Ünlü biyolog Ali Demirsoy salgın hastalıkla mücadelede en etkili yöntemin ‘insanları itlaf etmek’olduğunu söyledi canlı yayında. Ona göre, ilk 50-60 hasta öldürülseydi, hastalık önlenmiş olurdu. Biyolojik canavar kusmuğunu boca ettiği CHP’nin ekranı Halk TV dahi bu sözleri nasıl örteceğini şaşırdı. Hayır, inanılmaz buldukları için değil, bunca ‘ifşaya izahat bulmakta’ güçlük çekecekleri için.

Neyiyle ünlü bu profesör? Biyoloji alanında yaptığı büyük çalışmalarla mı? Bulduğu aşılar, kurtardığı hayatlar, hastalıklara deva ilaçlarla mı? Elbette ki hayır. CHP’yi yeteri kadar Kemalist olmamakla suçlayacak kadar öz-Kemalist, her türlü dini inançla dalga geçecek kadar Ateist olmakla maruf.

KİRLİ İDEOLOJİLERİN TEK BİLDİĞİ ŞEY: YOK ETMEK

Aslına bakılırsa hiç şaşırtıcı değil sözleri. Ekrana çıkartanlar da bunu çok iyi biliyor üstelik. İtlaf, Allah’ın arzında Yaradan’a kafa tutan her türlü kirli ideolojinin tek bildiği şey çünkü. Onlara göre insan, eşref-i mahlukat değil: Savaşlarda denek olarak kullanılabilecek, vücutları biyolojik-nükleer silahların test aracı sadece.

Öyle olmasaydı, kapitalizmin tanrısı ABD, Hiroşima’da, Nagasaki’de, Felluce’de yüz binlerce insanı birkaç dakikada ‘itlaf’ edebilir miydi? Öyle olmasaydı Komünizmin tanrısı Rusya tüm Kafkasya’yı açık hava laboratuarı gibi kullanabilir miydi?

Fransa’da bir bilim adamı Korona virüse karşı üretilecek ilk aşıların Afrikalılar üzerinde denenmesi gerektiğini söylemiş. Salgın yüzünden ‘yaşlılarını huzurevlerinde ölüme terk edenler’ için çok ileri sözler değil ki bunlar, şaşıralım.. Kişi başı milli geliri 56 bin dolar olan İsveç’te 92 yaşındaki kadın, belediyenin alışveriş poşetlerini taşımak için kendisinden 250 TL istediğinden şikâyet ediyor. Avrupa’nın en zengin 5 ülkesinden birisi olan İsveç. Tüm servetini Afrika ve Güney Amerika’daki insanları sömürmesine borçlu olan İsveç.

İMHA VE KİRLİ SİYASET

İtlaf, insanın yaratılmışların en şereflisi olduğunu idrak edemeyenlerin bulduğu bir çözüm. Onlara göre insan, ‘kullanılabilir, ölüm makinasına dönüştürülebilir ve gerektiğinde imha’ edilebilir. Tıpkı CHP’li Özgür Özel gibilerinin kendini imha ettikten sonra yere göğe koyamadığı DHKP/C’li kadın örneğinde olduğu gibi.

Teröristleri insanımızı katletmeye, devletimizi yıkmaya teşvik için savaş marşları söyleyen bir militanı, önce ölüm orucuna yatırıp, sonra cesedi üzerinden kirli siyaset yapanların ‘o itlafçı profesör’den ne farkları var? İnsan bedenini bir savaş aracı olarak kullanmayı bunlar çok iyi bilir.

Bu ülkenin tarihindeki en büyük cezaevi katliamı bir sosyal demokratın Adalet Bakanı olduğu dönemde gerçekleşmedi mi? Şimdi CHP’lilerin gözyaşlarıyla sahip çıktığı DHKP/C’lileri‘Hayata Dönüş’ diyerek dört duvarın içinde kim imha etmişti?

Yüzlerine kan sürüp, masumların üzerine salarken de, alınlarına kırmızı bant takıp ölümünden medet umarken de aynı ‘aynı itlafçı’ kafa yapısıyla hareket ettiler.

Ne yapsanız boş. Bu savaşı biz kazanacağız. Düşmanlarımızı utandıracak kadar geniş bir merhametle. Srebrenitsa önlerinde ‘Kosova’nın intikamını aldık’ diyen Sırp’ın başını mahcubiyetinden yerden kaldırtmayarak..