Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay/Analiz

Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak, dördüncü kez baba olup sevincini şu tweetle paylaşınca: “Rabbimize şükürler olsun, bu gece 4. evladımız Hamza Salih ailemize, dünyamıza sefalar getirdi. Sevgili eşim Esra’ya bize bu mutluluğu yeniden yaşattığı için sevgi ve minnetlerimi sunuyorum. Dualarınızı bekleriz.”

Sosyal medya kullanıcı- larından yoğun bir şekilde tebrik mesajları yağdı. Bu arada kirli eller boş durmadı ve iğrenç mesajları ile bu mutlu habere gölge düşürdüler. Cumhurbaşkanı’mızın ailesine ve yeni doğan bebeğe yönelik yapılan bu çirkin paylaşımlar sonrasında bu fiili işleyenler kısa sürede tespit edilerek gözaltına alındılar ve İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu dikkat çeken şu açıklamayı yaptı: “Sosyal medya hesaplarının bir bölümünün yurt dışından ve fetöcü olması yine tespitimiz. Birkaç kendini bilmezin değil daha önce defalarca bu ülkeye sosyal medya üzerinden operasyon çekenlerin bir oyunu olduğunu gördük.”

KİRLİ OYUN

Türkiye’nin düşmanları algı operasyonlarına son birkaç yıldır kadın ve çocuk üzerinden bir ayrıştırma yaparak devam ediyor. Yaşanan gerek çocuk istismarı ve çocuk cinayetleri gerekse kadın cinayetleri sonrasında ilk suçlanan hakarete maruz kalan bu konuda en çok mücadele eden devletimiz ve yöneticileri ve zaman zaman da aileleri oluyor. Devletimiz özellikle kadına ve çocuğa yönelik problemlerde ayrım gözetmeksizin çok büyük hassasiyet gösteriyor. Örneğin kaybolan Leyla Aydemir’i aramak için 6000 kişi arama çalışmalarına katıldı. Arama çalışmalarında ailenin hiçbir isteği geri çevrilmedi. Sadece bu olayda değil tüm yaşanan ve toplumun hassasiyetini içeren durumlarda Cumhurbaşkanı’mızın hassasiyetini ve devletimizin tüm imkanları ile öncesinde ve sonrasında orada olduğuna şahit olduk.Bu durumu hazmedemeyenler ve halkı- mızın layık olduğu hizmetleri almaya başladığı şu dönemde insanların gözlerinin önüne perde çekmeye çalışanlar sosyal medya üzerinden algı operasyonlarına devam ettiler. Son yaşadığımız hadise ise ne ilkti ne de son olacaktır.

Etkin bir unutulma hakkı için…

Taslakla yapılacak değişiklikler ve özellikle temsilcilik bulundurulması ve verilerin Türkiye’de bulundurulacak olması , internet ortamında dijital hafıza olarak adlandırılan alanda geçmişe dair olay ve paylaşımların silinmesini talep etme hakkı olarak da tanımlanan, unutulma hakkının, Avrupa Birliği Ülkeleri ve ABD gibi ülkemizde de kullanım alanı bulmasını sağlayacaktır. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın verdiği İspanya Google kararı sonrasındaki gelişmeleri takiben uygulanmaya başlanan bu hak mevcut düzenlemedeki yetersizlik ve ilgili şirketin çifte standart uygulaması nedeni ile maalesef ülkemizde uygulanamamaktadır.

ELEŞTİRİLER DAYANAKTAN YOKSUN

Kanun taslağına en büyük eleştiriler, özgürlüklerin kısıtlanacağı iddiasındaki eleştiriler olup, taslak incelendiğinde insan hak ve özgürlüklerinin kısıtlaması sonucu doğuran bir düzenleme olmadığı, aksine, cinsel istismar, müstehcenlik, kumar, dolandırıcılık, suça teşvik, terör propagandası, hakaret başta olmak üzere kanunların suç saydığı her konuda suçun önlenmesi ve suçluların cezalandırılmasına, yalan haber ve dezenformasyonun engellenmesine, mali yükümlülüklerin yerine getirilmesinin sağlanmasına ve hak arama ve unutulma hakkı gibi hakların kullanılmasına matuf bir düzenleme olduğu görülecektir.

PEKİ NE YAPMALI ?

Türkiye’de yayın yapan tüm arama motorları ve sosyal medya mecraları mutlaka ofis açmalı. Teknik,Mali ve Hukuki açıdan sorumlu erişilebilir ve ulaşılabilir olmalılar. Bakın yapılan itibar suikastleri sonucunda muhatap bulunamadığı için paylaşımlar silinmiyor hesaplar zamanında kapatılmıyor ve “Unutulma Hakkı” Türkiye’de aktif ve kullanılabilir olmadığından yapılan çirkin paylaşım sosyal medyadan silinse bile arama motorlarında kalıyor. Bir düşünün yıllar sonra arama motorunda bir arama yapıldığında bu çirkin paylaşımların sonuçları hala orda göz önünde duracaktır.

Dolayısı ile Unutulma Hakkı kişilerin yaşamlarını sürdürürken maddi ve manevi yönden olumsuz etkilenmemeleri açısından acilen devreye alınmalıdır.

MALİ SORUMLULUK VE TEKNİK ALTYAPI

Günlük neredeyse 50 milyonun üzerinde vatandaşımız arama motorlarından ve sosyal medyadan reklamlar izliyor bu reklamlar üzerinden alışverişlerini yapıyorlar. Mali yükümlülüğü ve ofisi olmayan bu devasa yapılar ise üzerimizden milyarlarca lira kazanıyor. Bu platformların bir an önce bu kazançları üzerinden vergilendirilmesi gerekmektedir.

Bu platformların Türkiye’de teknik olarak erişimlerinin olması gerekiyor.Olumsuz bir olay vuku bulduğunda anında gerekli IP adresleri ve hesapla ilgili erişimlere bir an önce ulaşılıp bu mağduriyetlerin giderilmesi elzemdir.

Peki konuyu hukuki açıdan değerlendirecek olursak bu konuda sözü Avukat Kamil EKİNCİ’ye bırakalım

Bir eleştiri

Taslağın asıl eleştirilecek ve değişiklik önerisinde bulunacak noktası, yükümlülüklere uymayan erişim sağlayıcılar için öngörülen para cezalarıdır. Mevcut düzenleme de 2 bin liradan başlayarak 500 bin TL ye kadar uygulanabilen idari para cezaları, taslakta 5 milyon TL ye kadar çıkarılmış olsa da Facabook’un 2018 yılı aylık kazancının 5 milyar dolar olduğu değerlendirilirse bunun caydırıcı bir ceza olmayacağı ortadadır. Kaldı ki, bu şirket 3 milyar doları, olası cezalar için bütçelerinde tuttuklarını beyan etmiştir. ABD’nin 2019 yılında bu şirkete uyguladığı para cezası 5 milyar dolar iken ülkemiz tarafından verilen ceza 1 milyon 600 bin TL olmuştur. Bu anlamda taslakta düşünülen cezaların tekrar gözden geçirilmesi caydırıcılık açısından faydalı olacaktır kanaatindeyim. Ez cümle taslağın bir an önce yasalaşması, gerek vatandaşların hukuk güvenliği, hak arama özgürlükleri ile unutulma hakkının kullanılmasının sağlanmasına, bu şirketlerin ülkemizden vergi kaçırmalarının önüne geçilmesi ve gerekse de suç ve suçlularla mücadele ile ulusal güvenliğimizin sağlanması anlamında elzemdir.

SİBER EGEMENLİK VE HUKUK GÜVENLİĞİ

Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarına dikkatle baktığımızda ulaşılmak istenen amacın, ülkemizin siber egemenliğinin, özellikle yabancı içerik sağlayı- cılar tarafından tanınması olduğu anlaşılıyor. Egemenlik erkini elinde bulunduran devlet, özellikle hukuk devletlerinde, vatandaşının hukuki güvenliğini, maddi ve manevi varlığını koruma yükümlülüğü altındadır. Hobbes’a göre, egemen güç, yurttaşların güvenliğini sağlamak zorundadır. Bu görevi yerine getirmediğinde, yurttaşların itaat borcu sona erer. JJ Rousseau da toplum sözleşmesi isimli eserinde, egemenliğin devredilemeyeceğini, toplum halinde yaşamak ve medeni bir özgürlük için insanların tabiat halindeki bağımsız özgürlüklerinden feda etmeleri gerektiğini, bunun da herkesin özgürce kabul ettiği bir toplumsal sözleşmeyle mümkün olabileceğini ifade etmiştir. Bu reddedilemez gerçeklik karşısında ülkemizin bu haklı talebi anlaşılır olsa gerek.

HAK İHLALLERİNİN ENGELLENMESİ HIZLANIYOR

Öngörülen değişikliklerden bir tanesi ise Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağlar, kişisel hakların ihlali ve özel hayatın gizliliği kapsamındaki içeriklere yönelik olarak kişiler tarafından yapılacak başvuruları en geç 72 saat içinde cevaplamakla yükümlülüğü olup, bu yükümlülüğe aykırı davranması halinde 1 milyon liraya kadar para cezası uygulanması maddesidir.

Editör: TE Bilisim