Dünya tarihi boyunca insanlığın üstesinden gelmekte zorlandığı deprem, sel ve yangın gibi felaketlerin yanında diğer önemli bir afet de salgın hastalıklardır.

Salgın hastalıklar, tarihin her döneminde olmuş;  yüz binler ve milyonarca çaresiz insanı telef ederek, toplumların ve devletlerin zayıflamasına ve ortadan kalkmasına sebebiyet vermiştir.

Modern döneme kadar salgın hastalıkların yayılma şekilleri, coğrafyaları bir baştan bir başa kateden göçmen kuşlar, ticaret ve yük kervanları, milletlerarası pazaryerleri, savaş zamanlarında uzun mesafeler kateden ordular, gemilerin yük ve insan alıp boşalttıkları limanlar vasıtasıyla olmaktaydı.

Geçmiş dönemlerde salgın hastalıklar insanların korkulu rüyaları, çaresizliklerin sergilendiği ve mukadderata boyun eğmekten başka seçeneklerin olmadığı anlardı.

14. asır başlarında Avrupa’yı baştan başa saran ve takriben 150 milyon civarında insanın ölümüne sebep olan Kara Veba;

15. asırda sömürgeci Avrupalıların Amerikan kıtasına götürdükleri ve milyonlarca yerlinin ölmesine sebebiyet verdikleri salgın hastalıklar;

16. asırda, 15 milyondan fazla insanın yaşamını yitirdiği Meksika’dan Kanada’ya kadar yayılan salgın hastalıklar;

19. asırda Afganistan’dan Rusya’ya kadar geniş bir alanda 1 milyondan fazla insanın yaşamını yitirdiği veba salgını;

19. asır sonlarında Çin’den Hindistan’a kadar olan alanda yayılan ve 12 milyon insanın ölümüne sebep olan Veba salgını;

Birinci Dünya Savaşı’nda dünyada 3 milyondan fazla kişinin yaşamına mal olan Tifüs salgını;

Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru, yaklaşık 100 milyon insanın ölümüne sebep olan 1918 İspanyol gribi;

1957 yılında yine Çin’den başlayarak yayılan ve 4 milyondan fazla insanı öldüren Asya gribi salgını gibi dünyayı tehdit eden, sosyal ve demografik yapıyı mahveden büyük felaketleri dünya yaşamıştır.

21. asra girerken de domuz gribinden, deli dana gribine ve daha ufak tefek salgın hastalıklar görüldüyse de, şimdi hepsini gölgede bırakan bir salgın olan Korona Virüsü Çin’den başlayarak dünyayı tehdit etmeye başlamıştır.

Çin’in Wuhan kentinde çıkan hastalıktan şu ana kadar 200’ün üzerinde kişi ölmüş ve100 binin üzerinde de kişinin bu hastalıktan teşhis ve tedavi altında olduğu bilinmektedir. Şu ana kadar Çin dışında 23 ülkede bu salgın şüphesiyle tedavi altındadır..

Türkiye de dahil çoğu ülke, Çin’e uçak seferlerini iptal ederek köklü tedbirler alma yolun gitmiştir.

Bu tedbirlere ve söylenenlere bakılırsa durum çok vahimdir. Dünya tekrar büyük bir felaket ile karşı karşıyadır.

Koronavirüsü gibi salgınların temelinde çarpık beslenme varsa da, bu virüsün biyolojik bir savaşın parçası olduğu ve laboratuvar koşullarında üretildiği yönünde iddialar bulunmaktadır.

Amerika ile Çin arasında yıllardan beri devam eden ve son dönemde daha da sertleşen ticaret savaşlarının devam ettiği bir dönemde, Çin’in ticaret şehri Wuhan’da Korona virüsünün ortaya çıkması ve Çin’i ekonomik olarak çöküntüye sürüklemesi düşündürücüdür.

Zira Hint bilim adamları Korona Virüsü üzerinde yaptıkları çalışmalarda, bu virüste HİV virüsü benzeri buluntulara rastlamışlardır ve Korona virüsünün laboratuvar koşullarında tasarlanmış olabileceği ihtimali üzerine bulgulara rastlamışlardır.

Velhasıl koronavirüsünün, biyolojik bir savaşın parçası olabileceği ve önümüzdeki günlerde bunun getirecekleri çok konuşulacaktır.

Temennimiz bu salgın felaketinin bir an önce sonuçlanmasıdır.