Muhammed Ersin Toy / Analiz - GÜNÜMÜZDE izleyici ya da diğer bir deyişle içerik tüketicisi açısından tek yönlü iletişim yerine karşılıklı iletişim ve etkileşimi mümkün kılan dijital yayıncılık şirketlerinden olan Netflix, Hulu, Amazon Prime, Disney Plus, HBO, Exxen, Blue Tv gibi dijital film ve dizi platformları, sadece önemli bir figür olmanın yanı sıra geleneksel medya mecraları arasında kabul edilen sinema ve televizyon endüstrisinin de en büyük rakibi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Geleneksel mecralar diye adlandırdığımız, TV ve sinema araçları, dijitalliğin her yönüyle kuşatıldığımız bu dönemde, dijital yaşamın içerisinde dönüşerek yeni bir yüze ve anlatıya kavuşmuştur. Bu yeni yüzü şimdilerde dijital platformlar olarak adlandırıyoruz. Ama aslında daha sarih bir şekilde ifade edecek olursak yapılan işin adı internet yayıncılığıdır. İnternet üzerinden içerik üreterek yayın yapan bu mecralar ülkemizde de oldukça talep görmüş. Bu talep sonrasında ise kendi mecramızı TRT ile yani kamu yayıncılığıyla bile sürdürme girişimlerimiz ortaya çıkmıştır.
YÜZDE 5,9 BÜYÜME KAYDEDİLDİ
Sadece Netflix’in büyüklüğünü şu verilerle de görebiliriz, Temmuz-Eylül 2022 dönemine ait bilançosunu da açıklayan Netflix, dünya genelinde toplamda 223,1 milyon aboneye ulaşırken, şirketin geliri tahminlerin üstünde seyredip yüzde 5,9 büyüyerek 7,93 milyar dolara yaklaşmıştır. Netflix Türkiye birimi tarafından Forbes’e yapılan açıklamada ise gelecek 20 yıl içeresinde televizyonun tamamen internet ortamına kayacağı savunulmaktadır. Buna göre tüm geleneksel televizyon kanallarının ve platformlarının tıpkı HBO (Home Box Off ice) ya da Digitürk’ün yaptığı gibi talebe bağlı hizmet sunumuna geçeceği öngörülmektedir.
Yabancı etkisinin kırılması hedefleniyor
İKİNCİ bir husus, Netflix, Türkiye’deki içeriklerinde gündelik hayatta tartışılan ve önemsenen konuları içeriklerine dâhil ederek, yabancılık etkisini kırmayı hedeflemektedir. Türk halkının gündemini ve sorununu ele alırken aynı zaman da küresel bir algı oluşturmayı da hedeflemektedir. Örneğin, kadın konusunda Fatma ve Bir Başkadır dizilerini işlerken aynı zaman da Erşan Kuşeri ile de komedi alanında kara mizaha da alan açmaktadır. Aile konusunu Zeytin Ağacı ile işlerken gençliği de Aşk 101 dizisi ile ele almaktadır. Hedef kitleye yönelik özel içerikler oluşturulurken Netflix birden çok hedef kitle belirlemiştir. Bu da kitle marjını oldukça yükseltmektedir
TÜRK DİZİLERİ 190 ÜLKEYE ULAŞTIRILIYOR
Netflix, 2001 yılı ve sonrasında milyonlara ulaşan kitlelere erişebilme başarısını göstermiş, 2002 yılında da halka arz edilen bir kurum olma niteliğini kazanmıştır. 2016 yılında Türkiye’ye de yayın içeriklerini ulaştırmıştır. 2018 yılında ilk Türk dizisi olarak yayınlanan Hakan: Muhafız (The Protector) yapımını da Türkçe dilinde, İngilizce, Yunanca ve Arapça dillerinde alt yazı seçeneği ile farklı coğrafyalarda varlık gösteren 130 adetten fazla ülkenin izleyicileri ile buluşturmuştur. Netflix, Türkiye’de mevcut kullanıcılarına ikinci Türk dizisi olan Atiye (The Gift) yapımını 2019 yılının Aralık ayında duyurmuştur. 2020 yılında, “Bir Başkadır, Aşk 101, Rise of Empires: Ottoman, 2021 yılında, “Fatma”, “50m2”, “Kulüp”, Netflix Orginal Dizisi olarak yayınlanmıştır. 2022 yılında ise “Pera Palas'ta Gece Yarısı, “ Erşan Kuneri”, Zeytin Ağacı, Yakamoz S-245, Andropoz ve Sıcak Kafa dizileri yayınlanmıştır. 2018 yılından itibaren Netflix, Türkiye’de Netflix Orginal olarak toplam 13 dizi yayınlamıştır. New York merkezli haftalık dergi Variety tarafından paylaşılan bilgiye göre Netflix'in Türkiye'deki abone sayısı "3,5 milyondan fazladır. Netflix’in yapımcılığını ürettiği yapımların da 30’a yakın farklı dilde 190 ülkedeki izleyicilere ulaştırılmaktadır.
SANKİ SİZDEN BİRİ
Netflix’in Türkiye politikalarını, kendi yapımcılığını üstlenerek oluşturduğu içerikler üzerinden okursak ilk değerlendirmelerimizi şöyle söyleyebiliriz. Netflix, küresel politikalarını yerelleştirerek; sanki sizden biri gibi size sunuyor.
Netflix’in bu politikasının literatürdeki karşılığı glokalizasyondur. Yani küresel olanı yerelleştir! Netflix, Türkiye’de yerel içerikler üretmeye başladığında ilk olarak Türk toplumunda aşina olunan, beğenilen ve marka değeri yüksek oyuncuların platformda yer almasını sağlamıştır.
İkinci olarak Netflix’in hedef kitlesi Z kuşağı diye tabir ettiğimiz, internet dünyasının içinde doğmuş, büyümüş olan genç kuşaktır. Gün geçtikte geleneksel yayıncılığın oluşturduğu ailesel ve bir sosyalleşme ortamı olan TV’ler, bireyselliğin ve etkileşimin merkeze alındığı dijital platformlara kaymaktadır. Gençler artık, TV aracına dahi ihtiyaç duymadan cep telefonları ve tabletleri aracılığıyla izleme edimlerini gerçekleştirmektedir. Gençlerin bu dijital platforma olan ilgilerini avantaja çeviren Netflix, ürettiği dizi ve filmlerin yanı sıra tanıtım filimler ve sosyal medyada bu süreci çok profesyonel yönetmektedir.
GENÇLERDEKİ BOŞLUĞU DİJİTAL PLATFORMLAR DOLDURUYOR
Özellikle bu akıllı cihazların ortaya çıkmasıyla birlikte, televizyon o büyülü tahtından gençler özelinde sarsılmıştır. Artık telefon ve tablet aracılığıyla isteyen istediği içeriğe bir tık ile ulaşabilirken; ulaştığı içeriği değiştirme ve dönüştürme ayrıcalığına sahip olduğunu da keşfetmiştir. Böylece izlediği içerik sadece izlediği içerik olmamakta, okulda, kafe de sosyal ortamlarda “sosyalleşme” aracı olarak da gündemi belirlemektedir. Artık dijital platformlarda yayınlanan içerikler üzerinden gençler diyalog ve ortak beğeni kültürü oluşturmaktadır. Televizyonun tek taraflı ve etkileşimsiz yanı gençlerin ilgisini çekmemekte bu oluşan boşluğu ise dijital platformlar doldurmaktadır.
Netflix’ten öğrenilecek çok şey var
GÖRÜLEN o ki önümüzdeki dönemde Türkiye’de dijital platformlar arası rekabet epey ısınacak, bugün hali hazırda Türkiye’de HBO’nun da Türkiye’ye gelme haberiyle birlikte, 7 dijital platform olduğu görülüyor. Önümüzdeki günlerde TRT’nin de bir platformla aralarına katılacağı varsayılırsa rekabet epey kızışacak diyebiliriz. TRT eğer bir dijital platform kuracaksa – Netflix’in politikalarını dikkatle incelemelidir. Özellikle gençlere ulaşma noktasında onların sosyal sermayelerinin öznesi olma noktasında Netflix ’ten öğrenilecek çok şey var. Özetin özeti, Netflix Türkiye’de başarılı olabilmek için içeriklerini Türk kültür ve yapısına uyarlama gayreti içerisinde görünürken aslında ana hedefinden ve temasından da vazgeçmiş değildir. Görüntü yerel, içerik küreseldir!
HEDEF GÜNDELİK HAYATI ETKİLEMEK
Netflix, internet üzerinden içerik üreten, dağıtan ve pazarlayan bir kuruluş olmanın ötesinde gündelik hayatı da etkilemeyi ve ideolojik olarak kitleleri yönlendirme hedefi olanda bir mecradır. Bu yüzden işin ticari kısmının arkasında kültürel bir bilinç oluşturmayı hedefl eyen üst akılda vardır. Bu yüzden dolayı da seçtiği hedef kitlesini sadece “o mezkur” dijital platformda etkilemeyi düşünmemektedir. İnternetin girebildiği her mecrada Netflix kendi içeriklerini ve reklamını yapmaktadır. Bunu da en çok gündelik hayatta yaşamış olduğumuz olaylara atıflarda bulunarak, yani hayatımıza doğrudan temas ederek yapmaktadır. Bu teması dönüştürme noktasında oldukça küresel bir bilinç taşıyan Netflix, görünüş olarak ise oldukça bizdendir.
***
Yerli dizilerle kabul görme çabası
NETFLİX’in Türkiye politikasını ürettiği 12 dizi içeriğini dikkate aldığımızda şunları vurgulayabiliriz. Netflix, Türkiye’den ve Türk halkından kabul görmek istiyor. Bunun içinde içerikleri ve konuları olabildiğince gündelik hayatta dile getirilen veyahut toplumsal bilinçaltında hala uyanık olan meselelerden oluşturuyor. Mesela, Atiye dizisi Göbeklitepe’yi merkeze alarak oluşturulan bir dizidir. 2019 yılında Göbeklitepe’nin daha iyi tanıtılması için de turizmde 2019 yılı "Göbeklitepe Yılı" ilan edilmiştir. Atiye dizisi de aynı yıl bu konsepte yayınlanmıştır. Aynı şekilde “Bir Başkadır, Fatma”, “Aşk 101” doğrudan toplumsal hayatımıza temas eden içeriklere sahip dizilerdir. Bizden konularak değinerek “bizim sesimiz” olacağı iddiasında olan mecra, aslında sadece dikkatleri çekmeyi hedefl emektedir ve o konuları da çarpıtmaktadır.
Netflix’in Türkiye politikasını içerikleri üzerinden değerlendirecek olursak, Netflix’in orijinal olarak ürettiği Türk dizilerinde LGBT’ye yönelik yayınların olmaması dikkat çekici bir unsurdur. Netflix, Türkiye haricinde üretim yaptığı ülkelerin çoğunda aile değerleri ve LGBT gibi konularda oldukça özgür ve LGBT’ye müsamahakâr davranırken Türkiye’de, Türk aile yapısını ve değerlerini dikkate aldığı görülmektedir. Ama Netflix Orginal olarak yapımcılığını üstlenmediği film ve diziler de LGBT ile ilgili çok sayıda içerik olduğunu da belirtelim. Burada bu hassas çizgi Netflix’in Türkiye’deki varlığını belirlemektedir.





