Diriliş Postası Muhabiri Gökhan Yılmaz

Doğu Akdeniz’de bilek güreşi devam ediyor. Türkiye’nin uluslararası tanınırlığı bulunan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile anlaşma imzalaması ve Libya’ya asker gönderme kararının ardından AB medyasında “Libya’da yokuz” yorumlarını da beraberinde getirdi. Yeniden sahaya dönmek ve İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs arasında imzalanan EastMed’i meşrulaştırmak isteyen AB, ‘Petrol çavuşu’ olarak tayin ettiği Hafter’in Moskova’da ateşkes imzalamasını önledi.

AVRUPA MASADA OLMAK İSTİYOR

AB, söz konusu hamle ile ateşkes sürecini Berlin’e taşıyarak bölgedeki etkisini artırmak isterken, Hafter’e paralı askerlerle destek veren Putin’in tavrı merak konusu oldu.

Genel Yayın Yönetmenimiz Erem Şentürk ve Atina muhabirimiz Batuhan Gülşah yaptıkları değerlendirmeyle AB’nin Berlin hamlesi ile Libya özelinde Doğu Akdeniz’deki etkisini artırmaya çabaladığı görüşünde birleşiyor.

Darbeci Hafter’i “Batı’nın Petrol Çavuşu” olarak tanımlayan Şentürk, “Bütün bu yaşananlar son tahlilde AB’nin aktör olarak işin içine girdiği ve Bingazi bölgesindeki petrolden pay istediği bir pazarlık masasının ayak oyunlarından başka bir şey değildi” ifadelerini kullandı. Şentürk, Putin’in bundan sonraki hamlelerine dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekerken, Gülşah ise, masada olmayan Yunanistan’ın AB’nin daha aktif olmasını istediğine vurgu yapıyor.

MOSKOVA’DA “HAYIR” BERLİN’DE “EVET”

Türkiye’nin anlaşma imzaladığı UMH bütün dünya tarafından meşru kabul edilse de söz konusu ülkeler, başkent Trablus’u ele geçirmek isteyen darbeci Hafter’e desteklerini açıklamayı sürdürdü. Hafter’e verdiği askeri ve siyasi destekle Libya’daki konumunu avantaja çevirmek isteyen Rusya ise bölgedeki en etkili güç olan Türkiye ile birlikte Moskova’da 14 Ocak’ta Libyalı tarafları ateşkese razı etmeye çalıştı. Hafter’in birden fazla ülkeyle olan teması Rusya’nın planını suya düşürdü. Ateşkesi imzalamak için süre isteyen Hafter, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ait uçağa binerek Moskova’yı terk etti. 19 Ocak’ta (Yarın) Berlin’de yapılması planlanan Libya konulu konferans öncesi yaşanan gelişmeler soru işaretleri ile dolu. Hafter’in bir anda masadan kalkması ve davet edildiği Berlin’de ateşkese razı olacağını açıklaması geri planda yoğun görüşmelerin ve derin hesapların olduğunu ortaya koydu.

UMH Tunus ve Katar’ı da istedi

Libya hükümeti, Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenecek Libya konulu uluslararası konferansa Tunus ve Katar’ın da davet edilmesini istedi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Berlin’de yarın yapılacak Libya Konferansı için devlet ve hükümet başkanları seviyesinde davette bulunmuştu. Konferansa Türkiye, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri, Kongo Cumhuriyeti, İtalya, Mısır, Cezayir’in yanı sıra BM, AB, Afrika Birliği ve Arap Birliği temsilcilerinin katılacağı, UMH Başbakanı Fayiz es-Serrac ve Libya’nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’in de konferansa davet edildiği belirtilmişti.

“DEVRE DIŞI KALDIK”

Yaşanan süreç boyunca, Yunan medyası başta olmak üzere Avrupa medyası Avrupa Birliği’nin (AB) bölgesel konularda pasifize olduğunu ve etkisini kaybettiğini vurgulayan haber ve yorumlara yer verdi. Yunanistan’ın etkili gazetelerinden Ekathimerini son analizinde, Libya ve Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin Atina’nın istediği gibi gitmediğini ve Türkiye’nin bölgedeki gücünü Rusya ile birlikte konsolide ettiğini yazdı. İtalya Haber Ajansı’na (AKI) konuşan Avrupa Parlamentosu (AP) Anayasa İşleri Komisyonu Başkanı Antonio Tajani de Avrupa’nın Libya’da “hiçbir ağırlığının olmadığını” belirterek “Pazar günü Libya üzerine yapılacak olan Berlin Konferansı’nı bekliyoruz. Ama Avrupa maalesef tamamıyla bölünmüş durumda ve Libya’da hiç ağırlığı yok” tespitinde bulundu.

AB YENİDEN DEVREYE GİRMEK İSTİYOR

Türkiye ve Rusya’nın etkisini kırmak isteyen ve yeniden oyuna dahil olmak isteyen AB, ateşkesi Berlin’de sağlayarak konumunu güçlendirmek istiyor. AB’nin bir diğer amacı ise, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini kısıtlamak. AB, söz konusu hamle isle, Türkiye ve UMH arasında imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’nın gölgesinde kalan Yunanistan, GKRY ve İsrail arasında imzalanan EastMed’i (Doğu Akdeniz enerji kaynaklarını doğrudan Kıbrıs ve Girit üzerinden Yunanistan anakarasına bağlayan planlı bir açık deniz / kıyı doğal gaz boru hattı) gündeme getirmek istiyor.

DİRİLİŞ POSTASI: BATI’NIN ‘PETROL ÇAVUŞU’ HAFTER

Sahadaki gelişmeler de Diriliş Postası’nın yaptığı yorumu doğruluyor. Genel Yayın Yönetymenimiz Erem Şentürk ve Atina muhabirimiz Batuhan Gülşah yaptıkları değerlendirme ile AB’nin Berlin hamlesi ile Libya özelinde Doğu Akdeniz’deki etkisini arttırmaya çabaladığı görüşünde birleşiyor. Darbeci Hafter’i “Batı’nın petrol çavuşu” olarak tanımlayan Şentürk, Putin’in bundan sonraki hamlelerine dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekerken, Gülşah ise, masada olmayan Yunanistan’ın AB’nin daha aktif olmasını istediğine vurgu yapıyor.

Yeni Kriz: EastMed Gas Forum

İsrail gazını Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İtalya üzerinden Avrupa’ya taşımayı planlayan projesi için önemli bir gün yaşandı. Yunanistan, Güney Kıbrıs, Mısır, İsrail, Ürdün ve Filistin Enerji Bakanları “East Med Gas Forum”unu uluslararası bir örgüt haline getirecek kuruluş tüzüğünü Kahire’de imzaladı. East Med Gas Forum’u petrol piyasasında “kartel gibi işleyen”, fiyatların gidişatına karar verebilen OPEK’e benzer bir örgüte dönüştürme maksatı güdüldüğü belirtildi. Toplantıya AB ve ABD de gözlemci statüsünde katıldı. Rum basını, “Doğu Akdeniz Yatakları İçin Uluslararası Örgüt Kuruluyor” manşetleriyle kutlarken, EastMed projesi, Türkiye’nin Libya ile imzaladığı mutabakat gereği belirlenen deniz sınırlarıyla örtüşüyor. Dolayısıyla Türkiye ile Yunanistan arasında yeni bir kriz daha doğmak üzere.

EREM ŞENTÜRK: AB AKTÖR OLABİLMEK İÇİN HAFTER’İ GECİKTİRDİ

Rusya’da anlaşma imzalamak için giden Hafter’i engelleyenin BAE’den daha çok Fransa’nın olduğunu düşünüyorum. Hafter anlaşmayı imzalayacaktı. İmzalamayacak olsaydı gitmezdi. Ancak AB, yani Afrika’yı arka bahçesi kabul eden AB bu süreçlerin hepsinde oyun dışı kalmış durumdaydı. AB’nin dışarıda kaldığını itiraf edip bu konudaki rahatsızlığı en yüksek seviyeden dile getiren Josep Borrell, AB Dışişleri ve Güvenlik Poltikası Yüksek temsilcisi. Borrell, “Gerçeği konuşalım, sorun, Libya konusunda yeterince birlik içinde hareket edememiş olmamız. Avrupalılar olarak farklı pozisyonlardaydık. Bazılarını üzebilecek olsa da, altı ay öncesine kadar Türkiye ve Rusya Orta Akdeniz’de yoklardı ama şimdi önderliği almış durumdalar. Bu Akdeniz havzasının jeopolitik yapısında büyük bir değişiklik.” dedi.

HAFTER’İ FRANSA DURDURDU

Tam olarak bu itirafta ifade edilen sebeplerden dolayı Fransa acil bir bildiriyle Hafter’i anlaşma imzalamaktan alıkoydu ve Moskova’da masadan kaldırdı. Emperyalist güçler adına petrol çavuşluğu Hafter kendisine verilen emirle Libya’ya geri dönerek AB ülkelerinden dışişleri bakanlarının sembolik ziyaretlerini kabul ederek 19 Ocak tarihinde Berlin’de olacak toplantıyı beklemeye başladı. Merkel’in “Hafter ateşkese uyacak” diye açıklama yapması da bu planın bir parçası. Bütün bu yaşananlar son tahlilde AB’nin aktör olarak işin içine girdiği ve Bingazi bölgesinde olan petrollerden pay istediği bir pazarlık masasının ayak oyunlarından başka bir şey değildi. Şu andan itibaren AB için asıl sorun Putin’in Hafter’e ne yapacağıdır.

Yunan ordusu Libya’ya gidebilir!

Bununla birlikte çok çarpıcı bir gelişme daha yaşandı. Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın, Hafter ile görüşmesi esnasında “Her türlü desteğe hazırız. Eğer isterseniz askeri yardım da yapabiliriz” diyerek Libya’ya asker göndermeyi teklif ettiği ortaya çıktı. Hafter destek için teşekkür ederken kesin bir cevap vermekten kaçındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ulusal Mutabakat Hükümeti için “Libya’ya asker göndereceğiz” ifadeleri de hesaba katılırsa, TSK ile ile Yunan askerinin Libya’da karşı karşıya gelme riski doğacak. Olası bir çatışmada iki ülkenin birbirine kayıp vermesi durumunda iki ülke arasında suların daha da ısınmasına kesin gözüyle bakılıyor.

BATUHAN GÜLŞAH: YUNANİSTAN DAHA FAZLASINI İSTİYOR

Moskova’da imza koymadığı ateşkesi Berlin’de imzalayacağını açıklayan darbeci Hafter’in Berlin’den önceki durağının, Berlin’e davet edilmeyen Yunanistan olması dikkat çekti. Hafter ile Atina’da alenen görüşülmesi, Avrupa Birliği’nin kendisine verdiği açık desteği Yunan siyasetinin yetersiz görmesinin ürünü. Her ne kadar Berlin’de EastMed projesini meşrulaştırma girişimi ortaya konsa da, Yunanistan daha fazlasını, masada olmayı istiyor. Başbakan Miçotakis’in Türkye-Libya deniz sınırları mutabakatını şart olarak ortaya koyması, Yunanistan’ın EastMed projesi ile Türkiye’ye vurmayı planladığı darbenin, mutabakatın iptaliyle tamamen güvence altına alınma çabası diye yorumlanabilir” ifadelerini kullandı.

Diriliş Postası Muhabiri Gökhan Yılmaz

Editör: TE Bilisim