Memduh Salih Çiftçibaşı / Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi

Mankurtlaşmak; insanların, başka insanları köleleştirmek için kullandıkları adi bir yöntemdir. Geçmişten günümüze insanoğlunun hemcinslerine uyguladıkları bir zulümdür.

İlk defa Çinliler, daha sonrada Ruslar kullanmışlar. Bugün farklı yöntemlerle Amerika kullanmaktadır. En büyük insanlık suçudur. Cengiz Aytmatov’un “Gün Olur Asra Bedel” adlı kitabında bu Çin ve Rus yöntemlerini ayrıntıları ile görmek mümkündür. Özetle uygulanış şekli mankurtlaşmasını istedikleri tutsakların, saçları kazıtılıyor, kafasına yeni yüzülmüş deve derisi geçiriyorlar ve çöle bırakıyorlar. Kuruyan deri mengene gibi tutsağın kafatasını sıkıyor. Bir yandan da kazınan kıllar yeniden çıkmaya başlıyor. Tutsak müthiş bir acı ve kaşıntı içinde kıvranıyor. Günlerce güneşin altında tutuluyor. Bu dayanılmaz acı ile çığlıklar atan tutsak bir süre kaderine terk ediliyor. Saçlar uzarken kafadaki kurumuş, sertleşmiş deriyi delemiyor ve geri dönerek kendi kafa derisine giriyor. Bu sırada ıstırap maksimum boyuta ulaşıyor. Tutsak şuurunu, belleğini yitiriyor. En yakını olan anasını ve babasını dahi tanıyamaz hale geliyor. Hayatı boyunca karnını doyuran sahibine itaat ediyor, kayıtsız şartsız kölesi oluyor. Her türlü işte kullanılıyor, bu yöntem düşmanı yok etmekten çok daha karlı bir iş oluyor.

Çağımızda insanları mankurtlaştırma yöntemi de değişmiş bulunmaktadır. Artık ağrısız, sancısız yöntemler kullanılmaktadır.

Mankurtlaşmak, ‘ulusal kimlikten uzaklaşmak, içinde bulunduğu topluma yabancılaşmak’ olarak ifade edilir. Bugünkü toplumumuzun, özellikle de gençliğin içinde bulunduğu durumu anlatmak için bundan daha uygun bir sözcük bulunamazdı herhalde.

Bir toplumun kültürü ve kültürünü oluşturan medeniyetinin temel değerleri ile oynanırsa, bu tamir edilemez sorunlara yol açar: Kültürel değerlerine yabancılaşmış, benliğinden utanır olmuş, kimliğini kaybetmiş, cinnet geçiren bir toplum. Suç işlemenin olağanlaştığı, intiharların çığ gibi arttığı, ailelerin parçalandığı, cehaletin kol gezdiği, ahlaki olarak çökmeye yüz tutmuş bir sosyal yapı. Dinini, dilini, kimliğini, tarihini unutan bir gençlik.

İşte bu gençlik, dinden, Dinin özünden uzaklaştırılmış ve bir kısmı dine karşı kışkırtılmış, tamamen zevklerinin esiri olmuş, ağızlarına kadar cehalete batmış; para, eğlence, bedensel hazlar, iyi bir gelecek ve kariyer gibi önlerine sunulan putların kulu olmuştur.

Mankurtlaştırılamayanlar, insanın sahip olduğu en önemli unsur olan aklı kullananlardır. Aklın yön verdiği ve duyguların yönetmediği bireylerdir, gerçekten özgür olanlar. Onlardır. Öz benliğini ve kişiliğini koruyabilen, dimdik ayakları üzerinde durabilen, arzularının yön vermediği, zulme göz yummayan, gücün karşısında eğilmeyen, onurlu, şerefli kimselerdir.

Muhabir: Haber Merkezi