Türkiye 14 Mayıs tarihinde önemli bir seçime hazırlanırken, yabancı basın kuruluşları hazırladıkları manipülatif dergi kapakları ve haberlerle Türkiye siyasetine yön verme çabasına girişti. Türkiye'de yapılan her seçim öncesi Türk demokrasisini hedef alan Batılı yayın organları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "gitmesi gerektiğini" yazdı. İngiliz The Economist'in ardından Fransız 'Le Point' ve 'Le'xpress' dergileri de Erdoğan'ı manşetlerine taşıdı.

L’express'in Erdoğan hazımsızlığı!

Fransız Lexpress hazırladığı kapakta, "Erdoğan ve kaos riski" ifadelerine yer verirken "Mülteciler ve Orta Doğu" başlıklarını inceledi. Derginin kapağına ayrıca, "Türkiye: Tüm tehlikelerin seçimi" başlığı yansıtıldı. "Putin ile yaptığı anlaşma" ifadeleri kullanılarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ilişkileri ele alındı.

Le Point: Erdoğan diğer Putin!

Batı medyasının bir diğer dergisi Fransız Le Point de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef aldı. "Savaş tehditleri, yayılmacılık, Batı nefreti" başlığının yansıdığı kapakta "Erdoğan diğer Putin" ifadelerine yer verildi.

The Economist: Erdoğan gitmeli!

İngiliz The Economist dergisi de Türkiye seçimlerine 10 gün kala skandal bir kapakla okurlarının karşısına çıktı. Büyük puntolarla '2023'ün en önemli seçimi' manşeti yer alan kapakta, ayrıca "Demokrasiyi Kurtarın" ve "Erdoğan Gitmeli" gibi skandal ifadelere yer verildi.

The Economist ayrıca içeriğinde yer verdiği "Türkiye diktatörünü gönderebilirse, dünyadaki demokratlar cesaret bulur" başlığıyla yayınladığı haberde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik hadsiz ifadeler kullanırken muhalefeti ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu samimi bir şekilde desteklediğini de ifade etti.

Dergi, muhalefet lideri Kılıçdaroğlu'nun kazanmasına yönelik arzusunu "Kazanırsa gerçek demokrasi için verilen mücadelede Türkiye, Avrupa ve dünyada müthiş bir an yaşanacak" ifadeleriyle dile getirdi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Türkçeye çevrilen söz konusu haberin tam metni şöyle:

"Türkiye diktatörünü gönderebilirse, dünyadaki demokratlar cesaret bulur"

İstanbul’da Osmanlı sultanlarının evi Topkapı Sarayı’nın altında, bir başka otoriter liderin eseri sergileniyor. Ülke bu yıl
dünyadaki en önemli seçim olan, 14 Mayıs seçimlerine hazırlanırken Türkiye’nin ilk yerli uçak gemisi Anadolu, geçtiğimiz ay İstanbul Boğazı’nda hizmete girdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kıyılarda tura çıkan gemiye gösteriş yaptırarak vatansever seçmenleri coşturmayı umuyor. Ancak karizması, büyük jestleri ve eşantiyonlar yeterli olmayabilir.

Türkiye’yi 2003 yılından bu yana giderek daha zorba bir tarzla yöneten adam yenilgiye uğrayabilir.

Biz bu haberi yaptığımız esnada seçim bıçak sırtında. Birçok anket, Sayın Erdoğan’ı az farkla önde gösteriyor. Seçimi
kaybedecek olursa, dünya çapında sonuçları olan bir siyasi tersine dönüş olacak. Türk halkı daha özgür, daha az korkulu ve zamanla daha müreffeh hale gelebilir. Yeni hükümet Batı ile yıpranan ilişkileri onarabilir. En önemlisi, Macaristan’dan Hindistan’a diktatörlerin yükselişte olduğu bir dönemde, Erdoğan’ın barışçıl yoldan kovulması dünyadaki tüm demokratlara diktatörlerin mağlup edilebileceğini gösterir.

Asya, Avrupa ve Orta Doğu arasında köprü görevi gören 85 milyon nüfuslu, orta gelir düzeyindeki Türkiye ile başlayalım.

Sayın Erdoğan, kötü politikaları sınırlayan ve düzelten kurumları sistematik olarak zayıflatarak iktidardaki yerini
sağlamlaştırdı ve altı partiden oluşan ittifaktaki rakipleri bunu düzeltmek için bir hükümet planına sahip.

Sayın Erdoğan’ın neredeyse hiçbir kısıtlamaya sahip olmayan yetkilerinin kötü sonuçlarından biri, izlediği ekonomi
politikalarının en büyük zararı sıradan Türklere vermesi. Kuramsal olarak bağımsız olan Merkez Bankasının iki yıl içinde üç başkanını görevden aldı ve beceriksiz damadını Maliye Bakanı yaptı ve o zamandan bu yana bankayı saçma derecede gevşek, dopingli para politikası izlemeye mecbur bıraktı. Bu durum büyümeyi oldukça iyi seviyede tuttu ancak geçtiğimiz yıl yüzde 86’ya yükselen bir enflasyona sebep oldu ve şu an halen yüzde 40 seviyesinde (resmi verilere göre güvenilir olmayabilir). Seçmenler soğan fiyatının iki yılda on kat artmasından şikayetçi.

Eğer cumhurbaşkanlığını muhalefetin adayı Kemal Kılıçdaroğlu kazanırsa, Merkez Bankasının bağımsızlığını geri
getirme ve enflasyonu tek haneli rakamlara indirme taahhüdünde bulundu; bunu gerçekleştirebilirse dış yatırımı da geri
getirebilir. Ne var ki onarılması gereken tek şey ekonomi değil.

Demokrasi de yaşam destek ünitesine bağlı. Birçok diktatör gibi, Sayın Erdoğan da yönetime uysal kişileri atayarak
yargıyı iğdiş etti. Basını, biraz göz korkutma yöntemine başvurarak, biraz da kuruluşları yandaşlara satarak sansürledi, bu hileye sıkça başvurdu. 2017 yılında kendisine kararnameyle yönetme yetkisi veren anayasal değişikliklerle Meclisi
önemsizleştirdi. Sayın Kılıçdaroğlu bunu da eski haline getirme sözü veriyor. Sayın Erdoğan’ın savcıları uydurma “terör” suçlamalarıyla aktivistleri ve siyasetçileri sindirdi. Türkiye’deki siyasi tutuklular arasında, ülkenin üçüncü büyük partisi olan ve siyaset yasağı tehdidi altında bulunan en büyük Kürt partisinin lideri de yer alıyor. İstanbul’un muhalefete mensup belediye başkanı hapis ve siyaset yasağıyla karşı karşıya. Bir zamanlar hükümette görev alan önemli isimler
Cumhurbaşkanını eleştirmeye korkuyor, onun hakkında fısıltıyla konuşmadan önce adlarının belirtilmemesini istiyor.
Erdoğan yeniden seçilirse bunların hepsi daha da kötüye gidecek ama kaybederse çabucak iyiye gidecek.

Bir muhalefet zaferi Türkiye’nin komşuları için de iyi olabilir ve Batı için de çok büyük bir siyasi jeopolitik kazanç
anlamına gelir. Türkiye halen Avrupa Birliği’ne üye adayı olsa da bu günlerde Avrupa’nın geri kalanından neredeyse
tamamen uzaklaştı. Üyelik asla gerçekleşmeyebilir ancak Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilirse Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararlarını uygulama ve Sayın Erdoğan’ın siyasi tutuklularını serbest bırakma sözü verdi. Avrupa buna,
Türkler ile uzun zamandır tıkanmış halde bekleyen vize programını yeniden başlatarak, Türkiye’nin Avrupa Birliği ortak
pazarına erişimini artırarak ve dış politikada daha yakın iş birliğine girerek karşılık vermeli.

Diktatörün gidişiyle, Türkiye’nin NATO ile anlaşmazlığı da düzelmeye başlayacaktır. İsveç’in üyeliğine koyduğu engel
kalkacaktır. Erdoğan’ın Putin ile samimiyet kurarak ve Suriye’deki Kürt güçlerine saldırarak zehirlediği ABD ilişkileri gelişir ancak yeni Türkiye, Ukrayna konusunda Sayın Erdoğan’ın denge politikasını sürdürecektir. Ukrayna’ya siha vermeye devam edecek ancak Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılmayacaktır; turist ve gaza son derece bağımlı.

Bunların arasında en önemlisi, muhalefetin kazanacağı bir zafer her yerdeki demokratlara bir sinyal yollayacaktır.
Dünyada daha da despot eğilimli liderler, güçlerini sınırlayan kural ve kurumları yok ederek demokrasiyi tam anlamıyla
ortadan kaldırmadan bozuyorlar. Araştırmalara göre, şu an dünyada 56 ülke seçim otokrasisi sınıfına dahil. Bu rakam
Soğuk Savaş sonrasında 40’tı. Liste genişleyebilir. Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador, ülkenin yargı ve seçim kurumlarını baltalamaya çalışıyor.

'Mazlumların Yol Göstericisi'

Sayın Erdoğan kaybederse demokrasideki aşınmanın tersine çevrilebileceği ve bunun nasıl yapılacağı görülecektir.
Demokratik muhalefet partileri tehlikeyi görmeli ve çok geç olmadan birleşmelidir. Hindistan'da parçalanmış haldeki
muhalefet, tek adam Başbakan Narendra Modi'nin yüzde 37 oy ile hakimiyet kurmasına izin verdi. Şu an ana muhalefet
lideri hapis cezasıyla karşı karşıya. Polonya'daki durum daha az can sıkıcı ancak oradaki muhalefet partileri de iktidardaki popülist parti karşısında seçim üstüne seçim harcadı.

Türk muhalefeti, Millet İttifakı halihazırda bundan çok daha iyisini başardı. Sayın Kılıçdaroğlu, biraz donuk olabilir ancak
azimli bir uzlaşmacı ve rakibinin aksine cezbedici bir alçakgönüllülüğe sahip. Kazanırsa gerçek demokrasi için verilen
mücadelede Türkiye, Avrupa ve dünyada müthiş bir an yaşanacak. Sayın Erdoğan görevdeki ilk yıllarında bazı iyi işler
başardı ancak yetkileri yavaş yavaş tek elde toplaması onun kararlarını ve ahlak anlayışını etkiledi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanı olmasını samimim bir şekilde destekliyoruz. (MRTG)(EML/HAŞ)

Muhabir: Haber Merkezi