Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İsviçre’deki Küresel Mülteci Forumu’nda  önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Suriye’deki insanlık krizi konusunda dünya ülkelerine sessiz kaldıkları ve yardım etmedikleri konusunda tepki göstererek, imkanlarının daha fazla oldukları halde kendilerine sığınanlara kota koyarken Türkiye’nin hiç bir ayrıma gitmeden herkesi kabul ettiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şu şekilde:

”Uluslararası toplum geçmişte emsaline az rastlanır göç krizi ile karşı karşıya bulunuyor. İnsanlar sadece daha iyi bir iş daha yüksek bir hayat standardı için değil karınlarını doyurabilmek için göç etmek zorunda kalıyor. Çıkılan bu umut yolculukları maalesef çoğu zaman ölümle sonuçlanıyor.

Bugün mülteci sorunu diye genelleştirdiğimiz meselenin arka planında büyük bir dram acı bir hikaye vardır. Sahile vuran çocuk cesetleri bu sorunun artık daha fazla görmezden gelinemeyeceğini göstermiştir.

“İMKANLARI DAHA FAZLA OLAN ÜLKELER KOTA KOYDULAR”

Türkiye düzensiz göç ve mülteci akınlarının yükünü dünyada en ağır hisseden ülkelerin başında geliyor. 3,7 milyonu Suriyeli olmak üzere 5 milyona yakın yerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yapıyoruz.

İmkanları bizden katbekat fazla ülkeler mültecilere kotalar koyarken biz ırk, din, dil, etnik köken ayrımı yapmadan herkese kucak açtık. Birkaç münferit hadise dışında mültecileri ötekileştirecek, dışlayacak, onları düşmanlaştıracak hiçbir üzücü olay yaşanmadı. Devlet olarak vatandaşlarımıza hangi imkanları sağlıyorsak ülkemize sığınanlara da aynısını sağlıyoruz. Varil bombalarından kaçan insanlara kapımızı kapayamazdık.

“ARTIK KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURABİLİYORLAR”

Eğitim çağındaki 1 milyon Suriyeli çocuğun 685 binine okul imkanı tanıyoruz. Bugüne kadar 21 bin 300 Suriyeliye yükseköğrenim ve Türkçe dil bursu verdik. Suriyelilerin yoğun yaşadıkları yerlerde göçmen sağlığı merkezleri inşa ettik. Son 8 yılda ülkemizde 516 bin civarında Suriyeli bebek dünyaya gelmiştir. Bu bebeklerin her türlü sağlık imkanından faydalanmasını temin ettik. Ülkemizdeki birçok Suriyeli bugün artık kendi ayakları üzerinde durabilir konuma geldi.

Mültecilerin ihtiyaçlarına süratle cevap verebilmek için koruma masaları kurduk. Mülteciler için bütçemizden harcadığımız rakam 40 milyar doları aşmıştır. AB’nin bize verdiği söz vardır. 3+3 milyar avro destek vereceğiz demişlerdir. Şu an itibariyle AB’den STK’lara gelen destek ancak 2 milyar avroya ulaşmış durumdadır. İkinci 3 milyar için herhangi bir ses yok. Bundan da tahsis edilen 450 milyon avro geldi geliyor diyorlar gelmiş değil.”

“AKDENİZ’DE UTANÇ VERİCİ GÖRÜNTÜLERLE KARŞILAŞTIK”

Küresel sahiplenme konusunda halen arzu edilen seviyenin çok altındayız. Gelin güvenli bölge tesis edelim dediğimde liderlerin hepsi gayet güzel diyorlar. Çünkü ortada bir terör koridoru var. Haydi plan hazır beraber yapalım, destek verin dediğimizde sadece bize gülücük atıyorlar. Dünyanın devleri desteğe gelince kaçıyor.

Türkiye’nin 9 yıldır tek başına taşıdığı sorumluğu diğer ülkelerinde paylaşması gerekiyor.

Ama maalesef bizim dışımızda mülteci meselesine, bu insanlara bizim gibi layıkıyla ev sahipliği yapan ülke yok.

Akdeniz’deki mülteci botlarının batırılması dahil ileride utançla hatırlanacak görüntülerle karşılaştık.

“DİKENLİ TELLER SİZİ DE KORUYAMAZ”

Hepsinden daha önemlisine geliyorum. Myanmar, Arakan sorunu. Açlık var, sefalet var. Barınacakları yer yok. Hep birlikte insana sahip çıkan, insan diye bir derdi olan bütün ülkelerin destek vermesi lazım. Bu konuda BM mülteci yüksek komiserliğini bizim yalnız bırakmamamız lazım. Bu meseleye sadece güvenlik ve çıkar penceresinden bakarak bu sorun çözülemez. Dikenli tellerin sizi koruyacağını sanmak yanılgıdır. Mülteci gelmesin diye botları batırmaya varana kadar ilerlediler. Mülteci düşmanlığı üzerinden oy yarışına giren siyasetçileri bile gördük.

“PETROL ONLARA DAHA ÇOK LAZIM!”

Küresel sahiplenme konusunda halen arzu edilen seviyenin çok uzağında olduğumuzu görüyorum. Suriye kaynaklı göç probleminin tek çözüm yolu, mültecilerin bizim sınırlarımız içinde tutulması olarak görülemez. Mültecilerin yurtlarına geri dönüş hakkı tartışma götürmez. (Mülteciler) Vicdanları yaralayan bu sorunun sürdürülebilir şekilde çözülmesi ancak küresel düzeyde atılacak adımlara bağlıdır. Mültecileri kendi topraklarında tutacak, ülkemizde olanları da tekrar vatanlarına döndürecek formüllerin devreye alınması gerekiyor. Suriye’de kalıcı istikrar ve normalleşmenin tesisinde geri dönüşler, en az terörle mücadele kadar önemlidir.

Gereken desteği göremeyince biz de başımızın çaresine baktık. Barış Pınarı Harekatı ile 120 km genişliğinde 30 km derinliğinde bir alanı tüm terör unsurlarından arındırdık. Bu bölge terör örgütlerinden kurtarılmış oldu.

O petrol kuyularında bulunan petrolü gelin beraber çıkaralım ondan sonra o terör bölgesine şu projeleri uygulayarak şu anda mülteci halinde olan bu insanları o yaptığımız evlere okullara barınmaları için oraya yerleştirelim. Ama buna yanaşmıyorlar. Çünkü petrol onlara daha çok lazım.”

“1 MİLYON MÜLTECİ GERİ DÖNEBİLİR”

370 bin Suriyeli güvenli bölgeye geri döndü. Bu sayının ilk etapta 1 milyonu bulabileceğini düşünüyorum.

Mülteci krizine kalıcı çözümlerden bir diğeri, üçüncü ülkelerde hayatlarını devam ettirmesi konusunda yardım sağlanmasıdır.

15. yüzyılda engizisyondan kaçan Musevilere sahip çıkan, ‘tahtımı veririm, bana sığınanları vermem’ diye bir ecdadın torunları olarak bu anlayışı sürdürmeye devam edeceğiz.

Editör: TE Bilisim