Diriliş Postası Muhabiri İbrahim Seçkin Talaş

KTO Karatay Üniversitesi Sağlık Bilimleri Üniversitesi Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Birol Özkalp, aşı çalışmaları üzerine yaptığı değerlendirmede, yeni tip koronavirüs Kovid-19’un sonuçlarının tam anlamıyla sonuçlarının ortaya çıkmasının gerektiğini belirterek, virüsü izole etmenin pirinçten taş ayıklamaya benzediğini söyledi.

Aşı üretirken etkenin olması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Birol Özkalp, etkenin tıpta virüs, mantar, parazit gibi insanda hastalık oluşturabilen mikroorganizmalar olduğunu belirterek, etkenin bağışıklık sistemini uyaran kısmına antijen dendiğini söyledi.

İnsanda hastalık oluşturabilen mikroorganizmaların aşının içerinde olması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özkalp, virüse karşı aşıyı şöyle tarif etti: “Virüsten bahsedecek olursak genellikle kapsit proteini olabilir. Bugün Kovid-19’da olduğu gibi etrafında bir zar var.

Bu zarın glikoprotein çıkıntıları var. Antijenik özellik gösteriyor. Bizim immun sistemimizi uyarıcı etki ediyor. Bu etkiyi meydana getiren yapının aşının içerisinde olması gerekiyor. Yani neresi antijenik özellik gösterdiyse nükleik asidi mi, bakteriden bahsedecek olursak hücre duvarı mı, yoksa kamçısı mı, kapsülü mü neresi olursa olsun o mikroorganizmanın kendisinin aşının içerisinde olması gerekir”

“VİRÜSÜ İZOLE ETMEK PİRİNÇTEN TAŞI ALMAK GİBİDİR”

Ankara ve Kayseri Erciyes Üniversitelerinde aşı için gerekli etkenin üretildiğine değinen Prof. Dr. Birol Özkalp, virüsün izole edilmesinin önemli bir aşama olduğunu belirterek, “İzole edilmesi  karışık olan bir yerden, örneğin pirincin içerisinden taşı almak gibidir. Şu an izole edildi. Aşı için gerekli virüs izole edildi. Biz bunu doku kültürlerinde çoğaltacağız. Sonuçta hayvan denemeleri

başlayacak. Hayvan denemelerinden sonra laboratuvar denemeleri, sonrasında antikorlarla ne kadar birleşiyor bunun antijeni. Onlar denenecek. İnsan denemeleri olacak. Bir aşı 1-2 yıl içerisinde tam aşı olabiliyor. Dolayısıyla aşının 3-4 ayı var ama tam etkinliğinin ne olduğunu bilmeden mecburiyetten aşılamaya da geçebiliriz” dedi.

Dünya Sağlık Teşkilatı’nın çiçek hastalığına 1979 yılından beri aşı uygulamadığını hastalığın aşılamayla dünyadan yok edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Özkalp, aşı yoluyla tedavide tam koruyuculuk sağlamanın zaman aldığını belirtti.

Karatay Üniversitesi Sağlık Bilimleri Üniversitesi Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Birol Özkalp

SABIR VE ZAMAN GEREKİYOR

Prof. Dr. Birol Özkalp, “Kovid-19 ile ilgili çalışmalarda gerçekten hızlı çalışılacak. Belli bir noktada bu aşı kullanılacak. Hayvan, laboratuvar ve gönüllü insan denemeleri normale göre hızlandırılmış şekilde olacak. Tabi bu oluşturduğu antikorun ne kadar uzun süre kalacağı ne kadar bağışıklık sağlayacağı bunlar hep zamanla olacak işlerdir” diye konuştu. Bir örnek olarak verdiği Tüberküloz hastalığının tanındığını belirten Prof. Dr. Özkalp, aynı şeyin Kovid-19 için söylenemeyeceğini belirterek, Tüberküloz için aşının 1 ayda hatta 12-3 günde üretilebileceğini ancak Kovid-19 aşısı sabır ve zaman gerektiğini söyledi.

Özkalp, “Biz Kovid-19’u yeni tanıyoruz. Mesela Tüberkülozu tanıyoruz. Tanıdıktan sonra etkisini biliyoruz. Tüberküloz aşısı bir ayda hatta 2-3 günde üretilebiliyor. O yüzden tam kaliteli manasıyla söyleyemeyebiliriz bunu. Sonuçlarının tam manasıyla ortaya çıkması gerekiyor. Yoksa zaman dememin sebebi budur. Aşı şu anda biraz daha zaman alır diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

İLAÇLA NOKTA ATIŞI YAPMAK KOLAY DEĞİLDİR”

İlaçla tedavide sınırlı sayıda  ilaçların bulunduğunu aktaran Özkalp, virüsün insan hücresine girdikten sonra çoğalmaya başladığını ilaçla tedavinin ise zorlaştığını, bu tür virüslere direk etki edecek ilaçların bulunmadığını dile getirdi. Kovid-19’a karşı başlatılan aşı ve ilaç çalışmalarında aşının daha çok gündemde olmasının ilaçlarda sadece hastalıklı hücreyi yok etmenin zor olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özkalp, “Koronavirüs kendini hücremizde çoğaltıyor. Bizim vereceğimiz ilaçlar da ne olacak? İnsana zarar vermeyen ilaçlar olacak. Virüsün gelişmesini azaltacak.

Nefrotoksik etki getirmeyecek ilaçlar olmalıdır. Şu anda böyle bir ilaç yoktur. Verildiği zaman hücrelere zarar vermeyecek, hangi hücrede virüs varsa ona girecek. Yani bu kadar ilaçla nokta atışı yapmak kolay değildir” dedi.

“AKTİF BAĞIŞIKLIK, PASİF BAĞIŞIKLIK OLAYI VAR”

Prof. Dr. Birol Özkalp, Kovid-19 Salgınına karşı Sağlık Bakanlığı ve Kızılay tarafından umut olarak başlatılan Antikor tedavisinin pasif bağışıklıkla hastalığa karşı mücadele yöntemi olduğunu sözlerine ekledi. Özkalp, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi burada aşılarla ilgili bir durumdan bahsetmek gerekir. Aktif bağışıklık, pasif bağışıklık dediğimiz olay var. Aktif bağışıklık, aşının etkenin direk kendisinin verilmesidir. Canlı aşı, ölü aşı gibi aşının zayıflatılmış halinin bize verilmesidir. Pasif bağışıklıkta ise etken, bu aralar bahsediliyor ya, antikor tedavisi diye. Eskiden beri uygulanıyor. Bu mikroorganizma başka bir canlıya veriliyor. Bu canlıda antikor üretiliyor. O antikorlar kişiye veriliyor. Başkasında üretilen antikorun bize verilmesidir”

“KAN GRUBU DA AYNI ÇIKMASI GEREKİR”

Antikor tedavisi basit gibi gelse de yapılması gereken işlemlerin bulunduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Birol Özkalp, “Hastalığı geçirmiş ve üzerinde Kovid-19 olmayan kişi için konuşuyorum. 14 gün geçirmiş, herhangi bir hastalık belirtisi gözlemlenmiyor. Solunum sistemlerinde herhangi alınan örneklerde herhangi bir Kovid-19 rastlanmıyor, testleri negatif çıkmış kişilerden tetkikler yapıldıktan sonra alınacak antikorlar sağlam kişiye verilecek. Kan grubunun da aynı çıkması gerekir. Altyapısının oluşması, ekibin buna karar vermesi gerekir. SARS ve MERS salgınlarında denendi.

Başarılı örnekleri var” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’nin Kovid-19 Salgını ile kendi bilim insanlarına dönerek kendi kendine yetebileceğini gösterdiğini ifade eden Özkalp, Türk bilim

insanlarına güvenilmesi gerektiğini belirtti.

Editör: TE Bilisim