Matematik ve astronomi alanındaki derin bilgi ve dehâsıyla yaşadığı döneme damga vuran Ali Kuşçu, vefâtının 645. yılında bugün Eyüpsultan Camii hazîresinde yer alan kabri başında dualarla yâd edildi. Asıl adı Alâeddin Ali olan Ali Kuşçu, 15. yüzyılda yaşamış, Osmanlı tarihine adını yazdıran büyük bir bilgindir. Bu haberimizde Ali Kuşçu’nun kısaca hayatından ve eserlerinden derlediğimiz önemli bilgilere ulaşabilirsiniz…

Ali Kuşçu’nun Eyüp Sultan Camisi haziresindeki kabri başında bugün düzenlenen etkinlikte konuşan Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken, ülkelerin kalkınmasında bilimin büyük önem taşıdığına dikkati çekti.

Köken konuşmasında, ‘Fatih Sultan Mehmet Han hazretlerinin Ali Kuşçu’yu davet etmesi ve onun çalışmalarına destek vermesi, matematik ilminin, astronomi ilminin o zamanlardan beri ana gündemimizde olduğunu, çok net bir şekilde ifade eden bir olaydır.’ dedi.

Bilim konusunda belediye olarak gençlere yönelik çalışmaları anlatan Köken, şunları kaydetti:

‘Geleceğimizin teminatı olan gençlere yaptığımız çalışmaların tamamında matematik evi açma derdindeyiz. Matematik ve fen bilimlerini, astronomi bilimlerini uzay evimizle beraber çocuklara gençlere aşılamak istiyoruz. Yıllarca en sevmediğimiz ders olarak algılanan matematik, o günlerde de her bilimin merkezi olarak biliniyordu. Şimdi biz yaptığımız çalışmalarla bunu gençlerle buluşturuyoruz.’

Özbekistan’ın İstanbul Başkonsolosu Alişir Botirov ise Ali Kuşçu’nun çok önemli ve değerli bir bilim insanı olduğunu dile getirerek, anma etkinliğini düzenleyen, emeği geçen herkese teşekkür etti.

Konuşmalardan sonra Kuşçu’nun mezarı başında Kur’an-ı Kerim okundu, dualar edildi.

ALİ KUŞÇU KİMDİR? KISACA ALİ KUŞÇU HAYATI…

Semerkant’ta dünyaya gelen Ali Kuşçu’nun babası Türkistan ve Maveraünnehir emîri Uluğ Beyin doğancıbaşısı Muhammed’dir. İlk öğrenimini Semerkant’ta alan Ali Kuşçu, sonrasında Bursalı Kadızade Rumî’den ve Uluğ Beyin bizzat kendisinden matematik ve astronomi derslerini aldı.

Kirman’da eğitimini tamamlayan Ali Kuşçu, 1421 yılında Uluğ Beyin kurduğu rasathaneye müdür oldu ve onun Zîc (yıldızların yerlerini ve hareketlerini gösteren cetvel) isimli eserine yardım etti.

Uluğ bey, oğlu Abdüllatif’in ihaneti yüzünden 1450 yılında katledilince Ali Kuşçu, Semerkant medreselerindeki derslerini nihayete erdirdi ve Hacca gitmek üzere Tebriz’e gitti.

Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Kuşçu’ya çok itibar etti ve onu Tebriz’de alıkoydu. Uzun Hasan, Osmanlılarla barış konuşmalarını yürütmek üzere elçi olarak Ali Kuşçu’yu Sultân İkinci Mehmed’e (Fatih) yolladı. Ünlü bilgine hayran olan Sultân Mehmed Hân, kendisinden İstanbul’da kalması recâsında bulundu.

Ali Kuşçu, Sultân’ın bu davetini elçilik görevini bitirdikten sonra gerçekleştirebileceğini bildirerek Tebriz’e geri döndü. Bir süre sonra ise bütün ailesini de alarak İstanbul’a geri geldi. Sultân Mehmed Hân’ın emriyle Kuşçu, Osmanlı-Akkoyunlu sınırında büyük bir törenle karşılandı ve Ali Kuşçu Ayasofya medresesine müderris tayin olundu.

1474 yılında ise büyük âlim Ali Kuşçu, İstanbul’da rahmet-i Rahmân’a kavuştu…

Ali Kuşçu’nun çalışmaları kelâm, dil bilgisi ve matematik, astronomi yönünde gelişim gösterdi. Adudüddin’in Risale-i Adüdiye’sine (Adudüddin’in Risalesi) yaptığı yorumlar ve özellikle Unkud-üz-Zevahir fi Nazm-ül-Cevahir (Mücevherlerin Dizilmesinde Görülen Salkım) isimli eserleri, önemli eserler arasındadır.

Astronomi konusunda ise Farsça yazdığı Riselet-ül fi’l hey’et (Astronomi Risalesi) başta gelir. Eser, bazı ilâvelerle Arapçaya çevrildi. Ali Kuşçu bu nüshaya Risalet-ül-Fethiye (Fetih Risalesi) adını vererek Sultân İkinci Mehmed’e sundu.

Ayrıca Uluğ Beyin Zîc’ine yaptığı yorum da, en önemli yazılarından biridir. Bunlardan başka Mahbub-ül-Hamail fi keşif-il-mesail (Meselelerin Keşfinde Tılsımların en Makbulü) isimli ansiklopedik bir eseri daha bulunmaktadır.

ALİ KUŞÇU ESERLERİ:

Ali Kuşçu’nun daha çok şerh-hâşiye türünden olan değişik sahalardaki eserlerini üç grupta toplamak mümkündür:

ASTRONOMİ-MATEMATİK

1. Risâle fi’l-heye. Astronomi ile ilgili Farsça bir risâle olup Süleymaniye (Ayasofya, nr. 2639, 2640; Esad Efendi, nr. 2033/4), Nuruosmaniye (nr. 4913) ve Köprülü (nr. I, 1582/14) kütüphanelerinde nüshaları vardır. Bir mukaddime ve iki “makale”den oluşan risâleyi Molla Pervîz Mirkatü’s-semâ adıyla Türkçe’ye çevirmiştir. Bu tercümenin bir nüshası Nuruosmaniye Kütüphanesi’ndedir (nr. 2949). Ayrıca Muslihuddîn-i Lârî’nin bu risâleye yaptığı Farsça bir şerhi de bulunmaktadır (Köprülü Ktp., nr. I, 1586/2).

2. Risâle fi’l-hisâb. Üç makaleden oluşan Farsça bir eserdir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 2733) müellif hattı bir nüshası bulunmaktadır.

3. er-Risâletü’l-fethiyye. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’a karşı elde ettiği zafer münasebetiyle Fâtih’e ithaf edilmiş olan astronomi ile ilgili Arapça bir eserdir. Risâleyi Ali Kuşçu’nun torunu Mîrim Çelebi ile talebesi Sinan Paşa ayrı ayrı şerhetmişlerdir. Eserin, Kanûnî’nin emri üzerine 1548 yılında Halep’te Hulâsatü’l-hey’e adıyla Ali b. Hüseyin, 1824 yılında da Mir’âtü’l-âlem adıyla Mühendishâne-i Hümâyun başmüderrisi Seyyid Ali Paşa tarafından (bk. Râgıb Paşa Ktp., nr. 250) yapılmış Türkçe tercümeleri de vardır. Bu eserin yukarıda adı geçen Farsça Risâle fi’l-heye’nin Arapça tercümesi olup olmadığı konusu tartışmalıdır (bk. İA, I, 323; Ünver, s. 44-45). er-Risâletü’l-fethiyye’nin Süleymaniye (Ayasofya, nr. 2733/1 müellif hattı; Dârülmesnevi, nr. 340; Pertev Paşa, nr. 633/22; Hâlet Efendi, nr. 538; Lala İsmâil Paşa, nr. 292/1) ve Nuruosmaniye (nr. 2950/3) kütüphanelerinde birçok nüshası mevcuttur.

4. er-Risâletü’l-Muhammediyye. Ali Kuşçu’nun Arapça olarak kaleme alıp Fâtih’e ithaf ettiği hesap ilmi ile ilgili bu eseri bir mukaddime ve beş makaleden ibarettir. Eserdeki makale sayısı, Farsça Risâle fi’l-hisâb’dan fazladır. Bu iki risâlenin birbirinin tercümesi olup olmadığı konusu da tartışmalıdır (bk. İA, I, 23; Ünver, s. 41-42). Risâlenin Süleymaniye Kütüphanesi’nde biri müellif hattı olmak üzere (Ayasofya, nr. 2733) çeşitli yazma nüshaları vardır (Lâleli, nr. 2715/2; Pertev Paşa, nr. 623/23; Kılıç Ali Paşa, nr. 683/4).

5. Şerh-i Zîc-i Ulug Beg. Farsça bir şerh olup tertip açısından bir zîc için gerekli bütün bilgileri ihtiva etmektedir. İstanbul Kandilli Rasathanesi (nr. 113) ve Râgıb Paşa (nr. 928) kütüphanelerinde birer nüshası bulunmaktadır.

6. Şerhu’t-Tuhfeti’ş-şâhiyye. Kutbüddin Mahmûd b. Mes‘ûd eş-Şîrâzî’nin astronomiyle ilgili et-Tuhfetü’ş-şâhiyye adlı eserinin şerhidir (bk. Keşfü’z-zunûn, I, 367-368). Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Cârullah Efendi, nr. 2060) bir nüshası tesbit edilmiştir. Şerhin Ali Kuşçu’ya ait olduğuna dair metinde herhangi bir işaret yoktur. Tabakat kitaplarında da Ali Kuşçu’ya böyle bir şerh nisbet edilmemiştir. Yalnız söz konusu nüshanın ilk varağının üst tarafında Ali Kuşçu’ya ait olduğu kaydedilmiş bulunmaktadır.

KELÂM VE USÛL-İ FIKIH

1. eş-Şerhu’l-cedîd ale’t-Tecrîd. Nasîruddîn-i Tûsî’nin kelâm ilmi alanında pek meşhur olan, birçok şerh ve hâşiyesi bulunan Tecrîdü’l-kelâm adlı eserinin şerhi olup bunun üzerine de epeyce hâşiye kaleme alınmıştır. Celâleddin ed-Devvânî ile Sadreddîn-i Şîrâzî söz konusu şerh üzerine yazdıkları hâşiyelerle aralarında ilmî tartışmaya girmişler, bu sebeple de aynı kitaba birden fazla hâşiye yazarak itiraz ve cevap mahiyetindeki tartışmalarını sürdürmüşlerdir (bk. TECRÎDÜ’l-KELÂM). Şerhin Süleymaniye Kütüphanesi’nde birçok yazma nüshası bulunduğu gibi Köprülü (nr. I, 821, 822; II, 151), Nuruosmaniye (nr. 2104/2) ve Kayseri Râşid Efendi (nr. 484) kütüphanelerinde de nüshaları mevcuttur. Kitap ayrıca basılmıştır (Tebriz 1301, taş basması; bk. İÜ Ktp., nr. 74152, 82016).

2. Hâşiye ale’t-Telvîh. Sadrüşşerîa’nın fıkıh usulüne dair Tenkihu’l-usûl’ü üzerine Teftâzânî tarafından yapılan et-Telvîh, adlı şerhin hâşiyesi olup bir tek nüshası tesbit edilebilmiştir (Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 1438/2).

DİL-GRAMER

1. Şerhu’r-Risâleti’l-vaziyye. Adudüddin el-Îcî’nin vaz‘ ilmine dair risâlesinin şerhidir; Süleymaniye Kütüphanesi’nde birçok yazma nüshası bulunmaktadır. Ayrıca Köprülü (nr. II, 339/1), Râgıb Paşa (nr. 1285/6, 1289/3), İstanbul Üniversitesi (nr. 1532, 6035) ve Kayseri Râşid Efendi (nr. 1001/4) kütüphanelerinde de nüshaları vardır. Şerh üzerine Seyyid Hâfız tarafından bir de hâşiye yazılmıştır. Bu hâşiye, şerh ve metinle birlikte birkaç defa basılmıştır (İstanbul 1259, 1267, 1272).

2. Risâle fî vazi’l-müfredât. Müstakil küçük bir risâle olup birçok yazma nüshası vardır (Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki birçok nüshadan başka Nuruosmaniye Ktp., nr. 4509/7; Köprülü Ktp., nr. 1610/35).

3. Unkudü’z-zevâhir. Lugat, sarf ve iştikakla ilgili olan bu eser Kahire (ts.) ve İstanbul’da (1866, taş basması) basılmıştır. Ayrıca Süleymaniye (Fâtih, nr. 4676; Yenicami, nr. 1181/1; Esad Efendi, nr. 3087; Lâleli, nr. 3030/10; Şehid Ali Paşa, nr. 2576, 2577, 2578) ve Nuruosmaniye (nr. 4512/4) kütüphanelerinde yazma nüshaları mevcuttur. Eser Müftüzâde Abdürrahim tarafından şerhedilmiştir (Şerhu Unkudi’z-zevâhir, İstanbul, ts., 200 sayfa; yazma nüshası için bk. Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3070).

4. Şerhu’ş-Şâfiye li’bni’l-Hâcib. Farsça bir eser olup burada eş-Şâfî’nin bazı yerleri şerhedilmiştir (bk. Keşfü’z-zunûn, II, 1021). Köprülü Kütüphanesi’ndeki (nr. I, 1598) mecmuada bulunan eş-Şâfiye’nin sonundaki Farsça risâle muhtemelen bu şerhtir.

5. Fâide li-tahkiki lâmi’t-tarîf. Harf-i ta‘rifin bazı özellikleri üzerinde duran tek varaktan ibaret bir risâle olup Köprülü (nr. I, 1593/21) ve Süleymaniye (Reşid Efendi, nr. 1032/39) kütüphanelerinde nüshaları mevcuttur.

6. Risâle Mâ ene kultü. Teftâzânî’nin Telhîsü’l-Miftâh, üzerine yazdığı ve el-Mutavvel diye tanınan şerhte geçen “mâ ene kultü” ibaresiyle ilgili olarak yazılmıştır. Aynı adla başka müelliflerin de risâleleri vardır (bk. Keşfü’z-zunûn, I, 888). Risâle fî beyâni sebebi takdîmi’l-müsnedi ileyh diye de anılır (nüshaları için bk. Köprülü Ktp., nr. III, 704/3; Râgıb Paşa Ktp., nr. 374, vr. 208-211; Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 1032/30). Abdülgafûr-i Lârî bu risâle üzerine bir başka risâle yazmıştır (Risâle alâ Risâle Mâ ene kultü, bk. Köprülü Ktp., nr. III, 704/4).

7. Risâle fi’l-hamd. Seyyid Şerif el-Cürcânî’nin el-Hâşiyetü’l-kübrâ’sında söz konusu ettiği “hamd” ile ilgili sözlerinin tahkikine dair bir risâledir (bk. Keşfü’z-zunûn, I, 862). Baş tarafında Ali Kuşçu bu risâlesini el-Fethiyye’den sonra yazdığını bildirmektedir (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 5384/9).

Kaynaklarda Ali Kuşçu’ya nisbet edilen, ancak nüshaları tesbit edilemeyen başka eserler de vardır: Târîhu Ayasofya, Tefsîrü’z-zehrâveyn, Mahbûbü’l-hamâil, Risâle fî halli eşkâli’l-kamer, Risâle fî mevzûâti’l-ulûm, Meserretü’l-kulûb fî defi’l-kürûb (bk. Keşfü’z-zunûn, I, 286, 448, 572, 883; II, 1676; Sicill-i Osmânî, III, 486-487; Adıvar, s. 47).

Editör: TE Bilisim