Özlem Coşan / Röportaj

Uzun sakalları, siyah şapkaları ve şapkanın iki yanından uzattıkları bukleli saçları ile hemen herkesin aşina olduğu Haredi Yahudileri, İsrail Devleti’ne ve siyonizme olan sert muhalefetleri ile dikkat çekiyor. Bazı Haredi gruplar, İsrail devletinin kuruluşunu, tarihi ve teolojik bağlamda Tanrı'nın Yahudi halkına verdiği sözlerin ihlali olarak görür. Bu görüşe göre, Yahudi halkının toplu olarak Kutsal Topraklara dönmesi, ancak Mesih'in gelişiyle gerçekleşmelidir. Bu gruplar, modern İsrail devletinin kuruluşunu, Mesih'in gelişini beklemek yerine insan inisiyatifiyle yapılan bir girişim olarak görür ve bu yüzden meşru bir Yahudi devleti olarak kabul etmezler.Haham Weiss Diriliş Postası’na konuştu

Diriliş Postası, ABD'deki anti-siyonist Naturei Karta'nın lideri Haham Yisroel David Weiss’le konuştu. Haham Weiss, Haredi grupların neden İsrail’e karşı olduklarını, Haredi inancının temellerini, Gazze’de 7 Ekim’den beri devam eden soykırım harekâtına bakışını detaylı bir şekilde anlattı.

  • İsrail devletine neden karşı çıkıyorsunuz ve bu duruşunuzun dini temelleri nelerdir?

"Yahudilik" ve "siyonizm" birbirine taban tabana zıttır. Yahudilik 3000 yıllık bir din.

Siyonizm ise yaklaşık 130-150 yıllık bir harekettir. Tanrı'ya boyun eğmekten, Tevrat'ın yasalarına uymaktan, bunları korumaktan milliyetçiliğe bir geçiş, bir dönüşümdür.

Siyonizm ve onların tüm konsepti birçok açıdan Yahudilikle çelişiyor. Her şeyden önce, kendilerini korumak istedikleri için bir devlete sahip olduklarını iddia ediyorlar. buna göre Yahudilerin güvende ve korunabilecekleri bir sigorta poliçesi gibi sahip olacakları bir toprakları olmalı. Oysa bizim inancımıza göre bizler Tanrı'ya döneceğiz ve Tanrı dünyanın her yerindedir.

“BİR DEVLETİMİZ OLMAMALI”

İkincisi, Yahudiler olarak bizim, 2000 yıl önce tapınağın yıkılmasından bu yana bir Yahudi devletine sahip olmamız yasaklanmıştır. Tevrat'ın verilmesinden sonra gelen tüm peygamberler, Musa'nın beş kitabı, Yahudileri, olmamız gereken seviyede olmazsak sürgüne gönderileceğimiz konusunda uyarmaya devam etti ve bu 2000 yıl önce oldu. Tapınaklar yıkıldı ve dünyanın dört bir yanına dağıldık. Sonra Kral Süleyman'ın şarkılarında yazdığı gibi Tanrı tarafından yemin ettirildik; kehanet kitabı, Yahudilerin Tanrı tarafından geri dönmeye ve yeniden bir Yahudi egemenliği yaratmaya çalışmamamız gerektiği konusunda uyarıldığını, çok sayıda insanla geri dönmememiz gerektiğini ve ikinci olarak, hiçbir ulusa karşı isyan etmememiz gerektiğini, her ülkede sadık vatandaşlar olmamız gerektiğini söyledi. Üçüncü olarak da sürgünü sona erdirmek için herhangi bir girişimde bulunmamalıyız. Dolayısıyla, Tanrı tarafından açıkça 'geri dönmeye ve herhangi bir Yahudi egemenliği kurmaya kalkışmayın' diye uyarılıyoruz.

“GERİ DÖNMEMİZ YASAK”

Şimdi, siyonizm bir devlet kurmak istiyor, bu yüzden Tevrat'ın bir Yahudi egemenliği kurmamızın yasak olduğuna dair sözlerini tamamen görmezden geliyor ve buna karşı çıkıyorlar. İsrail devletinin kurulmasının Tanrısallıkla, Yahudilikle ya da Tevrat'la hiçbir ilgisi yoktur. Onlar asi ve Tanrı’nın yasalarına saygı duymayan laik bir devlettir. Diyelim ki çok kutsal bir devlet olacaktı, Filistin halkının iradesiyle bile olsa bir devlet kurmamız gene de yasak olacaktı. Biz yine buna karşı çıkacaktık çünkü Tanrı'nın bize buyurduğu gibi bizler birer sürgünüz. Yani geri dönmemiz ve bir devlet kurmamız yasak. İşte mesele bu.

Hizbullah, İsrail'in 411'inci Topçu Tugayı'na kamikaze İHA ile saldırı düzenledi Hizbullah, İsrail'in 411'inci Topçu Tugayı'na kamikaze İHA ile saldırı düzenledi

“MÜSLÜMANLAR SAYESİNDE GELİŞTİK”

Yahudiler kendilerine yapılan iyilikler için minnettarlık göstermelidir. Sürgün edildiğimiz yüzlerce yıl boyunca, Yahudiler engizisyon tarafından Hıristiyanlığa geçmeye zorlandığında, Yahudileri kabul edenler Müslüman ülkeler oldu. Yahudiler Avrupa'da acı çektiler ve birçok topraktan sürüldüler. Müslüman ülkeler, Yahudilere kucak açtı ve onları kabul etti ve dindar Müslümanlar arasında dindar Yahudiler olarak gelişebildik. Din farkı hiçbir zaman sorun olmadı. Bu yüzden bunun için minnettarlık göstermeliyiz.

"SÜRGÜNÜ TANRI SONLANDIRACAK”

  • Haredi inancını diğer gruplardan ayıran en temel özellik nedir? Haredilerin bir kısmı İsrail'in varlığının Yahudi halkının kurtarıcısı Mesih'in gelmeden kurulmasının gayrimeşru olduğunu ileri sürüyor ve Yahudilerin Filistin devletinin egemenliğinde yaşamaları gerektiğini savunuyor. İnancınızın ya da politik duruşunuzun ana sebebi: İsrail'in erken kurulduğu düşüncesi mi?

Haredi 'Tanrı'dan korkan' anlamına gelir. İsrail devleti sadece Tanrı karşıtı bir harekettir, sahte bir devlettir, sahte bir Yahudiliktir ve haklı gösterilemez. Dindar Yahudiler, sürgünün yalnızca Tanrı tarafından sona erdirileceğine ve tüm insanlığın tek Tanrı'yı tanıyıp O'na uyum içinde hizmet edeceğine inanırlar. Herkesin Yahudi olması gerekmeyecek ama herkes Tanrı'ya hizmet edecek. Mesih geldiğinde tövbe ruhunu getirecek; ateistler olmayacak. Tanrı, tapınağı hiçbir insan müdahalesi olmadan kendisi inşa edecek. Bizler bununla ilgili olarak asla bir adım atmayız; toprağı ele geçirmek için silah ya da herhangi bir şey almamız yasaktır. Yani evet, zamanın sonunda Tanrı'nın tapınağı inşa edeceğine inanıyoruz ama bu asla İsrail devleti kavramı ile olmayacak.

  • Netanyahu, son dönemde sık sık Tevrat'tan alıntı yaparak Filistin'e yönelik katliamları meşrulaştırma çabaları ile dikkat çekti.  Bir din adamı olarak İsrail'in Gazze'ye yönelik son saldırıları hakkında ne düşünüyorsunuz ve bu saldırıların Yahudi inancı ve öğretileriyle uyumlu olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu korkunç Nekbe’nin yani korkunç felaketin bir parçası olarak İsrail'i adlandırmak için sürekli Davut yıldızını ve diğer Yahudi sembollerini kullanıyorlar. Siyonist çıkarlara hizmet eden baş hahamlardan oluşan bir konsey kurdular ki bunların hepsi yanlış ve hiçbiri Tevrat'ı temsil etmiyor. Gazze'de işledikleri toplu cinayetlerden dolayı ağlıyor ve acı çekiyoruz. Tevrat'ı kullanmaları Nekbe ile olan bağlantılarından sadece bir tanesi. Dünyaya yaptıklarının yasal olduğunu söylemek için Tanrı'nın adını, Tanrı'nın sözlerini kullanmaları bir felaket.

  • İsrail toplumunun şu anda Netanyahu'ya verdiği destek hakkında ne düşünüyorsunuz? İsrail ile herhangi bir bağlantınız var mı? İsrail'e kendi başınıza girebiliyor musunuz?

Ben şahsen girmeye çalışmam halinde büyük ihtimalle tutuklanırım ama on binlerce tanıdığım ABD'ye gelmeye devam ediyor ve siyonizm'e karşı savaşan yüz binlercesi de orada yaşıyor.  Onlar anti-siyonistler. Üstelik birçoğu İsrail devletine kayıt bile yaptırmıyor çünkü onu bir suç devleti olarak görüyorlar. Diğerleri ise kayıt yaptırmazlarsa seyahat edemeyecekleri ve ciddi sorunları olduğu için bunu yapıyorlar ama devlete karşılar. Yani kutsal topraklardaki bu çok sayıda Yahudi insan, İsrail devletine tamamen karşı. Bazıları gösteri yapıyor, birçoğu gösteri yaptıktan sonra acımasızca dövülüyor. Ama yine de birçok Yahudi, siyonistlere karşı çıkıyor.

  • Sizce şu anda İsrail'de yaşayan insanlar genel olarak Netanyahu'nun politikalarını destekliyor mu?

Çok dindar olanlar desteklemiyor. Onları destekleyenler dindar olmayanlar ve birçoğu onların propagandalarına inanıyor. Korkuyorlar, panik atak geçiriyorlar; Arapların Yahudilerden nefret ettiklerini iddia ediyorlar. Arapların antisemitik olduğunu iddia ediyorlar. Siyonistler tüm bu korkuları kullanıyor ve Hitler ile Nazileri hatırlatarak zihinleri kontrol etmek için bu yollara başvuruyorlar. Pek çok insandan bu yüzden destek alabiliyorlar. Birçok kişi yerleşimcileri dindar olarak görüyor ve onları destekliyor.

  • Şu anda Gazze'deki durumu değerlendirdiğinizde Netanyahu'nun siyasi geleceğinin daha iyi olacağını düşünüyor musunuz? Bu koşullar altında İsrail'deki siyasi geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Bizler politikacı değiliz ve kâhin de değiliz. Tam olarak ne olacağını söyleyemeyiz ama şunu biliyoruz ki İsrail'i kim yönetirse yönetsin, solcu ya da sağcı, siyonizm'in her türlüsü yasaktır. İsrail'e karşı kararlı bir şekilde duracağız.

  • Dünyanın dört bir yanındaki protestolara tanıklık ediyor, onları gözlemliyorsunuz. Peki bunun Netanyahu'nun siyasi geleceğini etkileyeceğini düşünüyor musunuz?

Tekrar ediyorum, bu siyasi bir soru, dünyanın nasıl döneceğini bilemezsiniz. Elbette dünyanın çoğunluğu onun savaş suçları işlediğini ve çok kötü şeyler yaptığını düşünüyor.  Bildiğimiz bir şey var; İsrail devleti sona erecek. Zira o zamana dek Netanyahu’nun devri sona erse de ermese de bu devlet, Tanrı'ya aykırı. Netanyahu yerine daha barışçıl biri gelse bile biz buna her zaman karşı çıkacağız; işgali hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz.

  • Kendinizi siyonizm karşıtı olarak tanımlıyorsunuz. Sizce antisionizm ile antisemitizm arasında bir ayrım yapılmalı mıdır ve bu ayrım nasıl belirlenmelidir? İsrail'e yönelik her eleştirinin antisemitizm olarak değerlendirilmesine bakışınız nedir?

Anti-siyonist demek antisemitist demek değildir. Aksine, eğer siyonizmi desteklerseniz, antisemitizmin şiddetlenmesine yardımcı olursunuz. İsrail Devleti'nin Yahudileri acımasızca dövdüğü ve öldürdüğü gerçeğinin yanı sıra, dünya çapında antisemitizm yarattığı gerçeği var ve bunu şimdi bile görebilirsiniz. Dünya genelinde antisemitizmin muazzam bir şekilde yükselmesinin gerçek sebebi sadece siyonist İsrail devletidir. Gerçek antisemitler onlardır. Ne cüretle başkalarını antisemitik olmakla suçlarlar? Onlara karşı çıkanlar antisemitik değil; işgal karşıtı, antisiyonist, başka insanları işgal eden devlet karşıtlığıdır. Yani dünya kandırılıyor ve anti-semitizm kelimesiyle baskı altına alınıyor; bu siyonist bir komplo, siyonist bir hile ve gerçekle hiçbir ilgisi yok. Dünya buna uyanmalı.

“DÜNYANIN ZEKÂSINA HAKARET EDİLİYOR”

  • 24 binden fazla sivilin ölümü, bu çatışmanın tarihi ve etik boyutları açısından size ne ifade ediyor?

Bunun için gerçekten söyleyecek söz yok. Bilmenizi isterim ki biz 75 yıldır gösteri yapıyoruz. Ben ve benim gibiler, şahsen çocukluğumuzda ve gençliğimizde zaten gösteri yapıyorduk. Bugün de Kudüs'teki Yahudi toplumumuzla birlikte her zaman işgale karşı gösteriler düzenliyoruz. Ancak 7 Ekim'den bu yana dünyanın dört bir yanındaki tüm cemaatlerimiz her gün Birleşmiş Milletler'e ve Beyaz Saray'a giderek bu korkunç suça karşı gösteri düzenliyor. Çünkü dünyanın zekâsına hakaret ediliyor. İnsanlar, siyonistlerin argümanlarına inanıyorlar çünkü siyonistler buna “antisemitizm” diyor ve siyonistlerin yaptıklarını da insanlar satın alıyor. Siyonist bir devlet olmasaydı dünyada barış içinde bir arada yaşıyor olurduk. Dolayısıyla bu ölümlerin sebebi onlar. Dünya, zekâya hakaret edilmesine izin veriyor ve bu yüzden bu antisemitizmi satın alıyorlar. Dünya bu kanın dökülmesini durdurmalı ve biz buna daha fazla izin veremeyiz.

  • Sizce İsrail'in Filistin'e karşı devam eden soykırımı, dünyadaki antisemitizm olgusunu nasıl etkiler? Bu durum antisemitizmi yükseltir  mi ve genel olarak Yahudi topluluklarına karşı bir sokak şiddetine neden olur mu?

Ne yazık ki bu bir soru değil, bir hakikat. Tüm dünya antisemitizmin yükseldiğini ve Yahudilere yönelik nefretin, düşmanlığın çok fazla arttığını açıkça ifade ediyor. Neden mi? İsrail devletinin yaptığı zulümler yüzünden. Tekrar retorik soruya dönecek olursak, dünyanın İsrail devletine "siz şeytansınız, suçlu olan sizsiniz, sadece Filistinlileri ve Gazze'deki insanları öldürmekle kalmıyorsunuz, aynı zamanda Tanrı korusun Yahudiler için de tehlike yaratıyorsunuz" demesi gerekmez mi?

“DÜNYANIN SESSİZLİĞİ ŞEYTANIN İŞİ”

  • Dini bir lider olarak, bu tür olaylar karşısında dini toplulukların etik ve insani sorumluluklarına nasıl bakıyorsunuz?

Nedenini bilmiyoruz ama bu şeytanın bir işi olmalı ki dünya sessiz kalıyor. Dediğim gibi İsrail'in yaptığının Tanrı'ya karşı işlenmiş bir günah, bir suç, bir haksızlık olduğunu dünya görmüyor. Dünya artık 75 yılın bir anlamı olduğunu bilmeli ama özellikle şimdi Gazze'deki bu kitlesel katliamla bunu ayırt edebilmeli ve bağırıp çağırmalı; sadece BM'nin kararını değil, aynı zamanda dünyadaki dini toplulukların da bir şekilde ısrarcı olmasını talep etmelidir. Siyasi liderlerden Gazze'deki cinayetlerin derhal sona erdirilmesini, sadece bu da değil, işgalin de sona erdirilmesini talep ediyoruz. Zira artık tüm dünya, bunun sadece kusurlu, bencil, adaletsiz ve üstelik var olma hakkı olmayan apartheid bir siyasi hareket olduğunu açıkça görüyor.

Muhabir: Özlem Coşan