Sözünü ilk alan Nisa-ül Aksa Derneği’nin Başkanı Dilek Tekocak, “Biz Nisa-ül Aksa Derneği olarak ilk kıblemiz, yeryüzünde inşa edilmiş ikinci mescit, üç mescitten üçüncüsü olan, Miraç yurdu Kudüs’te ve orada hâlâ Osmanlı bakiyesi olarak gören Kudüs halkına hizmet ederken ecdadımızın hayat izlerini takip ediyoruz. Bu manada orada projeler yaparken, Siyonist planlarını bozacak projeleri yapmaya dikkat ediyoruz. Ecdadımız Kanuni Sultan Süleyman böyle yapmıştı. Abdülhamid Han Hazretleri yakın tarihte olduğu gibi biz de projeleri gerçekleştirirken bu manada hareket etmeye dikkat ediyoruz. Hayırda Yarışalım Projesi ile ve diğer projelerle farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz” sözlerine yer verdi.

İsrail’in sinsi planlar yaptığına dikkati çeken Başkan Dilek Tekocak, “İsrail, Filistinliler’in mukaddesatlarını unutturarak Kur’an’la olan bağlarını kopartmaya çalışıyorlar. Artık Mescid-i Aksa’yı bir Mukaddes yanı olarak görmelerine engel olmaya çalışıyorlar. Oradaki Müslümanlar Mescid-i Aksa’dan uzakklaştırılmaya çalışılıyor. Her zehrin bir panzehiri vardır. Bu zehirin panzehiri de Mescidi Aksa’nın içerisinde, Kudüs’le Filistin’le bağını güçlendirmiş, Kur’an ahlakıyla ahlaklanmış bir nesil yetiştirmek. İnşallah ekibimiz oradaki hafızlar yetiştirmeye bütün insanların destekleri ile devam edecek.” diye konuştu.

“90 SENE FİLİSTİN’İ YALNIZ BIRAKTIK”

Nisa-ül Aksa Derneği’nin misafiri olan Şehzade M. Orhan Osmanoğlu, Osmanlı’nın son askerinin 1918 yılında Kudüs’ten ayrıldığını belirterek, “Sultan Abdulhamid Han Dedemizin Siyonistler’e karşı vermiş olduğu cevap ve saltanatta kaldığı süre verdiği mücadeleyi ne bir panelde ne bir, iki saatte ne de kitap yazılmak onun yaptıklarını anlatmak yetmez. Sultan Abdulhamid’in siyonistlere karşı Filistin’de Filistinliler’in yer vermeme, toprak satmama, mücadelesini tahta çıktığı ilk günden indirildiği güne kadar devam etmiş” değerlendirmesini yaptı. Orhan Osmanoğlu, gemide bulunanlarla geçmişi anlatmaya çalışarak, “Şimdi biz Kudüs’ten 1917 yılında ayrıldığımızdan yaklaşık 90 sene Filistin’i yalnız bıraktık. 90 sene İsrailliler yavaş yavaş bir kanser hücresi gibi o bölgeye yerleştirdiler. İlk zamanlarda onların sahip olduğunu toprak alanı sadece yüzde 30 fakat bugün ise 2000 yıllara girdiğimizde nerdeyse Filistin’in tamamı Yahudiler’in elinde. 1892’de İsviçre’nin Basel şehrinde Theodor Herzl bir kongre düzenliyor. O kongrede İsrail bayrağının adını koyuyor. Ortadaki Davut yıldızın hepimizin yani Müslümanlar’ın da sahip olduğu bir yıldız. Ama biz tam sahip olamadık bu yıldıza. Yahudiler onu sahiplendi. Ve bu yıldızı gördüğümüz zaman lanet yağdırıyoruz. Biz diyoruz ki hayır Yahudiler’in değil bu Davud’un yıldızıdır. Biz de sahiplenelim bu yıldızı. Ama o iki çizgiyi sahiplenmeyelim. O iki çizgi Nil ile Fırat nehirleri arasında İsrailliler, onların olduğu iddia ediyor.” ifadelerini kullandı.

“ERDOĞAN UYANIŞA VESİLE OLDU”

Osmanoğlu, Netanyahu’nun açıklamasına baktığımız zaman o bölgeyi yavaş yavaş yayılmak istediklerini vurgulayarak, “İşgalciler son açıklamalarında Ürdün yakasına da, Ürdün’e bakan yakasına da Ölüdeniz bölgesinin tamamını İsrail’e katacağını söyledi. Peki, Fırat deyince aklınıza ne geliyor? Ülkemiz değil mi? Peki ülkemizin içerisinde Güneydoğu’daki olan hadislerle bir bağlantı olabilir mi? Şöyle bir düşünün, bu devleti büyütmek için ve Yahudi Krallığı’nı kurmak için mutlaka ve mutlaka bunu yapmak istiyorlar. Fırat ve Nil nehirleri arasında olan topraklarını işgal etmek istiyorlar. Fazla siyasete girmek istemiyorum ama biz Kudüs’e dönelim, 90 sene Kudüs’ü yalnız bıraktık, fakat son 5-6 senede biraz daha fazla duyarlı olmaya başladık. O da Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yapmış olduğu konuşmalarda, Kudüs’e sahiplenmemizde, Kudüs’ü yalnız bırakmayın diye defalarca söylemesinden oldu. Ne yazık ki geçenlerde internette şöyle bir baktım, bundan altı sene önce Türkiye’den Kudüs’e giden yıllık sayısı 12 bin kişiydi. Son iki senede sayımız baya arttı ama yüz binlere değil. Senelik daha 50 bin kişi bile Kudüs’e giden olamadı. 2018 yılında Kudüs’e giden yaklaşık 38 bin kişi olmuştur.” değerlendirmesini yaptı.

“KUDÜS’Ü YALNIZ BIRAKMAYALIM”

Ramazan ile Kurban Bayramı arasında Paris’e giden kişi saysının 45 bin olduğu için üzüldüğünü diyen Şehzade Osmanoğlu, şu sözleri kullandı:

“Ama Türkiye’den Kudüs’e giden kişi sayısı sadece yaklaşık 38 bin oldu. Kudüs’ü yalnız bırakmayalım. Kudüs bizi bekliyor. Oradaki kardeşlerimiz Osmanlı’yı, Türkler’i istiyorlar. Silahlanarak, savaşarak mı, hayır… İsrailliler bizden o kadar çok rahatsız oluyorlar ki Türkler’in oraya gitmelerini istemiyorlar. Biz gruplar şeklinde, bazen de ben 30-40 kişi götürüyorum. İsrail hükümeti ise Türkler’in oraya gitmesini, ziyaret etmelerini istemiyor. İçinizden Kudüs’e giden şahit olmuştur. Havaalanından içeri girerken vize olduğu halde bir iki saat bekletiyorlar. Sorgu, sual yok, sadece keyfi olarak yapıyorlar. Çıkarken tek başında gelen kızlarımızı bekletiyorlar. Maksat oraya bir daha gitmemek. İnsanlara şunu göstermeye çalışıyorlar, ‘Biz buranın sahibiyiz, istediğimizi yaparız.’ Biz de onlara diyoruz ki, hayır bunu yapamazsınız, biz gerekirse bütün Türkiye 80 milyonla buraya geliriz. Ama bizim halkımızda Kudüs’e gideceğiz dediğimiz zaman, orda olaylar var oraya nasıl gidiyorsunuz? Patlamalar var, Mescid-i Aksa’nın içerisinde İsrail askerleri ateş açıyor. Ben öyle bir şey görmedim. Hiç yok mu? Var. Ama bu bizi yıldırmaz. Bu yüzden senede bir defa da olsa Kudüs’e gitmeliyiz. Ben inanıyorum ki senede bir defa umreye giden var ama inanın orası garip bir ülke, bir Harem’i Şeriftir. O bizim haremimizdir.”

Editör: TE Bilisim