Yerel seçim sonuçları birilerinin bitlerini kanlandırdı anlaşılan…

Yeni bir kaos planının devreye sokulma çabasından anlıyoruz bunu.

Üstelik bu kez ‘Gezi’ bileşenleri içerisinde bulunmayan sözde İslami (?) çevreler de bu plana dâhil.

İşin kötüsü, bu plan çerçevesinde üzerlerine düşen figüranlık pozisyonuna dünden razı görünüyor mezkûr çevre…

Geçtiğimiz günlerde bu hususa dair çok somut gelişmelere tanıklık ettik hep birlikte.

Yapılmak isteneni izah sadedinde filmi biraz başa saralım dilerseniz…

İsrail’in Gazze’de tatbik ettiği menhus soykırım altı ayını doldurdu.

Dünyada beklenenin fevkinde bir tepki aldı bu katliam ve aşağılık failleri.

Avrupa’da bile ‘yanlış mı görüyoruz’ dedirtecek türden insani tepkiler vardı.

Şaşırtan ama sevindiren insani tepkiler…

Türkiye, sadece 7 Ekim’den itibaren değil, öteden beri Gazze ile ilgili elinden gelenin çok daha fazlasını yapan bir ülke…

Bunun, cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın Filistin davasına olan yakınlığından ve hassasiyetinden kaynaklandığını da cümle âlem biliyor.

Hususi ortamlarda Gazze’deki soylu direnişin önderi konumundaki Hamas yetkilileri de bu hakikati hassaten vurguluyor ve teşekkürlerini beyan ediyorlar.

Bilenler biliyor…

Hâl böyle iken özellikle de seçim sürecinde bir partinin başını çektiği bir iftira yaygınlaşmaya başladı ve bu menfur çaba kimi marjinal unsurların da koroya katılmasıyla gerçek anlamda bir fitneye dönüştü.

İleri sürülen argüman, kelimenin tam manasıyla bir tezvirat…

Sözde Türkiye, İsrail’le ticaret üzerinden dolaylı destek veriyormuş…  

Ne acıdır ki Filistin’e sevk edilen malların İsrail üzerinden gittiği gerçeğine rağmen, uluslararası anlaşmaların bu sevkiyatta icbar edici bir mahiyete sahip olduğu izahına rağmen, bu iddialar alıp başını yürüdü ve neredeyse yaygın bir kanaate dönüştü.

İşte, yazının başında dikkati çektiğimiz kaos planı tam bu noktada arzıendam ediyor.

Oyun kurucu odaklar, geçmişte hiçbir şekilde ilgi duymadıkları Filistin ve Gazze meselesini hükûmet karşıtı eylemlerin merkezi hâline getirmeye başladılar.

Marksist-Leninist gruplar, İsrail’i protesto maksadıyla bir inisiyatif kurarak sözde İslami çevreleri kafesleme operasyonuna girişti ve açık söylemek gerekirse başarılı da oldular.

Bunun için, fitnenin başını çeken partiyle birlikte Erdoğan’a düşmanlığıyla bilinen marjinal unsurlarla ve Gazze meselesinde hassasiyet taşıyan kimi çevrelerle dirsek temasına geçtiler.

Bu birlikteliğe başta FETÖ olmak üzere PKK, İrancı oluşumlar, DEAŞ sempatizanları, Kuytulcular ve benzeri marjinal unsurlar büyük bir iştiyakla katıldı. 

Öyle ki Hamas’a açıkça ‘terör örgütü’ diyen parti bile fırsatı ganimet bilerek bu oluşuma destek veren açıklamalar yaptı.

Bunların tamamı, yerel seçim sonuçlarının da verdiği öz güvenle Türkiye’yi yeni bir ‘Gezi’ sürecine sürüklemek için tezgâhlanan operasyondan başka bir şey değil elbette.

Hiç şüpheniz olmasın ki, bu eylemlerin arkasında Amerika’yla birlikte sözüm ona protestonun muhatabı olan İsrail vardır.

Yegâne amaç da ‘Gezi’de başaramadıkları kalkışmayı bu kez çok daha sofistike bir yöntemle gerçekleştirebilmektir.

Bunun için Gazze maskesi takıyorlar ve bu vesile ile sözde İslami (?) oluşumları yanlarına çekmeye çalışıyorlar.

Bu dehşetengiz senaryo tutar mı, bilmiyorum doğrusu.

İslam düşmanlarıyla, tek özelliği Tayyip Erdoğan’a küfretmek ve Türkiye’yi aşağılamak olan ortak bir eylem yapacak kadar gözü dönmüş ve hakikatten kopmuş zavallılara bakacak olursak her şey mümkün…    

Bize düşen, bağıra bağıra yaklaşan bu tehlikeye dikkati çekmek…

Yarın çok geç olabilir…