İnsan hakları, tüm bireylerin hiçbir ayrım gözetilmeksizin insan onuruna uygun bir şekilde muamele görmesini ve yaşamasını ifade eder. Yaşam hakkından, din ve inanç özgürlüğüne, onurlu çalışma hakkından sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına kadar uzanan geniş bir haklar kategorisini kapsayan insan hakları; bölünemez ve birbirine bağımlı evrensel haklar bütünüdür. İnsanlık tarihinin en temel değerlerinden biri olan insan hakları gününde dünyanın dört bir yanında bu değerlerden mahrum bırakılan milyonlarca insanı da unutmamamız gerekmektedir. Savaşların ve çatışmaların gölgesinde, 2024 yılı da insanlık tarihinin büyük acılar yaşadığı bir yıl olarak kayıtlara geçti. Savaşlar, yerinden edilmiş milyonlarca insan, yıkılmış evler ve en temel haklardan mahrum bırakılmış hayatlar... Bu acı tablo, hepimize insan haklarının neden vazgeçilmez olduğunu yeniden hatırlatıyor. Son yıllarda süregelen çatışmalar, insan hakları ihlallerinin derin izlerini bırakmaya devam ediyor.

Gazze ve Suriye, bu trajik tablonun en acı hikayesini taşıyor. İnsan hakları ihlallerinin en ağır sonuçlarını yaşayan bu bölgelerde, temel haklara erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Başta Gazze ve Suriye olmak üzere Doğu Türkistan, Yemen, Lübnan, Bangladeş, Somali, Ukrayna, Afrika gibi birçok coğrafyada milyonlarca insan başta en temel hakkı olan yaşama, eğitim, sağlık, barınma ve seyahat gibi haklarından mahrum bırakılıyor. 2024 itibarıyla, yalnızca Suriye'de yerinden edilmiş kişi sayısı 13,8 milyonu aştı. 2024 yılı boyunca Gazze de şiddetli çatışmalara ve ablukaya tanıklık etti.
İsrail’in Gazze’ye saldırıları başlayalı 420 günden fazla zaman geçti. Yüzde 70’i kadın ve çocuk olmak üzere 50 bine yakın Filistinli şehit düştü. 700 binden fazla insan yaralandı. 1,9 milyon insan evini, doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kaldı. Daracık bir alana hapsedilen 2 milyondan fazla Gazzeli, bir yandan zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışırken diğer yandan açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa karşı verdiği çetin mücadeleyi sebatla sürdürüyor.
Başta Gazze’de, Lübnan’da Suriye’de dünyanın dört bir yanında zulme ve zalime göğüs geren milyonlarca insan var. Elektrik, temiz su, barınma ve sağlık hizmetlerine erişim ciddi ölçüde kısıtlanmış durumda. Çocuklar, okula gitmek yerine bombaların gölgesinde büyümeye çalışıyor. Ukrayna-Rusya savaşı da binlerce sivilin hayatını kaybetmesine, milyonlarca insanın evlerini terk etmesine neden oldu. Bugün Gazze, Suriye ve Ukrayna’daki insanlar için yaşam, her gün bir hayatta kalma mücadelesine dönüşmüş durumda. Temel haklardan mahrum olan bu insanlar, insanlık onurunu koruma çabası içinde direniyor. Çocuklar, enkaz yığınları arasında hayatta kalmaya çalışıyor; kadınlar ve yaşlılar, güvenlikten yoksun bir hayat sürdürüyor. Zulüm cezasız kalırken, hatta çıkar ve denge hesapları adına görmezden gelinirken, mazlum ve mağdurların çığlıkları sağır kulaklarda, kör gönüllerde yankı bulmuyor. Aylan bebekte görüldüğü üzere, insanlık ege denizlerinde batıyor. İnsanın değersizleştiği bir dünyada, hiçbir şeyin anlamı yoktur.

Yedi Başak İnsani Yardım Derneği, insan odaklı, hareket ediyor ve insana yakışır bir yaşam için gayret gösteriyor. Dünyanın neresinde olursa olsun haklarından mahrum bırakılan insanlara daha güzel şartlar ve hak ettikleri insani koşulları sağlamak için çalışmalarını sürdürmektedir. Sıcak bir yuvadan, temiz sudan ve temel sağlık hizmetlerinden yoksun kalan bu insanların sesi olmak için ülkemizde ve dünyanın farklı noktalarında uluslararası alanda projeler geliştiriyor, yardım kampanyaları gerçekleştiriyor. Bunun yanı sıra eğitim projeleri gerçekleştirerek daha bilinçli nesillerin yetişmesine katkı sağlıyor. Dünyadaki bir çocuğun hayatta kalma mücadelesiyle, dünyanın en huzurlu köşesinde yaşayan bir çocuğun yaşam hakkı arasında fark olmamalıdır. İnsanlık, bu eşitliği sağlamak için ortak bir sorumluluk taşımalıdır. İnsan hakları sadece Siyonistlerin haklarını savunma değil herkesin hakkını savunmaktır. İnsan hakları herkes için, her yerde geçerli olmalıdır.
Dünya insan hakları günü vesilesiyle her türlü önyargının, ayrımcılığın şiddetin ve katliamın son bulduğu; her bir insanın eşit haklar temelinde haklarından yararlandığı bir dünya için çalışıyoruz.





