BRICS olarak bilinen ülkeler;  yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika  dünya nüfusunun yüzde 40'ını ve dünya ekonomisinin de dörtte birini temsil ediyor. Bu ülkeler, gelişmiş ülkelerden oluşan G7 grubu gibi Batı liderliğindeki forumlara karşı genişlemeyi düşünüyor. Ancak bazı dezavantajlar da bulunuyor. Çatışan çıkarlar ve rekabet gibi. Peki hangi ülke ne yapmak istiyor?

Xi Jinping yönetimindeki Çin, BRICS'i Amerikan gücüne meydan okuyacak bir platform olarak görüyor. Bu yüzden de genişlemeye olumlu bakıyor. Rusya  ise Ukrayna'daki savaş nedeniyle Batı'dan izole olmasına rağmen Moskova'nın sadık müttefikleri olduğunu göstermeye hevesli.  Çin ile bölgesel bir anlaşmazlığa hapsolmuş olan Hindistan, duruma biraz farklı bakıyor ve Pekin'in kulüpteki hakimiyetine karşı temkinli yaklaşıyor. Brezilya ve Güney Afrika, Çin ve Rusya ile iyi ilişkiler istiyor, ancak ABD'yi yabancılaştırma korkusuyla her ikisiyle de aşırı uyumlu olmak istemiyor.

Beş ülkenin liderleri Salı gününden beri Johannesburg'da düzenlenen yıllık bir zirvede bir araya geldi ve bu farklılıkları nasıl yönetecekleri, grubun jeopolitik bir koalisyon haline gelip gelmeyeceğini veya büyük ölçüde doların hakimiyetini azaltmak gibi finansal konulara odaklanmaya devam edip etmeyeceğini belirlemek üzere kolları sıvadı. Ortak bir paydada buluşma fikri Pekin ve Washington arasındaki büyük güç rekabeti yoğunlaştıkça ve diğer uluslar üzerinde taraf seçmeleri için baskı oluşturdukça daha da zorlaşıyor.  Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı devam ederken,  BRICS üyelerinin temsil ettiği birçok yoksul ülke için gıda ve enerji fiyatları alt üst oluyor.

Londra'daki SOAS Çin Enstitüsü Direktörü Steve Tsang, "Xi yönetimindeki Çin içn BRICS'i kendi amaçları için, özellikle Küresel Güney'deki etkisini genişletmek için kullanmak istiyor" diyor.

Gruptaki en büyük ekonomi olan ve   önemli bir nüfuza sahip olan Çin'in ABD Başkanı Biden'ın geçen hafta Japonya ve Güney Kore ile ittifakları güçlendiren bir zirve düzenlemesine karşı kendi etki alanına sahip olduğunu göstermek için zirveyi kullanacağı düşünülüyor.

Pekin, BRICS'in hızlı bir şekilde genişlemesinden yana, bu da Çin'in gelişmekte olan ülkelerde  geniş çapta destek almasına olanak tanıyacak.

Hindistan ise Pekin'in Batı ile yüzleşmek için BRICS kulübünü kullanma kabiliyetini sınırlayacak daha temkinli bir yaklaşımı tercih ettiğinin sinyalini verdi.  Hindistan, ilke olarak BRICS'i genişletmeye açık olduğunu vurguladı, ancak yeni üyelere karar vermek için standartlar geliştirmek ve herhangi bir değişikliğin fikir birliğine dayalı olmasını sağlamak istiyor.Hindistan'ın Çin ile farklılaşması, iki ülke arasındaki daha gerilimleri ve güvensizliği  de yansıtıyor.

Brezilya, yeni üyelerin kabulü konusunda benzer bir konuma sahip. Brezilya Devlet Başkanı Lula bu ay gazetecilere verdiği demeçte, "Kurduğumuz kurallara uyarlarsa, girişlerini kabul edeceğiz" dedi.

Bazı uzmanlar yaşanacak bir genişlemenin BRICS'te fikir birliğini daha da zor hale getirecebileceğini söylüyor. Brüksel'deki Rusya Avrupa Asya Araştırmaları Merkezi direktörü Theresa Fallon, da konuyla ilgili "Katılan daha fazla ülke olduğunda ve başlangıçta çok farklı bir grup olduğunda, herhangi bir şeyi başarmak daha zordur" diyor.

Güney Afrika Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde bir araştırmacı olan Gustavo de Carvalho, "Güney Afrika'da kalbin doğuda, paranın batıda olduğu neredeyse hissediliyor" sözleriyle Güney Afrika'nın zor diplomasisine dikkat çekmişti. Öyle ki 2010'da Çin'in daveti üzerine bloğa katılan son ülke olan  Güney Afrika da Batı'daki müttefikleriyle ince bir diplomatik çizgide yürümek zorunda kalacak gibi görünüyor. Önümüzdeki aylarda Güney Afrika'nın dikkatini Çin'den sonra en büyük ikinci ticaret ortağı olan ABD'ye çevirmesi  ve kıta ticaret anlaşması hakkında bir toplantıya ev sahipliği yapması bekleniyor.

Derleyen: Sümeyye Palta

Muhabir: Haber Merkezi