Tuvalete atılan şeyleri genellikle “gözden uzak, gönülden uzak” anlayışıyla değerlendiriyoruz. Ancak kaygı ilaçlarından antibiyotiklere kadar aldığımız ilaçlar, vücudumuzu terk ettikten sonra ortadan kaybolmuyor.
Bu maddelerin birçoğu atık su arıtma sistemleri tarafından tamamen giderilemiyor ve nehirler, göller, akarsular gibi su yollarına ulaşıyor. Buralarda uzun süre kalabiliyor ve yaban hayatını beklenmedik şekillerde etkileyebiliyor.
ANTİDEPRESANLAR BALIKLARI ETKİLİYOR
Yeni çalışmamızda, uyku ve anksiyete bozukluklarında yaygın olarak reçete edilen sakinleştiricilerin, Baltık Denizi’ne göç eden genç Atlantik somonlarını etkilediği ortaya çıktı.
Elde edilen bulgular, çevrede bulunan çok düşük miktardaki ilaç kalıntılarının bile hayvan davranışlarını değiştirebildiğini ve bu değişikliklerin vahşi doğadaki hayatta kalma şanslarını ve başarılarını şekillendirebileceğini ortaya koydu.
Yakın tarihli küresel bir araştırma, dünya üzerindeki tüm kıtalarda – hatta Antarktika’da bile – nehirlerin ilaçlarla kirlendiğini gösterdi. Bu maddeler sadece vücudumuzdan geçerek kanalizasyona karışmakla kalmıyor; aynı zamanda hatalı ilaç imhası ve endüstriyel atıklar yoluyla da sucul ekosistemlere giriyor.
BİN FARKLI MADDE TESPİTİ YAPILDI
Bugüne dek dünya genelinde çevrelerde yaklaşık 1000 farklı aktif farmasötik madde tespit edildi.
Daha da endişe verici olan, bu ilaçların hedef aldığı biyolojik yapılar – örneğin insan beynindeki reseptörler – birçok hayvan türünde de bulunuyor. Bu da vahşi hayvanların da bu ilaçlardan etkilenebileceği anlamına geliyor.
Son birkaç on yılda yapılan araştırmalar, ilaç kirliliğinin hayvanların fizyolojisini, gelişimini ve üreme düzenini bozabildiğini gösterdi.
DOĞADA İLAÇ KİRLİLİĞİ
Farmasötik kirleticilerin davranışsal etkileri üzerine yapılan araştırmalar daha sınırlı olsa da, laboratuvar çalışmaları bu maddelerin beyin fonksiyonlarını ve davranışları değiştirebildiğini ortaya koydu.
Bu oldukça önemli bir sorun çünkü hayvanların yırtıcılardan kaçınma, besin arama ve sosyal etkileşim gibi hayatta kalmaları için kritik olan davranışları bu şekilde bozulabilir.
Laboratuvar temelli araştırmalar faydalı bilgiler sağladı, ancak bu deneysel koşullar genellikle doğanın karmaşıklığını yansıtmaz. Doğal ortamlar dinamiktir ve tahmin edilmesi zordur; hayvanlar da bu koşullarda laboratuvarda olduğundan farklı davranabilir. Bu nedenle biz de ilaç maruziyetinin vahşi doğadaki etkilerini test etmeye karar verdik.
İLAÇ VERİLEN BALIKLAR DAHA HIZLI GELDİ
İsveç’in orta kesiminde gerçekleştirilen büyük çaplı saha çalışmasında, genç Atlantik somonlarına klobazam içeren ve yavaş salınımlı implantlar yerleştirildi. Ayrıca bu balıklara, göç ettikleri güzergâhta hareketleri takip edildi.
Araştırmanın sonucunda, klobazam verilen somonların Baltık Denizi’ne ulaşma konusunda daha başarılı olduğunu görüldü. Bu balıklar, göçleri sırasında karşılarına çıkan iki büyük hidroelektrik barajını geçerken de daha az zaman harcadılar. Oysa bu barajlar genellikle somonların göçünü geciktirir ya da engeller.
BALIKLARDA SOSYAL DAVRANIŞLAR
Bu değişiklikleri daha iyi anlayabilmek için laboratuvarda bir takip deneyi gerçekleştirildi. Klobazam verilen balıkların yırtıcı bir hayvanla karşılaştıklarında nasıl birlikte yüzdüğünü – yani “sürü davranışlarını” – inceledik. Klobazamın bu sosyal davranışları da değiştirdiği ortaya çıktı.
Bu da doğada gözlemlenen göç davranışlarının, ilacın neden olduğu sosyal dinamikler ve risk alma davranışlarındaki değişimlerden kaynaklandığını düşündürüyor.