Birilerinin allayıp pullayıp, eline bir de saz verip, Demirtaş’ı geleceğin lideri olarak sunduğunu sağır sultan bile duydu, efsanesinden bize “kafayı mı yediniz” şeklinde telepatik mesajlar gönderiyor. Beş duyuya hitap etmediği için, anlamayanları düşünerek karikatürize edip yayanlar da yok değil. Yüzünden gözünden kan damlayan gerçek Selahattin ile elinde sazıyla şirinleştirilmiş Selahattin’in caps’leri sosyal medyada dolanıp duruyor.

“Görmüyor musunuz?” diyoruz biz de safça. Kim olduğunu ve kime hizmet ettiğini nasıl olur da göremezsiniz? “Niyet okumayı bırak” diyorlar. Ve ekliyorlar; “Bir kez olsun tarafsız dinledin mi adamı?”

Tarafsız dinlemenin mümkün olmadığını anlatmak boşuna. Sonradan AK Parti’li olmuş arkadaşlarımdan da duymuştum bunu. Çevrelerine Tayyip Erdoğan’ı bir kez tarafsız dinlemelerini öğütlüyorlardı. Doğrudur, kimi insanlar tarafsız dinlemeyi beceriyordur belki de. Ben yanılıyorumdur, tarafsızlık diye bir şey olmadığını söylerken.

“Proje işte, görmüyor musunuz?” demeye devam ediyoruz biz yine de. Sık sık BBC’ye, CNN’e röportaj vermesini örnek gösteriyoruz mesela. “O zaman Tayyip’in de proje olduğunu kabul ediyorsunuzdur” diyorlar.

Bir anlık Tayyip’in de proje olduğunu düşünüyorum ben de. ABD allayıp pullayıp Tayyip’i proje olarak sunmuş da olabilir. Mağduriyetinden faydalanmış da olabilir. Nitekim şimdi de Kürtlerin mağduriyetinden faydalanmıyor mu?

Hani bir şiir okumuştu da, hapis yatmıştı onun için. Eminönü’ndeki mitinginde ben de vardım. Belediye başkanıydı o zamanlar. Bir haksızlık vardı ve haksızlıklar karşısında biz hep protesto ederdik zaten. İstanbul’da yaşayan herkes gibi, yaptığı hizmetleri bilirdik. Dünya bilirdi zaten. Bu kadar hizmet etmiş bir insanın, bir anda harcanıyor olmasına göz yumamazdık. Destek olmak için gitmiştik oraya.

Sonra AK Parti kuruldu. Refah Partisi’nden ayrılan bir grup insan, AK Parti’nin temellerini attı. Körü körüne bir ideolojiye bağlı olmayan ben ve benim gibi düşünenler, Tayyip Erdoğan mağdur olduğu için değil, hizmetlerini beğendiğimiz ve güvendiğimiz insanlar bu partiyi kurduğu için ona oy vermiştik. Televizyonda izlediğimiz o güzel metinleri ezbere okudukları için de değil. Hem küçük bir çocuğum vardı o zamanlar, metin dinleyecek vaktim yoktu. “Tayyip proje miydi, neydi?” diye düşünecek vaktim de.

Bir dakika ya, Tayyip yani AK Parti bir projeyse, bu projenin temelleri Refah Partisi’nin başarılı belediye başkanlıkları döneminde atılıyor olması gerekmiyor muydu? Biz hizmet almıştık bu insanlardan ve bu hizmeti çok sevmiştik. Velev ki Tayyip ABD’nin projesi olsun, sırtını dayadığı bir hizmet skalası vardı sonuçta. Ve şimdi yazılımını yapanlara restini çekip, “Benim davam farklı, sizinle işim buraya kadar” da demiş olabilir.

Hadi niyet okumadan Demirtaş’a bakalım bir de. Sırtını PYD’ye dayayan eş başkanlarıyla birlikte bir de HDP’ye bakalım. Ellerinde keleşlerle ülkenin kanını emen bir terör örgütüne sırtlarını dayamışlar mı, dayamışlar. Üstelik bunlar örgütü değil, örgüt bunları parmağında oynatıyor mu, oynatıyor. Düşünsenize, proje olarak ortaya çıkmışlar, güçlenene kadar bile sabredemeden, barajı aşmanın dayanılmaz sarhoşluğu ile çözüm sürecini bitirmişler. Azıcık uyanık olun be ya, azıcık daha güçlenerek gelin de, liberaller sizi sevip okşarken, tek başına iktidara gelebilecek kadar güçlenin. Ardından Kürt Cumhuriyeti’ni mi kurarsınız, Türkiye’yi Kürdiye mi yaparsınız, o size kalmış bir şey. Bu arada biz size tarafsızca bakar, “aslında silahı da sevmiyorlarmış canım” deriz. Ben demem de, sağır sultanın telepatisinden anlamayan liberal teyzeler, amcalar der.

Dedim ya, Tayyip’in proje olduğunu anlayacak durumda değildim o zamanlar. Çok da umurumda değildi. Şimdi ise, tam da bu sebepten AK Parti’yi destekliyorum. Yazılımına isyan ettiğini var sayıp, özüne döndüğü için. Şükür ki özünde savaş yok, kan yok. İnsanlık var, vatanseverlik var, ümmet ruhu var. Siz bir de HDP’nin yazılımına isyan edip, özüne döndüğünü düşünsenize. Tarafsızca düşünün e mi?