Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay/Analiz

Yazılı ve görsel basında bu etkilerden bir tanesi olan insan psikolojisi ve bu bağlamda, çocukların karantina günlerindeki psikolojileri üzerinde birçok haber ve makale bulmak mümkün. Bu yayınlarda daha çok çocukların uzaktan eğitime adaptasyonları, kaygı ve korku düzeylerinin kontrol altında tutulması gibi konular işlenmektedir. Tüm bunlar çocukların bedensel ve ruhsal sağlığının korunması noktasında elbette gerekli ve hatta çok önemli, değerli çalışmalar olup, çalışmaların geliştirilerek devamı da ayrıca önemlidir.

ÇOCUK İSTİSMARI TEHLİKESİ

Ancak, karantina günlerinde çocuklar açısından daha tehlikeli ve sinsi bir tehlike daha var, bunun adı çocuk istismarı. İlk bakışta pandemi ve çocuk istismarı arasında ilişki kurmak zor olsa da, süreci dikkatlice gözlemlemek aslında tehlikenin çok yakınımızda olduğunu görmek için yeterli olacaktır. Tüm dünyada alınan karantina tedbirleri sonrasında çocuklar, arkadaşları ile iletişim kurmak eğitim almak, boş zamanlarını değerlendirmek adına sosyal medyada daha fazla vakit geçirmeye başladılar. Sosyal medyaya bağımlı hale gelen çocukları bu ortamda bekleyen siber zorbalık ve istismardan korumak gerekmektedir. Olayın hukuk tarafında ise Kamil Ekinci’nin açıklamalarına bir bakalım

LANZAROTE SÖZLEŞMESİ

Çocukların her türlü istismar ve sömürüden korunması için birçok ülke mücadele vermekte olup, bu nedenle ulusal ve uluslararası düzenlemeler yapılmaktadır. Bu düzenlemelerden bir tanesi de uluslararası bir sözleşme olan ve ülkemizin de taraf devlet olarak imzaladığı, çocukların cinsel sömürü ve istismara karşı korunmasına ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesi yani Lanzarote sözleşmesidir.

ÇOCUĞU FARKINDALIK KORUR

Çocuk istismarı faillerinin de çevirim içi ortamda karantina tedbirleri döneminde her zamankinden daha fazla internette oldukları düşünüldüğünde çevirim içi ortamda çocukların istismara uğrama ihtimallerinin arttığı açıktır. Zira yapılan çalışmalar normal zamanlarda dahi istismar faillerinin kurbanlarını birçok olayda internet ortamında bulduklarını ortaya koymaktadır. Bu gerçeklik karşısında bu dönemde çocukların sapıklara karşı daha fazla korunmaya ihtiyaç duydukları tartışmadan uzaktır. Bildiride de ifade edilen bir husus olan bu tehlike karşısında toplum farkındalığının artırılması hayati önem arz etmektedir. Bu anlamda çocuklarda ebeveynler de farkındalık yaratmak için broşür çalışmaları, kamu spotları, online eğitimler faydalı olacaktır. Bu anlamda EBA TV’nin etkin olarak kullanılıyor olması bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

Bir yandan bu tehlikeden korumak adına farkındalığı artırırken diğer yandan istismara maruz kalan çocuklar açısından yardım destek ve ihbar hatlarının çocuklar ve ebeveynler tarafından bilinir hale getirilmesi ve özellikle çocuklar açısından çevrimiçi platformlardan ulaşılabilir olması ve pandemi sürecinde artan taleplere cevap verebilmesi açısından kapasitelerinin artırılması da bildiride yer alan tespitler olup çocukların haklarının korunması ve ikincil mağduriyetlerinin önüne geçilmesi açısından hayati

öneme sahiptir.

LANZAROTE KOMİTESİ BİLDİRİSİ

Çocuklarda sosyal medya bağımlılığının arttığı bu günler Lanzarote Komite Başkanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde Covit-19 salgını döneminde, çocukları, cinsel istismar ve suistimale karşı korumak adına önlemlerin arttırılması hakkında bir basın bildirisi yayınlandı. Bu bildiride “COVID-19 virüsünün yayılmasının yavaşlatılması ve sağlık sistemlerimizin bu eşi görülmemiş salgınla baş edebilmesi, çoğu Avrupa Konseyi üye ülkesinin önceliği haline gelirken, çoğu üye devlet katı karantina önlemlerine başvurmaktadır. Çocukların büyük çoğunluğu için, karantina, güvenli bir alanda koruma anlamına gelmektedir. Çok yüksek sayıda kız ve erkek çocuğu için ise, karantina, cinsel istismar ve suistimal de dahil, artan bir şiddet karşısında savunmasızlık şeklinde sonuçlanabilecektir.” Şeklindeki ifadeler bu dönemde karantina altındaki çocukların cinsel istismar ve suiistimale her zamandakinden daha fazla maruz kalabileceklerine dair tehlikeyi işaret etmektedir. Europol de, Mart ayında yayınladığı raporda, okulların tatil olması ve çocukların yalnız başlarına internette daha fazla vakit geçirmelerinin farkında olan istismarcıların bu durumdan faydalanmaya çalıştıkları ve faaliyetlerinin arttığını duyurmuştur.

BASIN VE LANZOROTE SÖZLEŞMESİ

Lanzarote sözleşmesinin 9. Maddesi, taraf devletleri, medyayı, çocukların suistimali ve cinsel istismarının tüm yönleriyle ilgili uygun bilgileri sağlamaya teşvik etmeye davet etmekle, basının çocukların bu çirkin eylemden çocukların korunması noktasındaki önemine de işaret etmiş bulunmaktadır. Başta Lanzarote Sözleşmesi olmak üzere, ulusal ve uluslararası mevzuatı bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, çocuk istismarı ile mücadelede, basının bilgilendirme noktasında teşvik edilmesinin yanı sıra özellikle çocukların izlemesine sunulmuş zararlı yayınların da engellenmesi gerekliliği tartışmadan uzaktır. Bu anlamda, özellikle, çocukların gelişim ve kişilik gelişimleri üzerinde olumsuz etkileri olan, toplumun ar ve haya duygularını inciten müstehcen yayınlar ile de etkin bir mücadele şarttır.

İSTİSMAR KLAVYENİN UCUNDA

Salgın olmadığı günlerde dahi sosyal medya platformları ve sanal dünya çocukların siber zorbalıkla ve istismarlarla karşılaşması mümkünken, salgının bizleri evlere kapatıp üstelik internetin ve sosyal medyanın, online ders, uzaktan çalışma vb. durumlardan dolayı kullanımın aşırı artması bu konunun daha önem arz ettiği ve tedbir alınması gerekiyor. Sanal dünyanın tehlikeleri karşısında çocuklarımız savunmasız ve çaresizdir. Ebeveynler olarak çocuklarımızı koruma ve kollama görevini özellikle bu tarz olağan üstü durumlarda daha özen göstermek, geleceğimiz olan çocuklarımızı kötü ve art niyetli insanlardan uzak tutacaktır. Lanzarote sözleşmesi komitesi bildirisinde bu konuda şu ifadeler kullanıldı, “Çocuklarla beraber karantinada olan ebeveynler ve bakıcıların, bu kriz durumunda, kendi duygularıyla ve davranışlarıyla baş edebilmeleri için destek sunulmalıdır. Ek olarak, bu kişilerin, çocuklarının, çevrimiçi istismar da dahil, cinsel istismara nasıl tepki vermesi gerektiğini bilmeleri ve bunu engellemeleri için güçlendirilmesi gerekmektedir. İletişim çabalarının yetişkinlerin kendi çocuklarını korumak için alabilecekleri önlemler hakkındaki farkındalığa yönelik olması gerekmektedir. Karantina, aynı zamanda bağları güçlendirme ve aile üyeleri arasındaki güveni arttırma açısından da bir fırsat sunmaktadır.”

PEDOFİLİ Mİ SAPIK MI?

LGBTQ+ gibi grupların içerisinde kendilerine uygun gizlenme alanı bulan çocuk istismarcılarına yani sapıklara yeni isimler bulma ve masumlaştırma girişimlerine dikkat çekmek gerekliliğini atlamamak gerekiyor. Zira bu sapıklar “pedofili” adı altında kendilerinin “sapık değil anlaşılması gereken hastalar” ya da sözüm ona “cinsel yönelim” adı altında kendilerini masumlaştırmaya çalışmaktadırlar. Daha önce bir çok kez bu konuya değinilmiş olsa da defaatle üzerinde durmak ve pedofilinin, bir cinsel tercih olmadığını ve sapıklık olduğunu netleştirerek bunu toplum önüne koymak gerekiyor. Son dönemlerde birçok platformda dizi, film vb. etkinliklerde sürekli olarak bu konu işleniyor ve masumlaştırılarak, mazur görülmeye çalışılıyor. Bu gerçeğin farkında olarak, her türlü rezilliğin ve ahlaksızlığın isim değiştirerek masumlaştırılması noktasında da farkındalığımızın yüksek olması gerekmektedir. Bu farkındalık çocukların korunması noktasında hayati öneme sahiptir.

ÇOCUKLAR SOSYAL MEDYA EĞLENCESİ DEĞİLDİR!

Karantina sürecinde sıkılan ve kendilerine değişik uğraş ve eğlenceler arayan yetişkinler, sosyal medyada bir anda çığ gibi büyüyen akımlara katılmaktan kendilerini alıkoyamamaktalar. Yetişkinler açısından bu tür akımları tasvip etmesek te kendi tercihleri ve özgürlük lanları diyerek saygı gösterebiliriz belki. Ancak, ebeveynlerin, çocukların mahremiyetini ihlal ederek, istismara açık hale getiren akımlardan uzak durmaları ve bu konuda tedbir alınması elzemdir. Son olarak ortaya çıkan sözüm ona akımlardan yastık challange ve pillow challenge gibi akımlar çocukların mahremiyetini ihlal eden akımlardandır. Unutulmamalıdır ki; çocuklar, sosyal medya eğlencesi değil geleceğimizdir. Unutulmamalıdır ki, hiçbir özgürlük, çocukların istismardan korunmasının bahanesi olamaz. Bu anlamda, ebeveynlerin de gerek kamu kuruluşları ve gerekse sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan farkındalık çalışmalarına ve eğitimlere katılmaları ve sorunun müsebbibi değil, çözümün tarafı olmaları önem arz etmektedir.

Editör: TE Bilisim