanbul Kanalı Projesi de CHP, HDP, İyi Parti ve Saadet Partisi’nin tepkisini çekiyor. Ülkenin altını oyan politikalarla millî menfaatlere karşı çıkanlar zaten kendi devletine karşı olmakla övünüyor. Suriye’de, Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, İstanbul’da kendilerini sıkça gösteren gruba karşılık, MHP’yle tarihsel blok oluşturan AK Parti, 3. Havalimanı, 3. Köprü, Marmaray, Avrasya Tüneli gibi birçok mega proje ile Türkiye’ye çağ atlattı. Şimdi de İstanbul Kanalı’yla Lozan-Montrö Antlaşmaları delinmeye çalışılırken; Libya Mutabakatı ile Sykes-Picot Anlaşması’nın hükümleri de değiştiriliyor.

Editör: TE Bilisim