Fransa ve Almanya, Avrupa Birliği’nin (AB) en güçlü iki üyesi, siyasi krizlerle sarsılıyor. Bu durum, ekonomik sorunların çözümünü daha da zorlaştırıyor.

Fransa’da Başbakan Michel Barnier, Parlamentonun güven oylamasını kaybederek görevden alındı ve Beşinci Cumhuriyet’in en kısa süre görev yapan başbakanı oldu. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yeni bir başbakan atama baskısı altında ve istifa çağrılarıyla karşı karşıya.

Barnier’in düşmesine neden olan 2025 bütçesi üzerindeki anlaşmazlık, Fransa’nın %6,2’ye ulaşan bütçe açığını kapatma çabalarını baltaladı. Ülkenin borç yönetim planı belirsizliğini korurken, yeni hükümetin bütçe politikalarını Meclisten geçirmesi oldukça zor görünüyor.

Öte yandan, Almanya’da da siyasi çalkantılar yaşanıyor. Sosyalist Başbakan Olaf Scholz liderliğindeki üç partili koalisyon hükümeti, Kasım ayında mali politika anlaşmazlıkları nedeniyle çöktü. Scholz, Şubat ayında erken seçim yapılacağını duyurdu ancak bu süreçte ekonomik reformlar konusunda belirsizlik devam ediyor.

Avrupa Ekonomisinin Zorlukları

AB’nin iki ekonomik lokomotifindeki siyasi belirsizlikler, Avrupa’nın genel ekonomik görünümünü daha da kötüleştiriyor:

  • Almanya’nın Ekonomik Durgunluğu: Almanya’nın ekonomisi 2024’te küçülürken, 2025’te yalnızca %0,7’lik bir büyüme bekleniyor.
  • Fransa’nın Bütçe Açığı: Fransa’nın bütçe açığı euro bölgesindeki en yüksek oranlardan biri ve bu durum yatırımcı güvenini etkiliyor.

Küresel Baskılar ve Avrupa’nın Geleceği

Avrupa’nın ekonomik sorunları, küresel gelişmelerle de derinleşiyor:

  • ABD’nin Ekonomik Tehditleri: ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa ürünlerine %10’luk ek gümrük vergisi getirme sözü verdi. Bu, Avrupa ihracatçıları üzerinde doğrudan maliyet yaratabilir.
  • Rusya ve NATO Sorunları: Rusya’nın tehditleri ve ABD’nin NATO’dan uzaklaşma ihtimali, Avrupa’nın savunma harcamalarını artırmasını gerektirebilir.

Reform Çabaları ve Engeller

İtalya’nın eski başbakanları Mario Draghi ve Enrico Letta, Avrupa’nın rekabet gücünü artırmak için bazı radikal reformlar önerdi. Ancak bu reformlar, Berlin ve Paris’teki siyasi belirsizlik nedeniyle hayata geçirilemeyebilir.

  • Eurobondlar ve Ortak Borçlanma: Ortak borçlanma planları ve pan-Avrupa yatırım fonları öneriliyor, ancak bu adımlar ulusal hükümetler için politik olarak riskli.
  • Yeşil Teknoloji Yatırımları: AB’nin, ABD’nin yeşil teknoloji sübvansiyonlarına yanıt verebilmesi için daha güçlü bir finansman mekanizmasına ihtiyacı var.
Kaynak: Haber Merkezi