Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün Bağdat’ı ziyareti sırasında imzalanan anlaşmalar iki ülke arasındaki ilişkileri farklı bir boyuta taşımanın kapısını araladı.

Geriye anlaşmaların hayata geçirilmesiyle o kapıdan içeri girmek kalıyor.

Kalkınma Yolu Projesi, enerji ve terörle mücadele alanlarında yakın iş birliği Türkiye’nin olduğu kadar Irak’ın da yararına.

Ankara ve Bağdat’ın ikili ilişkilerini daha ileri götürebilmeleri için bölücü terör örgütünün Irak topraklarındaki varlığının tamamen sona ermesi gerekiyor.

Erdoğan’ın “Bu yazın Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi kalıcı olarak çözüme kavuşturmuş olacağız” diyerek müjdesini verdiği büyük operasyon ve Bağdat’ın bu konuda Ankara’yla yapacağı iş birliği, önceki gün imzalanan anlaşmaların kâğıt üzerinde kalıp kalmayacağının ilk ve en önemli göstergesi olacak.

Dört gözle beklenen operasyonun başarıyla tamamlanması hâlinde geriye örgütün Suriye ayağının kırılması kalacak.

Ziyaretin en önemli olaylarından biri de Kalkınma Yolu Projesi için imzalanan dörtlü anlaşmaydı.

Mutabakat zaptını Erdoğan ve Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin huzurunda Türkiye, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar’ın ilgili bakanları imzaladı.

Körfez’in iki önemli ülkesinin desteği stratejik öneme sahip projenin hayata geçirilmesini kolaylaştıracak.

Ziyaretin bir diğer önemli konusu Irak’ın yaşadığı kuraklık ve su kriziydi.

Iraklıların Türkiye’den bekledikleri, Dicle ve Fırat nehirleri üzerinde kurulan barajlardan daha çok su bırakılması.

Türkiye’nin Irak’ı susuz bırakma gibi bir niyeti yok.

Ancak küresel ısınma, kuraklık ve yeterli yağış olmaması gibi sebeplerle yaşanan krizin faturası Türkiye’ye kesilemez.

Sorunun çözümü Irak’a daha çok su gitmesi için Türkiye’nin kendi payından feragat etmesi olamaz.

Konunun bir de Irak topraklarında suyun verimli kullanılmaması boyutu söz konusu.

Ayrıca Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığı unutulmamalı. 

Bağdat’tan medyaya yansıyan fotoğraflarda Irak Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşid’in Erdoğan’la bir araya gelmekten pek memnun olmamış görünmesi dikkatli gözlerden kaçmayacak türdendi.

Süleymaniyeli Abdüllatif Reşid, son dönemde bölücü terör örgütünün hamiliği rolüne soyunan Talabani ailesinin partisi Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) üyesi.

Ankara’nın Süleymaniye’ye yaptırım uyguladığı bir dönemde Erdoğan’ın Irak Başbakanı es-Sudani’nin davetiyle gerçekleşen ziyaretinden rahatsız olması gayet normal.

Erdoğan, Bağdat’ta Irak’ın önde gelen Sünni liderleriyle ve Türkmen toplumunun temsilcileriyle de görüştü.

Erbil ziyareti ise Türkiye’nin son hazırlıklarını yaptığı operasyonun hedefinde Kürtlerin değil, terör örgütünün olduğunu göstermesi açısından önemliydi.

Cumhurbaşkanının Erbil’de coşkuyla karşılanması, kent caddelerinin Türk bayraklarıyla donatılması ve Erbil Kalesi’ne ay yıldızlı bayrağımızın yansıtılması terör örgütü yandaşlarını âdeta çıldırttı. 

Erdoğan, ziyaretle ilgili yorumunda imzalanan anlaşmaların iki ülke arasındaki ilişkilerde dönüm noktası teşkil edeceğine inandığını ifade etti.

Bu beklentinin ne kadar gerçekleşeceğini elbette zaman gösterecek.

Fakat bugün itibarıyla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz:

Türkiye’nin Irak ve bölge denklemindeki ağırlığı artıyor.