Kıyı sekoyalarından, dinozor çağından kalma Wollemi çamlarına ve yılbaşı ağaçlarının vazgeçilmezi köknarlara kadar birçok kutsal ağaç türü yok olmanın eşiğinde. Ancak tehlike yalnızca ormanlarla sınırlı değil; yapılan araştırmalar, bu kayıpların tüm ekosistemleri tehdit ettiğini ortaya koyuyor.
2021 yılında yayımlanan Dünyanın Ağaçlarının Durumu raporuna göre, dünya üzerindeki ağaç türlerinin üçte biri—yaklaşık 17.500 tür—yok olma tehlikesi altında. Bu rakam, tehdit altındaki tüm memeliler, kuşlar, amfibiler ve sürüngenlerin toplamından bile fazla.
Bazı türler o kadar nadir ki, yalnızca bir örneği hayatta. Örneğin, Mauritius’taki Hyophorbe amaricaulis adlı palmiye türünden dünyada yalnızca bir ağaç kaldı.
AĞAÇLARIN KAYBI, YAŞAM AĞINI PARÇALIYOR
Ağaçların kaybı, yalnızca yeşil alanların azalması değil; aynı zamanda milyonlarca canlının evi olan mikroskobik ve makroskobik yaşam formlarının da yok olması anlamına geliyor. Araştırmalar, dünya üzerindeki bitki ve hayvan türlerinin yarısının ağaçlı habitatlara bağlı olduğunu gösteriyor.
2022’de yayımlanan bir çalışmada bilim insanları, bu yok oluşun etkileri hakkında insanlığa açık bir uyarıda bulundu. Ağaçlar, 1.3 trilyon dolarlık küresel ekonomiye katkı sağlıyor, 880 milyon insan yakacak odunla ısınıyor ve 1.6 milyar kişi geçimini ormanlardan sağlıyor. Ayrıca ağaçlar, oksijen üretmekten yağmur döngüsüne, karbon depolamaktan toprak istikrarına kadar birçok yaşamsal işlevi yerine getiriyor.
EKOLOJİK DOMİNO ETKİSİ
Bazı ağaçlar, sadece kendilerine özgü ekosistemlerin merkezinde yer alıyor. Örneğin, Oligosen döneminden kalma ejderha kanı ağaçları, yalnızca onlara bağımlı olan bitki ve hayvan türlerine ev sahipliği yapıyor. Bu nedenle bir türün yok olması, zincirleme şekilde diğer türlerin de yok olmasına yol açabiliyor.
Son 50 yılda, ağaçlara bağımlı türlerin %53’ü azaldı ve dünya genelinde birçok orman ciddi stres altında.
ÇÖZÜM MÜMKÜN, AMA ACELE EDİLMELİ
Bazı ağaç türleri, yangınla açılan alanlara yayılmak gibi çevresel değişimlerden fayda sağlayabiliyor. Ancak bu sayılı örnek dışında, çoğu tür hızlı bir şekilde yok oluyor. Bilim insanları, biyolojik çeşitliliğin korunmasının yalnızca doğa için değil, insanlık için de hayati olduğunu vurguluyor.
Botanik eğitiminin azaldığı, doğaya yabancılaştığımız bir çağda yaşıyoruz. Her bireyin ağaçların değerini fark etmesi, ‘bitki körlüğünü’ aşması ve korunma çabalarına destek vermesi, bu sessiz felaketin önüne geçebilmek için büyük önem taşıyor.