Oruç ibadetinin amacı Allah rızasını kazanmanın yanında kişinin nefsini terbiye etmesi, söz, fiil ve davranışlarına çeki düzen vermesidir. Bu husus hem Kur'an'da hem de Peygamberimizin (SAV) hadislerinde açıkça zikredilmektedir. Orucun farz olduğu Bakara Suresi’nin 183. ayetinde açıkça beyan edilmektedir.

Orucun kötülük ve haramlardan korunmak için farz kılındığının bildirilmesi ibadetin insanın kişisel ve sosyal hayatındaki yerini ve etkisini bildirmeye yöneliktir. Nitekim yüce Allah günde beş vakit kılınan namazın insanı hayasızlık ve haramlardan alıkoyduğunu bildirmektedir. (Ankebut, 29/45) Aynı şekilde orucun da insanı haram ve kötülüklerden alıkoyması gerekir.

Oruç kalkandır

Peygamberimiz (SAV), “Oruç kalkandır. Biriniz oruçlu iken çirkin, kötü ve kaba söz söylemesin, bağırıp çağırmasın, kavga etmesin. Birisi kendisine söver ya da çatarsa ona ‘Ben oruçluyum!’ desin.”

(Müslim, Buhari) buyurmuştur.

Orucun kişinin şehvetini kıran bir özelliği vardır. (Buhari) Hadis-i şerif, orucun gayesinin insanın edep ve ahlakını güzelleştirmek olduğunu açıkça ifade etmektedir. Eğer oruç, insanı kötü söz, eylem ve davranışlardan uzaklaştırmıyor, edep ve ahlakını güzelleştirmiyorsa amacına ulaşamamış demektir, böyle bir oruçtan istenilen sevap da elde edilemez.

Nitekim Peygamberimiz (SAV), “Kim yalan sözü ve yalan ile iş yapmayı bırakmazsa Allah’ın onun yemesini ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.” (Buhari, Ebu Davud, Tirmizî, İbn Mace) ve “Nice oruç tutanlar vardır ki onların oruçtan nasipleri sadece aç (ve susuz) kalmalarıdır. Nice geceleri namaz kılanlar vardır ki onların namazdan nasipleri sadece uykusuz kalmaktır.” (İbn Mace) buyurmuştur.

Oruç02

Dolayısıyla oruç tutan insan; yalan, yalancı şahitlik, gıybet, iftira, hile, aldatma, kötü söz ve benzeri davranışlardan uzak, iş ve işlemlerinde, söz ve sözleşmelerinde, alım ve satımlarında dürüst ve dosdoğru olmalıdır.

Oruç sabrın yarısıdır

Gerçek anlamda tutulan oruç hem kötü söz ve davranışlara hem de cehennem ateşine karşı perde olur; kişiyi fuhuş ve edep dışı davranışlardan alıkoyar çünkü “orucun şehveti kıran bir özelliği vardır”. (Buhari) Oruç tutan insan sabırlı olmayı öğrenir. Çünkü Peygamberimizin beyanı ile: “Oruç sabrın yarısıdır.” (Tirmizî)

İnsanın günah işlemesine genellikle iki şey sebep olur. Biri şehevî arzuları, diğeri dili ve midesidir.

“Kim diline ve ırzına sahip çıkacağına güvence verirse ben de o kimsenin cennete gireceğine güvence veririm.” (Tirmizî) anlamındaki hadis, insanın şehevî arzularına, konuşmasına, yeme ve içmesine dikkat etmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır.

  Orucun farz olmasının arka planında, Müslümanın cinsel arzularını, konuşmalarını, yemesini ve içmesini kontrol altında tutması, huyunu ve ahlakını güzelleştirmesi ve nefsine sahip çıkabilme yeteneğini kazanması vardır. Bu sebeple Kur'an ve Sünnette Müslümanlar oruç tutmaya teşvik edilmiş, oruç tutanlar övülmüş ve onlara Allah’ın rahmeti, rızası, sevap ve mükafatı vadedilmiştir.

Orucun değeri

Peygamberimiz (SAV), “Ademoğlunun her ameline kat kat sevap verilir. Bir iyilik on mislinden yedi yüz misline katlanır.” buyurmuştur.

Diğer hadislerde de orucun değeri şöyle ifade edilmiştir:

“Cennette Reyyan adında bir kapı vardır ki buradan kıyamet gününde sadece oruç tutanlar cennete gireceklerdir.” (Müslim)

“Kim Allah için bir gün oruç tutarsa Allah yetmiş yıllık bir mesafe kadar onu cehennem ateşinden uzaklaştırır.” (Müslim)

Oruç tutan insan;

-Allah ve Peygambere itaat etmiş ve büyük sevap kazanmış olur.

-Allah’ın verdiği nimetlere şükretmiş ve aç kalanların hâllerini öğrenmiş olur.

-Sağlığını korumuş, nefsini terbiye etmiş ve irade eğitimi yapmış olur.

-Sabır ve metanet kazanmış, kötü söz ve davranışlardan korunmuş olur.

-Ahlakını güzelleştirmiş ve imanının bilincine ermiş olur.

-İbadet zevkini tatmış, Allah’ın rızasını ve cennetini kazanmış olur.

(Doç. Dr. İsmail Karagöz'ün makalesinden alıntı yapılmıştır.)

HELAL-HARAMLAR

Faiz alacaklarınızı terk edin

Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve artık faizin peşini bırakın; eğer gerçekten müminler iseniz.

Eğer böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış olduğunu bilin.

Eğer tevbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Haksızlık etmezsiniz, haksızlığa da uğramazsınız.

(Bakara, 2/278-279)

Faizi yiyen, yediren ve yazan günahta eşit

Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyuruyor:

“Resûlullah faizi yiyene, yedirene, yazana ve bunun iki şahidine lanet etti ve ‘Hepsi (günahta) eşittir.’ buyurdu.” (Müslim)

ORUÇ FETVALARI

Niyet etmek orucun şartlarından mı? Oruca ne zaman ve nasıl niyet edilir?

Niyet etmek orucun şartlarındandır. Niyetsiz oruç sahih değildir.

Kalben niyet etmek yeterli ise de niyeti dil ile ifade etmek menduptur.

Oruç için sahura kalkılması da niyet sayılır.

Ramazan orucu, belli günlerde tutulmak üzere adanan oruçlar ile nafile oruçlar için niyet etme vakti, güneşin batması ile ertesi gün tepe noktasına gelmesi öncesine kadarki süredir. Ancak imsaktan sonra yapılacak niyetin geçerli olması için bu vakitten itibaren bir şey yenilip içilmemiş, oruca aykırı bir iş yapılmamış olması gerekir. Aksi takdirde gündüz niyet caiz olmaz.

Bu oruçlar için, “Yarınki orucu tutmaya...” şeklinde mutlak niyet yeterlidir. Bununla birlikte geceden niyet edilmesi ve “Yarınki Ramazan orucuna...” şeklinde orucun belirlenmesi daha faziletlidir. Ramazan’ın her günü için ayrı niyet edilmesi gerekir. (Din İşleri Yüksek Kurulu)

HADİSLERLE İSLAM

Sadece aç kalmayın

Ebu Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (SAV) şöyle buyurmuştur:

“Oruç tutan nice kimseler vardır ki oruçtan nasibi sadece aç kalmaktır.

Geceyi ibadetle geçiren nice kimseler vardır ki kıyamdan nasibi sadece uykusuz kalmaktır.”

(İbn Mâce)

Altından değerli

Münakaşa etme

“Mümin kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma, ona yerine getiremeyeceğin bir söz verme.” [Efendimiz (SAV) Tirmizi]

Hadislerde hayat düsturları

Allah'ın rızası

“Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allahu Teala'nın duyduğu memnuniyet sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden çok daha fazladır.” [Efendimiz (SAV) Buhari]

İNCİ TANELERİ

Adresini ona vermiş

Biri senden yardım istediğinde şöyle düşün: İlk önce Allah'tan yardım istemiş, Allah da senin adresini ona vermiş.

MİHENK TAŞI

Yine bir taş dikerler başına

'Taş deyip geçme!' der Terzi Baba.

Ve devam eder:

Merhametsiz kalpler taşa benzer,

Değirmendeki beste taştan yükselir.

Günahkar insanı Allah taş eder, derler.

Hatta bir gün gelecek, gökten taş yağacak sanırım.

Ve sonra

Bir gün uzanırsın boylu boyunca musalla taşına,

Yine bir taş dikerler başına.

Üstünde bir tarih, altında:

El- Fatiha

Hüve-l Bâkî...

İBRETLİK KISSALAR

GAZANFER, MUZAFFER VE MÜCAHİT

Fransa’nın ünlü gazetelerinden Le Monde muhabiri 1922 yılında Türkiye’ye gelir.

Savaş yorgunu Türkiye’de hayatın akışına bakacaktır. İstanbul’u gezer, görür, araştırır ve

Anadolu’ya doğru yola çıkar.

Eskişehir’de trenden iner. Kentin sokaklarını dolaşırken 9 ila 11 yaşları arasında üç çocukla karşılaşır.

Çocukların üzerindeki elbiseleri yırtık çuvallardandır. Ayaklarında ayakkabı yoktur ve neşe içerisinde oynamaktadırlar.

Muhabir bu çocuklara yaklaşır ve babalarının ne iş yaptıklarını sorar.

Birinci çocuk, babasının Çanakkale’de şehit olduğunu söyler.

İkinci çocuk, babasının Sarıkamış’ta şehit olduğunu söyler.

Üçüncü çocuk da buna benzer bir cevap verir.

Muhabir son bir soru sorar;

- “Peki size kim bakıyor?” der. Bu soruya şöyle cevap verirler:

- “Şu küçük evde oturan ihtiyar bir teyze var, bize o bakar.”

Muhabir çok şaşırır, ne diyeceğini bilemediği bir sırada çocukların oyun oynadığı yere yakın küçük evin penceresinden ihtiyar bir kadın çocukları isimleriyle çağırır;

- “Gazanfer, Muzaffer, Mücahit, haydi çorba hazır gelin artık!” der.

Muhabir bu küçük röportajdan sonra gezisini yarıda keser ve memleketine döner. Döndüğünde gazetesine şöyle yazar:

“Elde yok, avuçta yok, üstleri çıplak, başları açık, ayakları ıslak. Ekmekleri yok, aşları yok. Ama çocuklarının adları; Gazanfer, Muzaffer, Mücahit...

Bu memlekete ve bu millete bir şey olmaz, bunlar kısa sürede ayağa kalkar, bunlar yenilmez.”

YAKARIŞ-DUA

SENDEN SANA sığınıyoruz

ALLAH’IM

Aklımıza FERASET

Kalbimize HUZUR

Ruhumuza İNŞİRAH

Gözümüze İBRET

Dilimize LETAFET

Bedenimize SIHHAT VE AFİYET

Hayatımıza BEREKET ve

Evlerimize MUHABBET ihsan eyle

NARINDAN kaçtık

NURUNA sığınıyoruz

CELALİNDEN, CEMALİNE sığınıyoruz

SENDEN SANA sığınıyoruz

Bizi bize bırakma ALLAH' ım!

KULAĞINIZA KÜPE OLSUN

Bağışlamaya vesile

Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan ayağına batan dikene varıncaya kadar,

Müslüman’ın başına gelen her şeyi, Allah onun hatalarına keffaret kılar. [Efendimiz (SAV) Buhari]

ŞAİRLERİN DİLİNDEN

Vay Hâline Mahşerde

Dinle ey ehl-i gaflet!.. Ne diyor, dağlar, taşlar?

Kur’an’ın sahibi var, beyhude bu savaşlar

Eğildi… Eğilecek... O’na en mağrur başlar

Yakında göreceksin, her cürmünü defterde

Kur’an’a harp açanın, vay hâline mahşerde…

Muhtar mahalleliyi ses sitemi ile sahura kaldırıyor Muhtar mahalleliyi ses sitemi ile sahura kaldırıyor

Cengiz Numanoğlu

Editör: Hicret Yücel