Araştırmada dört memeli, sekiz balık, üç amfibi ve 10 kelebek türü dâhil olmak üzere çeşitli türler bilim dünyasına kazandırıldı.
Araştırmacılar, 151 memeli türü tespit etti ve bunlardan dördünün bilime yeni olduğunu belirledi. Yeni keşedilen memeliler arasında bir yarasa, bir sincap ve dikenli bir fare türü bulunuyor. Trond Larsen, amfibik fare türünün nadirliğini vurgulayarak, “Bu yarı sucul kemirgen grubu sahada rastlanması son derece zor türlerden biri” dedi.
Balıklar arasında özellikle “baloncuk başlı” balık dikkat çekiyor. Bu balığın kafasındaki büyük yapı, bilim insanlarının ilgisini çekti. Larsen, bu türün benzersizliğine hayran kalarak, “Bu kadar tuhaf ve belirgin bir türle karşılaşmak büyüleyici” dedi.
Amfibilerde ise yağmur kurbağası, dar ağzı kurbağa ve tırmanıcı semender yeni türler olarak kayıtlara geçti.
Teknolojinin Doğaya Katkısı
Araştırma ekibi, geleneksel yöntemlerin yanı sıra çevresel DNA (eDNA) gibi ileri teknolojilerden yararlandı. Bu teknik, hayvanların suya bıraktığı DNA örnekleriyle türlerin tespit edilmesini sağladı. Larsen, bu çalışmanın Conservation International’ın bugüne kadar yaptığı en büyük ve karmaşık hızlı değerlendirme programı (RAP) olduğunu belirtti.
Tehlikeli Ancak Tutkuyla Yapılan Bir Meslek
Larsen, tropikal alanlarda saha çalışmalarının birçok tehlikeyi beraberinde getirdiğini kabul ediyor. Geçmişte sıtma, deri yiyen hastalıklar ve çeşitli parazitlerle mücadele eden Larsen, yine de doğayla iç içe çalışmanın mutluluk verici olduğunu söylüyor.
Biyoçeşitlilik ve Yerel Halklar
Bölge, Awajún topluluklarının geleneksel bilgileri ve yerel bilim insanlarının katkılarıyla keşedildi. Bu keşifler, Alto Mayo Koruma Ormanı ile Cordillera Escalera Bölgesel Koruma Alanı’nı birleştirerek ekolojik bir koridor oluşturulmasına yönelik planlara rehberlik edecek.
Awajún kadını Yulisa Tuwi, çalışmanın kültürlerini ve doğal kaynaklarını koruma fırsatı sunduğunu belirterek, “Bu araştırma, doğa ile derin bağlarımızı anlamamıza yardımcı oldu” dedi.





