Hüseyin Türkoğlu / Diriliş Postası

Şüphesiz Ramazan ayında ziyaret edilecek en güzel yer Beytullah’tır. Peygamber Efendimiz bir hadisişeriflerinde “Ramazan’da umre, hacca (bir rivayette benimle yapılan hacca) denktir.” buyurmuştur. (Buhârî, Müslim)

  • GÜNÜN AYETİ
    Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir. (ÂL-İ İMRÂN, 92)

İBRET NAZARI İLE SEYAHAT

Bunun yanında ülkemiz, İstanbul başta olmak üzere her köşesi tarih fışkıran bir coğrafyada bulunuyor. Birçok şehrimiz âdeta açık hava müzesi gibi. Bu vesile ile yüzlerce yıllık camilerinden müzelere, türbelere, kalelere, çeşmelere, köprülere ve hanlara kadar akla gelebilecek sayısız tarihî eser görülebilir. Ramazan ayı bu tarihî mekân ve değerleri ziyaret etmek bakımından da bize önemli fırsatlar sunuyor. Tarihî yerleri ziyaret etmek için imkân varsa başka şehirleri de gezip görmek önemlidir ancak en azından bulunduğumuz şehirlerdeki ya da yakınlarımızdaki bu mekânları ziyaret ederek ecdadımızın bıraktığı değerli mirasları ibret nazarı ile görmek gerekir.

  • GÜNÜN HADİSİ
    Oruçlunun susması tespih, uykusu ibadet, duası makbul, ameli de çok sevaptır. (DEYLEMÎ)

DEĞİŞİKLİK İNSANI RAHATLATIR

Atalarımız “tebdilimekânda ferahlık vardır” demişler. Yani zaman zaman mekânı değiştirmek, farklı yerlerde bulunmak insanı rahatlatır. Ramazan ayı dolayısıyla farklı mekânlarda iftar açıp teravih kılarak bunun feyiz ve bereketinden istifade etmek farklı bir huzur yaşatacaktır insana. Eyüp Sultan başta olmak üzere sahabe kabirleri, selatin camileri, kutsal emanetleri ile her yıl milyonlarca ziyaretçi ağırlayan İstanbul, elbette bu konuda ilk akla gelen şehrimizdir.

  • GÜNÜN DUASI
    Allah’ım! Kalbimi nifaktan, amelimi riyadan, dilimi yalandan, gözümü haramdan koru. Çünkü sen gözlerin hain bakışlarını ve kalplerin sakladıklarını bilirsin.

HER ŞEHİR BİR HAZİNE

Yine Edirne, Erzurum, Bursa, Diyarbakır, Konya, Sivas, Şanlıurfa ve Mardin gibi illerimizde sayısız tarihî eser ve mekân bulunmaktadır. Hemen her şehrimizin en azından bir ulu camisi vardır. Dolayısıyla bu farklı mekânları görmek, aile bireylerimizle buraları ziyaret edip bir yandan tarihî bilgilerimizi tazelerken diğer yandan içinde bulunduğumuz kutlu ayın rahmet damlalarından nasiplenmeye de imkân sağlamaktadır.

***

Oruca saygı hidayetine sebep oldu

Müslüman mahallesinde oturan bir Mecusi’nin (ateşe tapan kişi) küçük oğlu dışarıda ekmek yiyordu. Babası, oğlunun ekmek yediğini görünce “Oğlum, Müslümanlar şu anda oruç tutuyor. Onların arasında açıktan ekmek yenir mi? Onların oruçlu olduğu günlerde saygı göstermek gerekir.” diyerek çocuğunu eve gönderdi. Bir süre sonra vefat eden bu kimseyi rüyasında gören alim ve zahit bir zat, bakar ki Mecusi cennet-i âlâda. Ona, “Nasıl oldu da bu nimete eriştin! Biz seni Mecusi bilirdik.” der. O da oğluna yaptığı ikazı anlatır ve şöyle devam eder: “Müslümanların hürmet ettiği bir şeye ben de hürmet ettiğim için Cenabıallah hasta yatağımda beni Müslüman olmakla şereflendirdi. Bu şekilde öldüğüm için bu nimete eriştim.”

***

Bayramın son gününde de Eminönü’nde yoğunluk yaşandı Bayramın son gününde de Eminönü’nde yoğunluk yaşandı

Ramazanname

Ramazanname kısaca oruç ayı vesilesiyle tertip edilen etkinliklerde okunan mânileri ifade eder. Edebî olduğu kadar dinî, tarihî ve coğrafi nitelikler de taşıyan Ramazanname geleneği yüzyıllardan bugüne uzanan bir uygulamadır. Günümüzde de Ramazan davulcuları tarafından sürdürülmektedir. Geçmişten günümüze okunagelen Ramazanname geleneğinden iki örnek şöyledir:

Geldi şah-ı Ramazan’ım,
Şad olup sevindi canım,
Ramazan-ı Şerif’iniz,
Mübarek olsun sultanım.

***

Âleme rahmetle geldi,
Hamd ola izzetle geldi,
Cümle mümin kullarına,
Müjde-i cennetle geldi.

***

Oruç fidyesi

BAZI ibadetlerin eda edilmemesi ya da edası sırasında birtakım kusurların işlenmesi hâlinde ödenen yükümlülüğe fidye denir. İhtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan ve daha sonra da kaza etmesi mümkün olmayan kimse, oruç tutamadığı her güne karşılık bir fidye öder. Bakara Suresi 184. ayette, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu kadar fidye öder.” buyrulmaktadır.

FİTRE MİKTARI KADARDIR

Bir fidye miktarı, bir sadaka-i fıtır (fitre) miktarıdır. Fıtır sadakası ise bir kişiyi, bir gün için doyuracak yiyecek veya bunun para olarak karşılığıdır. Fidye vermek durumunda olan fakat buna maddi imkânı el vermeyen kimse Allah’tan af diler. Oruç fidyeleri, Ramazan ayının sonunda toptan verilebileceği gibi Ramazan ayı içinde günlük olarak veya Ramazan ayı başında da verilebilir.

Muhabir: Hüseyin Türkoğlu