Bundan tam bir asır önce, 14 Mart 1919 tarihinde, tıbbiye 3. sınıfta öğrenim gören Hikmet Boran öncülüğünde, tıp öğrencilerinin İstanbul’un işgalini protesto amaçlı toplandığını anlatan Yeryüzü Doktorları, o günlerde tanınmış hekimlerin de desteğiyle 14 Mart’ın, tıp mesleği mensuplarının yurt savunma hareketi olarak kutlanmaya başlandığını ifade etti.

Geçmişten aldıkları bu motivasyonla bugün de dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahiplerine ulaşarak iyiliği yeryüzüne yaymak için çaba sarf eden Yeryüzü Doktorları’nın 20 bini aşkın gönüllü neferleri, ihtiyaç sahibi ülkelerde sağlık alanında yürüttükleri yardım faaliyetleri sırasında yaşadıklarını anlattı.

‘ÖNCELİKLE AMELİYATHANELERİ TEMİZLİYORDUK’

Yeryüzü Doktorları gönüllüsü ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Kaygusuz, gittikleri ülkelerde ameliyathanelerdeki teknik yetersizlik ve fiziksel durumlarının kötü olması nedeniyle bazen ameliyat mikroskobu gibi ağır malzemeleri yanlarında taşıdıklarını aktardı.

Ameliyathanelerde başta fayansların üzerindeki toz ve kum tabakasını temizlediklerini dile getiren Kaygusuz, ‘Aynı zamanda Türkiye’de çalıştığımız saatlerin çok çok üstüne çıkıyorduk çünkü bizim gelmemiz için beklemiş çok sayıda ihtiyaç sahibi vardı. Bu yüzden orada bir hekim olarak çalışma saatlerinin sizler için bir önemi olmuyordu.’ dedi.

KÜÇÜK KIZIN GÖZ YAŞLARI

Yeryüzü Doktorları gönüllüsü diş hekimi Ogün Onur Çömlekçi, Çad Sido’daki mülteci kampında anestezi sırasında hiç kıpırdamadan duran bir kız çocuğunu görünce çok şaşırdığını dile getirerek, ‘İnsanların bu coğrafyada ne kadar dayanıklı olduğunu düşünmüştüm. Ta ki o küçük kız çocuğu ağzını kapattığında yanaklarından süzülen, sessizce akıttığı iki damla göz yaşını görene kadar. Bu iki damla gözyaşı bana bir tarafta çaresizliğin, imkansızlıkların nasıl bir dirayeti ortaya çıkarttığını, diğer tarafta ise ne olursa olsun acı duymanın evrensel bir gerçeklik olduğunu göstermişti.’ dedi.

Anestezi uzmanı Dr. Ayşe Hızal Ocak, ocak ayında Afganistan’daki gönüllü sağlık çalışmaları sırasında, bölge şartlarında ameliyatı çok zor olan, boyun tümörlü bir hastayı, ekibin özverili çabasıyla ameliyat etiklerini anlatarak, uyanık ve iletişim kurabilen hastanın kısa bir süre sonra kalbinin durduğunu kaydetti.

Ocak, hastaya kalp masajı yapıldığını dile getirerek, ‘Yabancı bir ülkedeydik, iyilik ve hayır için yola çıkmıştık, hastayı öyle görünce önce ömrümden ömür gitti diyebilirim. 1 saate yakın gösterdiğimiz çaba ile hasta hayata döndü. Adeta yeniden doğmuş gibiydik, içimize çöken o acı bir anda yerini mutluluğa bırakmıştı. Öyle ki hasta bizimle konuşmaya başladı, kısa bir sohbet bile ettik. Meslek hayatım boyunca böylesine mutlu olduğum anlar sayılıdır, o anı her düşündüğümde içime bir ferahlık doğar. Eminim ki tüm ekibin kulaklarında, hasta hayata döndüğünde adını bağırarak söylemem hala yankılanıyordur.’ şeklinde konuştu.

Avrupa’nın en büyük hastanesi bugün açılıyorHaberler

Editör: TE Bilisim