DİRİLİŞ POSTASI / GÖKHAN EREK
Dünya, Hamas ve İsrail arasındaki çatışmaların başladığı ilk andan itibaren, İsrail’in yaptığı katliamlar, işlediği suçlara rağmen, İsrail’e desteğini eksik etmeyen ABD ile karşı karşıya. Amasya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yusuf Bahadır Keskin, ABD’nin İsrail’e tanıdığı sınırsız destek, İsrail’in savaş suçu işlerken rahat olmasının gerekçeleri, Hamas ve İsrail çatışmaları üzerinden İki ‘Süper Güç’ olan ABD ve Rusya’nın iki kutuplu dünyayı tekrar getirip getiremeyeceği gibi merak edilen konuları Diriliş Postası’na değerlendirdi.
Dr. Yusuf Bahadır Keskin, ABD ve İsrail’in geleneksel müttefikliğinin ve birbirlerine olan karşılıklı aidiyetinin, İsrail’in kurulduğu günden itibaren net şekilde görüldüğünü hatırlatarak, “Kuruluşundan, yaklaşık bir kaç dakika içerisinde tanımasından, en başından beri görüyoruz. ABD’nin, Orta Doğu politikalarında da her dönem en önemli başlıklar arasında İsrail’in güvenliği yer aldı. Neydi, petrolün düzenli arzı, İsrail'in güvenliği ve silah endüstrisi. Bunlar her dönem ilk başlıklar arasında yer aldı.” dedi.
❝ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’ndeki üyeliği ‘Hukukun Demir Kubbesi’ oldu!❞
İsrail’in, geçtiğimiz yıllarda Kudüs’ü başkent yapma kararı aldığında da ABD ile İsrail arasındaki çok güçlü bağların görüldüğünü ifade eden Dr. Keskin, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Zaten İsrail, işgal politikalarını da ABD’den aldığı güç sayesinde bu noktaya getirebildi. ABD’nin, desteği olmadan bu pek mümkün değildi. Özellikle tabi birçok noktada BM kararlarının önüne geçilmesinde, BM’nin kınama, ateşkes gibi karar almasında, bu kararların önüne geçilmesinde, Washington’un, BM Güvenlik Konseyi’ndeki daimi üyeliği, adeta hukukun demir kubbesi oldu. Bu koruma kalkanını, diğer müttefik kanat olan Körfez'deki Arap devletlerine rağmen yürütebildi ABD. Hem Körfez ile ilişkilerini muhafaza edip hem de İsrail’in, güvenliğinin korunmasını bu sayede sağladı.”
❝ABD’yi Siyonistler yönetiyor eleştirileri daha da güçlendi!❞
Dr. Keskin, Washington’un, Filistin’in işgali konusunda Siyonist arayışlarla paralel hareket ettiğinin altını çizerek, “Siyonist arayışları doğrudan destekliyor ve desteklemeye de devam edeceğini gösterdi. Dışişleri Bakanı Blinken’in ziyareti, uçak gemilerinin sevk edilmesi, hemen acil bir ekonomik askeri yardım paketinin duyurulması gibi girişimlerden de daha net bir şekilde bunu anlayabiliyoruz.” şeklinde konuştu.
Hamas ve İsrail arasında son günlerde yaşananların, ABD ile İsrail’in müttefiklikten öte organik bağlarını yansıttığını söyleyen Dr. Keskin, sözlerine şu satırları ekledi, “ABD’de, Yahudi lobilerinin gücünü, Washington’daki siyasette biliyoruz. Ama bugünlerde tanık olduğumuz bu insan hakları ihlalleri ile hatta soykırım diyecek noktada yaşadıklarımızla dolu geçen bir dönemde, ABD’nin bu derece sorumsuz şekilde uluslararası hukuktan bağımsız, uluslararası hukuku umursamaz şekilde İsrail’e böyle bir destek vermesi, aslında ABD’yi İsrail’in yönettiği ya da Siyonistlerin yönettiği eleştirilerini daha da güçlendiriyor.”
Hamas ve Filistin arasında yaşanan son çatışmaların başladığı ilk saatten itibaren ABD’nin, İsrail yönetimine açıktan bir destek vermeye başladığı hatırlatan Dr. Keskin, “Bu politikalar, hem açıklama boyutuyla hem de gerek geleneksel gerekse de sosyal medyada, TV, gazete ve web sitelerinde sistemli bir algı operasyonu ile de desteklendi. Hatta Biden’in, skandal bir açıklaması oldu. Orada kafası kesilen bebekleri gördüğüne dair bir açıklama yaptı. Sonradan Beyaz Saray tarafından, bunun delillerinin olmadığı, Biden’in bunu görmediği konusunda düzeltme geldi. Bu bile bize işin rengini göstermek noktasında çok önemli.” diye konuştu.
❝Batı’nın desteği İsrail’e rahatça savaş suçu işleme fırsatı sundu!❞
Dr. Keskin, Hamas’ın İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği son saldırıların ardından medyada yapılan kara propaganda, dezenformasyonun verdiği etkiyle yıllarca Türkiye’ye insan hakları dersi vermeye çalışan AB üyesi ülkelerin, İsrail’e verdiği skandal desteği hatırlatan Dr. Keskin, sözlerini şu şekilde sürdürdü, “Uluslararası kamuoyu karşısındayken yıllardır işgalden, sürgünden, hatta soykırım politikalarından, geri adım atmayan İsrail’e, Batı’nın bu sefer verdiği destek, adeta rahatça savaş suçu işleme fırsatı sundu. Dışişleri Bakanı Blinken geldiğinde ne dedi? ‘Bir Yahudi olarak buradayım’ diyerek zaten çok açık bir destek mesajı vermişti.”
❝ABD İsrail’e açık destek veriyor ama…❞
Hamas ve İsrail arasındaki çatışmaların ardından gelinen noktada, yaşanan insan hakları ihlallerinin, tüm dünyada geniş yankı uyandırdığını aktaran Dr. Keskin, “Sivillerin susuz, elektriksiz bırakılmaları, bir haftadan fazla bir zamandır ve bunun ne zaman biteceği bilinmiyor. Hastane, okul, hatta BM misyonlarının bombalanması, savaştan kaçan sivillerin yine bombalanarak öldürülmesi, derken tabi bir hafta içinde dünya kamuoyunda artık işler tekrar tersine dönmeye başladı. Dünya kamuoyunda, İsrail’e yönelik tepkiler artıyor. Bunun bilhassa Müslüman toplumlarda, daha fazla olmaya başladığını görüyoruz. Bu şiddetli saldırılar, sürdürülebilir değil. Dolayısıyla ABD, burada İsrail’e yönelik çağrılarını artırma, hızlandırma ihtiyacı hissediyor. Evet ABD İsrail’e açık ve net destek veriyor. Ama Biden'in ziyareti aynı zamanda bir uyarı anlamı da taşıyor.” ifadelerini kullandı.
Uluslararası hukuk işlevsiz!
İsrail, dünyanın pür dikkat kesildiği bir dönemde, savaş hukukuna aykırı eylemleriyle katliamlarına devam ederken, en merak edilen konulardan biri de ABD’nin, İsrail’i destekleme amacının, İsrail’in işlediği savaş suçlarından dolayı olası yargılanma durumunda hukuka müdahale olup olmayacağı ile ilgili.
İkinci Dünya Savaşı’nı kazanan devletlerin kurduğu sistemin, uluslararası ilişkilerde, anarşi ortamına sebep olduğunu söyleyen Dr. Keskin, “Bugün uluslararası hukuk, adeta işlevsiz bir durumda. ABD’nin, Irak ve Afganistan işgali, Soğuk Savaş sonrası dönemden bahsediyorum. Rusya’nın, Ukrayna’ya saldırısı, Ukrayna’yı işgal etme girişimi, son olarak da aslında belki bunlardan daha eski ama yıllardır süregelen bu Filistin işgali hepsinde aynı senaryoyu görüyoruz. Geçmiş yıllarda uygulanamayan uluslararası hukukun, bundan sonra uygulanmayacağı, aslında bu saldırganlık konusunda İsrail’e cesaret veriyor. Uluslararası hukukun işlevsizliği, İsrail’e cesaret veriyor. İsrail’e, uluslararası ilişkilerdeki anarşi ortamı cesaret veriyor. Dolayısıyla ABD’nin, bazı NATO üyelerinin verdiği bu açık destek, şüphesiz hem uluslararası kamuoyunda hem de uluslararası mahkemelerde bir baskı yaratacak. Buna defalarca kez şahit olduk.” ifadelerine yer verdi.
❝Böyle giderse Filistin diye bir devlet olmayacak!❞
Hamas’a yönelik politikaların, çok farklı olduğunu dile getiren Dr. Keskin, “ABD ya da diğer Batılı ülkelerin Filistin’e yönelik oradaki El Fetih yönetimine, Mahmut Abbas yönetimine yaklaşımlarıyla, Hamas yönetimine yaklaşımları bu noktada bariz ayrılmış durumda. Burada eklemek gerekirse insani yardım noktasında bir koridor açılması söyleniyor. Refah’tan oradakilerin Sina Yarımadası’na yerleştirilmesi, uluslararası kamuoyunun bir şekilde alt yapı, şehirlerin, evlerin yapılması gibi fikirler ortaya geliyor. Ama enteresandır, ‘Filistin’teki insanları, Filistin’den Mısır'a sürmeyelim, bunun yerine bu insanları Filistin’in geri kalan kısmına Batı Şeria’ya yerleştirelim.’ fikri, kimse tarafından dillendirilmiyor. Çünkü nihai amaç zaten belli, burada önce Gazze insansızlaştırılacak, ardından işgal edilecek, adım adım Batı Şeria’da da aynısı yapılacak ve maalesef böyle giderse çok uzak olmayan zamanda Filistin diye bir devletin ya da Filistin topraklarının olmadığı bir bölge görebiliriz.” dedi.
❝Hamas İsrail toplumundaki güvenlik kodlarını yerinden oynattı!❞
Hamas ve İsrail arasında yaşanan çatışmalarda dikkat çeken konulardan biri de ABD’nin, USS Gerald R Ford uçak gemisi ile bazı savaş gemilerini İsrail’e destek amacıyla gönderme kararı oldu.
Dr. Keskin, ABD’nin uçak ve savaş gemilerini İsrail için göndermesinin birçok kişiyi şaşırttığını belirterek, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “İsrail, tarihinin en büyük travmalarından birini yaşıyor. Belki Yom Kippur’dan bu yana yaşadığı en büyük panik, korku ortamlarından birisini yaşıyor bugün İsrail. Gerek toplum gerek hükümet boyutuyla. Yıllardır bize ve insanlara karşı bir güç aygıtı olarak şişirilen işte o ‘Yenilmez İsrail, Kusursuz Demir Kubbe, Kuş Uçurtmayan Uçan Kuştan Haberi Olan Mossad’ gibi abartılı, şişirilmiş mitler, bu saldırıda büyük ölçüde sarsıldı. İmajlar büyük ölçüde yıkıldı.”
Hamas’ın, 7 Ekim’de yaptığı saldırıların, İsrail toplumunun güvenlik ekseninde oluşan kodlarını yerinden oynatabilecek kadar etkili bir eylem olduğunun altını çizen Dr. Keskin, ABD desteğinin nokta kadar askeri bir katkı sunmayacağını ama psikolojik olarak bir anlam taşıdığını sözlerine ekledi.
Biden’in İsrail desteğinin seçimlere etkisi!
Dr. Keskin, ABD’de de yaklaşan seçimleri hatırlatarak, sözlerini şu şekilde devam ettirdi, “Biden için işler, planlandığı gibi gitmiyor. Burada İsrail’e verilecek kusursuz bir destek, oradaki Yahudilerin, desteğini alıp belki Biden’in, seçim kazanma ümitlerini güçlendirebilir. Ayrıca şunu da atlamamak lazım, bu savaşın nereye gideceği konusunda da kimse kesin bir şey söyleyemiyor şu an. Gazze’ye yönelik sınırlı bir operasyon mu olacak, peşinden kara harekatı gelecek mi, böyle bir kara harekatı gelirse, bu operasyonun aylarca sürme ihtimali var. İsrail’in, nelerle karşılaşacağı konusunda kimse emin değil. Tabi bu noktalarda İsrail için ABD’nin desteği çok kritik bir rol oynayabilir.”
Hamas ve İsrail çatışmaların en kötü senaryosu!
Hamas ve İsrail arasında yaşanan çatışmalar sonrası yaşanabilecek olası durumu değerlendiren Dr. Keskin, “Gazze’ye yönelik Hamas ile İsrail arasında başlayan savaş, belki Lübnan’a sıçrayacak. Çünkü obüs atışları ve karşılıklı saldırıların olduğunu duyuyoruz Lübnan, İsrail sınırında. Belki Suriye’ye belki en kötü senaryo da İran’a sıçrayabilir. Yani İran da bu işin içine girdiğinde tüm bölgeye sıçraması, kaçınılmaz bir hal alacak. Bu konuda da tedbirli davranılması, ilk saldırının bastırılması veya ilk saldırıların devamının gelip gelmeyeceği, noktasındaki sorulara ya da İsrail’in korktuğu ihtimaline karşı tedbirli davranmak adına ABD’nin, İsrail’e gönderdiği o savaş gemileri, uçak gemileri gibi savaş araçlarını siyasi, askeri yönüyle de doğru okumamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Filistin'e yeterli destek yok!
Hamas ve İsrail çatışmalarının yaşandığı bir zaman diliminde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin’i, ABD Başkanı Joe Biden ise İsrail’i ziyaret etti. Yapılan ziyaretler, iki ‘Süper Güç’ün karşı karşıya gelebileceği şeklinde yorumlandı.
Hamas İsrail çatışmaları yaşanırken, Biden ve Putin’in, yaptığı ziyaretleri değerlendiren Dr. Keskin, “Uluslararası ilişkilerde kompartıman siyasetini, bu dönemlerde görmek mümkün oluyor. Karşılıklı ziyaretleri de bu bağlamlarda değerlendirmek yine aynı şekilde mümkün. Bu noktada Çin, Filistin Sorunu’nun çözümü noktasında ‘İki Devletli Çözüm’ hususuna ısrarla vurgu yapıyor. Bağımsız bir Filistin Devleti’ne vurgu yaptığını görüyoruz. Fakat ABD’nin, bu konudaki İsrail’e verdiği koşulsuz destek, Çin’in verdiği destekle kıyaslanabilecek ölçüde değil. ABD çok daha şartsız bir destek sunuyor bugün İsrail’e ve göz ardı edemeyeceğimiz bir süper güç ABD’nin, bu konudaki tutumu Filistin topraklarının her bir karışı tartışmasız şekilde, İsrail toprağı olana kadar devam edecek gibi görünüyor.” dedi.
❝ABD'yi eleştiren Çin ve Rusya'nın sicili karanlık!❞
ABD’nin temel arayışının, bütün Filistin topraklarını İsrail Devleti’nin bir parçası yapmak olduğunu aktaran Dr. Keskin, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, “Ama Çin bu konuda söylem, eleştiri boyutunun ötesinde Filistin Davası’na destek olabilecek neler yapar, ondan emin olmak mümkün değil. Çünkü bu konuda ne Çin ne Rusya aynı şekilde temiz sicile sahip değiller. Çin’in, Doğu Türkistan’da yaptıklarını biliyoruz. Bir Doğu Türkistan gerçeği var. Bir işgal, asimilasyon, yeri geldiğinde cinayetleri Çin politikalarında görüyoruz. Keza Rusya için de durum çok farklı değil. Sovyetler dönemini bırakın, Rusya Federasyonu Dönemi’nde de en son, en basit örneğini Ukrayna’da görüyoruz. Yani bir işgal politikası. ABD’nin de Rusya ve Çin’in işgallerine Batı ile birlikte tepki gösterip ama İsrail’in yaptığı bu insan hakları ihlallerine, koşulsuz destek vermesi zaten tüm tabloyu açıkça ortaya koyuyor. Buradaki durum ne Rusya’nın ne Çin’in, Filistin’in bağımsızlığı ile alakalı bir arayış değil aslında. Amaç ABD’yi bu konu üzerinden baskılamak, kendi üzerlerindeki uluslararası baskıyı ABD ve Batı üzerine taşımak, söylemsel boyutuyla özellikle. Ben ne Çin’in ne Rusya’nın, Filistin konusunda ABD ile karşı karşıya geleceğini, herhangi ciddi bir restleşme yaşayacaklarını öngörmüyorum.”
.jpg?)

.jpg?)












