Ay’a ilk ayak basan Apollo astronotları, gri taşlar ve toz bekliyorlardı. Ancak karşılaştıkları manzara, beklenmedik şekilde büyüleyiciydi: Ay yüzeyine dağılmış mikroskobik turuncu cam boncuklar… Her biri bir kum tanesinden bile küçük olan bu boncuklar, aslında Ay’ın volkanik açıdan aktif olduğu milyarlarca yıl öncesinden kalan antik zaman kapsülleriydi.
Bu cam kürelerin oluşumu, Ay’ın 3,3 ila 3,6 milyar yıl önce yaşadığı patlayıcı volkanik faaliyetlere dayanıyor. O dönemde Ay’daki yanardağlar, içlerinden gelen lav damlacıklarını yüzeye fışkırtıyor ve bu damlacıklar, Ay’ın soğuk ve havasız ortamında anında donarak cam boncuklara dönüşüyordu. Hawaii’nin lav fıskiyelerini andıran bu patlamalar, uzayın sessizliğinde gerçekleşmişti.
SON DERECE DİKKATLİ ÇALIŞILDI
Yüz milyonlarca yıl boyunca bozulmadan kalan bu küreler, Apollo görevlerinde toplanıp laboratuvarlarda saklandı. Ancak bilim insanlarının içine bakabilmesi için teknolojiye zaman gerekiyordu. Washington Üniversitesi’nden fizik profesörü Ryan Ogliore’nin de yer aldığı ekip, günümüzün ileri mikroskobik analiz tekniklerini kullanarak bu antik örnekleri detaylı şekilde inceledi. Örneklerin Dünya atmosferinden etkilenmemesi için son derece dikkatli çalışıldı.
Turuncu, siyah ve farklı renklere sahip bu küreler, Ay’ın farklı dönemlerindeki volkanik patlamalar hakkında bilgiler sunuyor. Mineral ve izotop bileşimleri sayesinde bilim insanları, Ay’ın iç yapısının zamanla nasıl evrildiğini, sıcaklık, basınç ve kimyasal çevredeki değişimleri ortaya çıkarabiliyor.
Prof. Ogliore’nin deyimiyle, bu boncukları incelemek, “antik bir Ay volkanoloğunun günlüğünü okumak” gibi. Her bir boncuk, Güneş Sistemi’nin gençliğinde, Ay’ın derinliklerinde yaşanan jeolojik olayların bir parçasını anlatıyor.
Bu minik cam parçaları, Ay’ın her zaman sessiz ve cansız olmadığını, bir zamanlar lavlarla kaynayan dinamik bir gök cismi olduğunu hatırlatıyor. Modern bilim sayesinde, bu eski lav damlaları bugün hâlâ bize Ay’ın sırlarını fısıldamaya devam ediyor.