Hazırlayan: Akif İnan Anadolu İmam Hatip Lisesi Genç Yazarları
Değiştiğimizi zannediyorduk. Zenginleştiğimizi, modernleştiğimizi, yeniliklere yelken açtığımızı sanıyorduk. Oysa kim bilebilirdi ki sessiz bir karanlıkta çığlıklar içinde çırpınıp can çekiştiğimizi...
Hayır! Bu, değişim olamaz. Bu, birilerini taklit etmeye çalışırken kaybettiğimiz özün ta kendisidir. Annesini kaybeden küçük bir çocuğun masumca bir çehreyle ağlamasını andırıyor çığlıklarımız... Derinlerden, çok derinlerden arşa yükseliyor sesimiz. Yer-gök inliyor, dağlar taşlar kahr-ı perişan olmuş. Bir biz anlayamıyoruz hâlimizi; nasıl olur da bu noktaya geliriz?
Gözleri, umutsuzluk haykıran insanlara şahit oluyorum. Emeğinin hakkını alamayan işçiler, attığı sessiz çığlıkları kimsenin anlamadığı ihtiyarlar, öz benliğini kaybetmiş zavallı gençler, dinlerini modaya uydurmuş acınası kadınlar...
Olamaz, yanlış yere mi bakıyorum yoksa;
Nasıl bu kadar yabancılaşır insan vatanına?
Gözlerim kanıyor, kalbim paramparça...
SULARI KİRLETTİK HAVAYI BOZDUK
Yıkılıyorum gördükçe bu yabancılığı. Kararıyor, dünyam kararıyor... Sanki bir rüyadayım; dahası, korkunç bir kâbus. Gözlerim bana hakkını helal etmiyor; gördüğü bu acı tablo karşısında. “Ne hakla böyle bir tabloya şahit ettirirsin beni” diyor. Hesap soruyor bana... Cevap veremiyorum çünkü haklı… Hem verecek cevap mı var? Savunacak yönü mü var düştüğümüz bu zavallı durumun. Mahzunca özür diliyorum gözlerimden, özür dilerim...
Suları kirlettik, havayı bozduk. Kurda kuşa yaşam alanı bırakmadık. Rahat yaşama uğruna köyümüzü terk ettik. Hormonlu gıdalara mahkum olduk. Ekmeğimizin tadı kaçtı, yüce dinimizi bile kendimize benzettik; benzettiğimiz şekli, din zannettik…
Kurtlar, kuşlar, karıncalar ve daha nice hayvanlar, ibadet ediyor kendi halince. Secdeye kapanırlarken bir uğultu yükseliyor sessizce:
“Ya Rabbi, biz onların yerine kılarız namazı;
yalvarırız affet sen şu zavallıları!”
Kabul ediyor Allah dualarını. “Tamam” diyor, sizin hatırınıza vakit veriyorum ademoğullarına. Her kim ki bu vakti değerlendirirse ne mutlu ona, değerlendiremeyenin hâli nice ola?
Ediyorlar onlar insanların yerine ibadet, lakin zaman daralıyor. Üç günlük dünyada ömür çabuk bitiyor. Uçup gidiyor insanoğlu şu dünya imtihanından. Kuş gibi hafif, kuş gibi aziz…
VAKTİ GELDİ TÜRK GENÇLİĞİ, UYAN!
Bir saat önce var olanı bir bakmışsın ki toprağa emanet etmişsin. Alıp götürmüş emaneti, vazifeli biri.
Aklıma Mevlana'nın sözleri düşüyor: “Ey oğul, kır zincirlerini. Ne zamana kadar altın ve gümüş peşinde koşacaksın?”
Nice insanlar tanıyorum, kendini yaratanın davetine bir kere icabet etmemiş ancak paraya tapmakta üstüne olmayan... Ne kadar garip değil mi? Dünyada yaratılmışların en şereflisi olan insan, meleklerden daha üstün olabilecekken aşağılıkların aşağısı olmayı tercih eden de yine insan. Ne garip bir mahluk şu insan! Üç kuruşluk maaş için kendi hakkını gasp eden patronuna tapan insan, ömrü boyunca kendisinden rızkını eksik etmeyen Rabbinin davetine hangi akılla iştirak etmez?
Vakti geldi Türk Gençliği, uyan!
Yetiş ananın babanın imdadına. Bak eller dünyayı değiştirmişler, sen de değiştir dünyanı. Yarınlar senindir! Mehmet Âkif ' in de dediği gibi:
"Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak..."
Bir çelik gibi semsert ol zalimlere.
Aslını unutma; zîra nereden geldiğini unutan bir nesil, nereye gideceğini bilemez. Oku! Oku ve değiştir dünyayı. İlminle, bilginle, azminle, zekânla, merhametinle, hoşgörünle, alçakgönüllülüğünle bir kalkan oluştur. Üç kuruşluk paraya karşın koca bir var oluşa yazık etme! Var oluş amacını, yaratılış gayeni unutturmaya çalışanlara fırsat verme!
Sen ki şehit oğlusun, atalarının kanını yerde koma! Bir gün buralardan göçüp gideceğini sakın unutma! Dön özüne, sarıl hakikate. Önce kainat kitabını oku, sonra kainatı. Bozulan yönlerimizi tamir et. Şefkatle bak âleme. İnsana, özünü hatırlat. Ağaçların ve dilsiz hayvanların hakkını da unutma.
***
YARINLAR SENİNDİR
Hoşça bak kendine,
Hoşça bak âleme,
Âleme nizam ver,
Son elçinin sancağını yücelt,
Âlemlerin Rabbi adına…
"Vakti geldi Ey Türk Gençliği,
Yarınlar senindir,
Gün doğmuş, gün batmış,
Ebed bizimdir…
Ali İbrahim UYAR
***
Cinnet
Çağımın sokakları mı bu girdiğim?
Tabelalarda "YouTube, Twitter, İnstagram"
Döndüğüm her köşe, farklı bir alem
Pazarlar kurulmuş, sokaklar taşmış
Cinnet…
Bir kavganın ortasında buldum kendimi
Daha çok tıklanıyormuş böylesi
Birbirleriyle oynaşırken gördüm trolleri
"Gündem" köşesinde sakız çiğniyor ikisi
Cinnet…
Sokak sokak, köşe bucak, dolaşırken çarpıştık
"g-e-n-ç.. gençler.." diye sayıklıyordu
Ne yapacağını şaşırmış "siyasetçi"
"oy moy yok" diyormuş "Z kuşağı" genci
Cinnet…
Her sokak ayrı uyuşturur yarayı
Usul değişir, tattırdığı değişmez
Kafein gibi geçirir tasmayı
Duymak, görmek, bilmek istersen
Sokak röportajlarında şov yapalım
Sosyal deney" videoları izleyelim
Sosyal sömürülere uğrayalım
İlk yorumu yapıp
Bildirimleri açalım
Starbucks’ta, ismini telaffuz edemediğimiz kahveden sipariş verip
Storye atmak için bir kitap satın alalım
Amerika'daki fiyatları izleyelim
Ekonomiyi dolardan ibaret sayalım
"Türkiye bir mühendisini daha kaybetti" diye twit atalım
Her şey çok güzel olur
Birini, yaptığı her şeye rağmen bir hatasında silelim
"Mülteci istememek ırkçılık değildir" deyip
İnsanlığımızı boğalım
Eğitim sistemini eleştirip
Yan gelip yatalım
"dıj gücler" diye dalga geçelim
İrtibarsızlaştıralım
Yerli üretimi desteklemeyip
Vatansever olalım
"Böylesine iğrenç bir dünyada çocuk doğurmak,
Doğacak çocuğa haksızlık" deyip
Kısa süreli zevklerimizi tatmin edebilmek için
Bi şeyler paylaştığımız insana "flört" diyelim
Yasallaştıralım
Sorumluluktan kaçalım
Suçu bakana atıp
"İstifa" hasthag’i açalım
Her yerde mehter çalıp
Gaza gelip
Aksiyon aldığımızı düşünelim
Uyumaya devam edelim
Dünyada herkes aynı oyunları oynasın
Aynı giysileri giyinsin
Aynı yemekleri yesin
Tesettür "moda" ya uysun
Altın saat takıp
Araba story’si çekelim
Sigaradan bir fırt alıp
Şekilli şukullu püftürelim
Ortama ayak uydurabilmek için
Taviz verelim
Tiktok’ta, yatlar katlar dilenelim
Kebabı Nutella’ya bandıralım
Ajanslar yardımcı olur
Kaç paradır trendlere ittirmenin bedeli
En iyisi tepki videosu çekelim
Önümüze geleni beğenelim
Kimseyi kaybetmek istemeyiz
Reklam izletiriz, sonra otururuz
Kıyamet alametlerini dinleriz
Mehdi’nin gelişini bekleriz
Hani biz aksiyon adamlarıyız ya hani
Birbirimizi gazlarız
Keşkeli cümleler kurar
"Kanuni zamanında yaşasaydık” romantizmi yaparız
Azami 1 dakika olmalı video
Artık 10 dakikalık videolar da sıkıyor
Günün sonunu getirebilirsek
Düşünürüz
Hissettiğimiz açlığı
Doyamadığımızı fark ederiz
Belki de olay videoların süresiyle
Tesettürü, "moda" dediklerine uydurmamızla
Kebabı Nutella’ya bandırmakla ilgili değildi
Ne biliyim, değildi işte
Cinnet…
İnsanın yazdıkça yazası geliyor
İçine attıkça, cinnet geçiriyor
Bir süreliğine köşesine çekiliyor
Dolduklarını boşaltabilen rahatlıyor
Emir Efe Ergüt