İbrahim Seçkin Talaş / Özel Haber

Avrupa Parlamentosu (AP), AB’nin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini askıya alması çağrısında bulunan ve tavsiye kararı içeren raporu kabul etti. AP raporu ve buna bağlı karar tasarısı 480 evet, 64 hayır ve 150 kararsız oranla kabul edildi. AP raporunda Türkiye’de temel haklar, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusunda eleştirilerde bulunulurken, Türkiye’nin 4 milyondan fazla Suriyeli muhacire ev sahipliği yapmasına övgüler yağdırıldı. Ayrıca raporun bir diğer yanlı maddesi ise Türkiye’ye yönelik sözde Ermeni Soykırımı tanıma çağrısı oldu.

AP’nin tavsiye niteliği taşıyan bu raporunu gazetemize değerlendiren Kırklareli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Emre Ozan, soykırımı tanıyan kararın 2015 yılında alındığını hatırlattı.

‘AP TEHDİTLERE DUYARLI DEĞİL’

Dr. Ozan, 2015 yılında alınan karara atıfta bulunan bir maddenin rapora eklenmesine ilişkin, “Sözde Ermeni soykırım iddialarının rapora girmesi ise daha çok Fransız parlamenterlerin talebiyle son anda gerçekleşti. Fransa’daki Ermeni diasporasının taleplerini yansıtan, siyasal bir hamle söz konusu” dedi.

Türkiye’nin haklı gerekçelerle uygulamaya koyduğu Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ politikalarında askeri seçeneklere başvurmasını eleştirildiği raporda, yeterince diyalog ve diplomasiye yer verilmediği iddia edildi. Ozan, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Türkiye’nin karşılaştığı yakın ve acil tehditler söz konusu ve askeri seçeneklere son zamanlarda sık başvurulması bununla ilgili. AB ise Türkiye’nin algıladığı bu tehditlere yeterince duyarlı olmamıştır hiçbir zaman. Bu nedenle bu eleştiriler de şaşırtıcı değil” ifadelerini kullandı.

‘Sert dil sorunu çözmüyor’

Ozan, AP’nin Türkiye’ye yönelik demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi konularda ağır eleştirilerinin yer almasının ve sürekli sert ve eleştirel dil kullanmasının bu alanda yaşanan sorunları gidermek için Türkiye’de motive edici bir etki oluşturmadığını dile getirdi.  Ozan, “Son dönemde Türkiye de insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanında sorunların olduğunu kabul etmiş ve bir reform programı ortaya koymuştur. Fakat AB’nin bu konuda Türkiye’yi teşvik edecek şekilde bir politika üretmek yerine sadece eleştirmesi ve hatta cezalandırma çabasında bulunması doğru bir yaklaşım değil. AB, Türkiye’yi üyelik sürecinde tutacak hiçbir şey yapmadan sadece AB’den uzaklaşmakla eleştiriyor ve bu da AB’nin pek de iyi niyetli olmadığı izlenimi yaratıyor” değerlendirmesinde bulundu.

‘İlişkilerde ilerleme beklenmiyor’

Türkiye-AB ilişkilerindeki iyileşmeye ihtiyatla yaklaşmak gerektiğinin altını çizen Ozan, iki taraf arasında son zamanlarda artan temasların üyelik sürecinde bir canlanma anlamına gelmediğini dile getirdi. Ozan, “Birtakım ortak çıkarlar gereği yapılan pragmatik bir işbirliği söz konusu. Mülteci meselesi bu ortak çıkarların başında geliyor. Nitekim kararda Türkiye’nin Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapmasından övgüyle bahsediliyor ve bu alandaki işbirliğinin sürmesi gerektiği dile getiriliyor. Fakat ilişkilerde yaşanan iyileşme üyelik sürecinden bağımsız ilerliyor. Üyelik süreci tamamen durmuş halde ve yakın gelecekte herhangi bir ilerlemeyi kimse beklemiyor” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi