KAYA kardeşler, büyük çikolata fabrikalarının, muhallebicilerin ve pasta firmalarının dev kazanlarını onarıyor, kazanların aşınan diplerini kesip yeni dipleri ekleyip kaynatıyorlar. Küçükpazar'da Arnavut kaldırımı taşlarında yürürken tarihi Ali Paşa Han'a yaklaştıkça önce çekiç sesleri duyuluyor. Hanın içerisine girdikten sonra ise iki göz odadan oluşan kazan tamir ustalarının babalarından kalma dükkanı, sizi karşılıyor. İki kardeş, kazanlar üzerinde çalışırken, kapının önünde de kazanları almaya gelen sahipleri bekliyor

TOKMAK SESİNİN ALTINDA EL İŞÇİLİĞİ

Bir tarafta Ali Paşa Han'ın tarihi dokusu, diğer tarafta ise dev kazanların tokmakla buluştuğu ses... Saat mefhumu olmayan kazan tamir işinde, bazen saatlerce iş olmuyor, bazen ise pastacılar, muhallebiciler sıraya girerek deforme olmuş kazanları ustalara gösteriyor. Kazan kalıbının bozuk kısmı üzerinde çalışan Osman ve Hakan Kaya, ürünün durumuna göre kazana kaynak yapıyor. Dip kısımları çıkan kazanlara yeni dipleri kaynakla yapıştıran Kaya kardeşler, daha sonra en önemli kısım olan dövme işlemine geçiyor.Çeşitli boyutlarda ve ağırlıktaki tokmaklarla ve çekiçlerle kazanı döverek şekillendiren ustalar, uzun süre tokmak sesinin altında el işçiliğini sergiliyor.

“ARTIK ÇIRAK YETİŞMİYOR”

Liseyi bitirdikten sonra babasının yanında çalışmaya başladığını söyleyen ağabey Osman Kaya, "Babam bu mesleği Philip ustadan, ben de babamdan öğrendim. Babam Maçka'dan buraya gurbete geliyor ve çalışmaya başlıyor. Babam vefat ettikten sonra kardeşimle çalışmaya  devam ediyoruz. Ancak artık çırak yetişmiyor. Bizden sonra bu işi yapacak kimse yok. İstanbul'da kazan tamircisi sadece birkaç yer kaldı" ifadelerini kullandı. Artık çırak yetişmediğini aktaran Kaya, bu işe meraklı kimsenin olmadığını, çocuklarının da üniversite okuyup kendi mesleklerine yöneldiklerini kaydetti.

Editör: TE Bilisim