İslam düşmanı ve vatan haini FETÖ’den söz ediyorum elbette.

Bu sıralar, örgütün elebaşı FG’nin yeğeni Ebuseleme Gülen’in açıklamaları nedeniyle gündemi yine bu ihanet şebekesi işgal ediyor.

Ebuseleme önce X platformundaki postlarıyla dikkatleri çekti üzerine.

Malum şahıs, Türkiye kamuoyunun hiç şüphe etmediği ve fakat CIA aparatı örgütün tepe noktasının mütemadiyen yadsıdığı/inkâr ettiği ihanetleri, açıkça “Biz yaptık” diyordu bu açıklamalar vesilesiyle.

Söyledikleri, örgütün en alttakilerinden en üsttekilerine kadar hepsini şoke edecek mahiyetteydi.

Açık açık “Darbeyi biz yaptık.”, “Her türlü ahlaksızlığa bulaştık.”, “İçimizdeki uyanıklar bavullar dolusu paraları talan ettiler.” ve “Bütün bunları yaparken tabandaki milyonlarca insan, hiçbirinin umurunda bile değildi.” diyordu… 

Yukarıda dedik, bunlar bizim için meçhul şeyler değildi.

Herkes, hepimiz 15 Temmuz gecesi bunların nasıl insafsız, vicdansız, imansız, acımasız, katil ve Türkiye düşmanı olduklarını yaşayarak gördük.

Lakin kendini peygamberden bile üstün gördüğünü saklamayan ve bir nevi tanrı olduğunu satır aralarına gizleyen FG’ye âdeta iman eden kitle, bu apaçık gerçeği kabule bile yanaşmıyordu.

İşte bu açıklamalar ve ardından verilen röportajlar, mahut kitlenin imanını sarsacak türdendi.

Uğruna yalan attıkları, kul hakkı yedikleri, dinlerine ve ülkelerine ihanet ettikleri yapının tepe noktasını bütünüyle sorgulayacakları bir şoka maruz kalmışlardı.

Bu beklenmedik hadisenin, tertipleyenlerin bile öngöremediği en olumlu tarafı sadece bu oldu diyebiliriz.

Çünkü bana kalırsa bu gelişme, en başından itibaren örgütün en temel özelliği olan ahlaksızlığın kılıf değiştirme ameliyesinden başka bir şey değil…

Neden mi böyle düşünüyorum?

Anlatayım…

Bu örgüt, başta CIA olmak üzere Batılı ülkelerin istihbarat birimlerinin ortaklaşa kullandıkları bir ihanet şebekesi.

Yurt dışında açılan okullardan tutun da devletin kılcallarına kadar sirayet etme planlarına, sınav sorularının çalınmasından 15 Temmuz’daki darbe girişimine varıncaya kadar tüm olup biten, bu istihbarat örgütlerinin çalışmalarının neticesiydi.

Bu sofistike eylemleri yapacak ve 15 Temmuz hariç hepsinde muvaffak olabilecek kafa ve potansiyel, FG dâhil hiçbirinde yoktur.

Mezkûr istihbarat örgütlerine gözü kapalı iman edecek bir topluluk lazımdı, onu da FG’nin hezeyanları vesilesiyle devşirdiler.

İşte yaşanan bu son hadiseyi de CIA’den ve diğer gizli teşkilatlardan bağımsız göremeyiz.

Bu beklenmedik gelişmeye, mevcut hâliyle artık kullanışlı bir aparat olmaktan çıkan ama göz ardı edilemeyecek bir potansiyele sahip bu örgütü, dönüştürmek ve yeniden yapılandırmak için yapılan bir operasyon nazarıyla bakmazsak eğer, yeni bir tuzağa düşmemiz işten bile olmaz!

Bu operasyonun en “kör parmağım gözüne” tarafı hiç şüphesiz ki “FG iyi çevresi kötü” sakilliği…

Bu ve buna benzer kamuoyunu yanıltmaya ve başka bir yanlışa sürüklemeye matuf daha birçok unsurdan söz edebiliriz lakin yerimiz bunu ayrıntılarıyla dermeyan etmeye müsait değil maalesef.

Yalnız şunu asla unutmamamız lazım.

Allah’a ve peygambere iftira edecek kadar şirazeden çıkmış, en temel özelliği yalancılık olan ve şeytanın bile aklına gelmeyecek ahlaksızlıkları gözünü kırpmadan işleyebilecek bu örgüt, her şeyi ama her şeyi aynı pervasızlıkla, aynı utanmazlıkla ve aynı ahlaksızlıkla tekrar tekrar yapar/yapabilir!

Akşener oy kazansın ve AK Partililer kötü görünsün diye Meral Hanım aleyhinde yapılan yüz kızartıcı iğrençlik, bunların ne denli ahlaksız ve aşağılık olduğunu göstermeye yeter de artar bile…