Vatandaş pazar ve marketlerde fiyatları yükselten simsarlara, taksi tekellerine, muhacirlerin hedef gösterilmesi ve iş gücünün sömürülmesine de ‘dur’ denilmesini bekliyor.

Yalan terörü artık son bulsun

Yalan terörü, Türkiye için çözülmesi gereken konular sıralamasında en üstte yer alıyor. Kitleleri manipüle etmenin yanı sıra toplumsal bir kaos aracı olarak da kullanılan yalan terörü, her geçen gün şiddetlenerek devam ediyor. Yalan terörüne imza atan isim ya da kuruluşlara yönelik herhangi bir caydırıcı ceza olmaması da yalan şebekesinin önünü açıyor. Sosyal medya düzenlemesiyle birlikte yalan ve hakaret dolu içeriklerin kısa sürede silinmesi hedeflense de, yalanın kaynağı olanlar için ağır cezalar getirilmesi artık herkesin öncelikli talebi olarak öne çıkıyor.

Ekşi Sözlük’e dur denilsin

Ayaklanma çağrısına zemin hazırladığı için soruşturma açılan Ekşi Sözlük, milli değerlere yönelik düşmanlığın kalesi olarak ön plana çıkıyor. Allah’a (cc), Peygamber Efendimiz’e (sav) ve İslam’a karşı her geçen gün yeni bir hakaretin sıralandığı Ekşi Sözlük’ün nefret terörüne acilen son verilmesi en öncelikli konular arasında yer alıyor. Ekşi Sözlük aynı zamanda CHP’nin milli isimlere yönelik yürüttüğü linç kampanyasında isimsiz hesaplarla itibar cellatlığı yaptırarak topluma kin ve nefret tohumu ekilmesinde de başı çekiyor.

Taksi tekeline çözüm bulunsun

Megakent İstanbul’da herkes sarı taksilerden şikâyetçi. Piyasada şoför, plaka sahipleri ve hizmet standardı konusunda denetimin olmaması hizmet kalitesini oldukça düşürüyor. Plaka sahipleri ve birkaç şirketten oluşan tekellerin plakaları herhangi bir kritere dayanmadan kiralaması İstanbul’da pek çok soruna davetiye çıkarıyor. 17 milyon İstanbullu, taksicilerin dijital ortamlar üzerinden ve tek merkezden denetlenerek sorunun kalıcı olarak çözümünü bekliyor.

Sosyal Medya Yasası çıkarılsın

Milyonlarca kullanıcısı bulunan Twitter, Facebook gibi sosyal mecralar, Türkiye’ye karşı operasyon sahası olarak kullanılıyor. Özellikle orman yangınları ve mülteci meselesindeki yalan bombardımanı tehlikenin ne denli büyük olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Toplumun talebi sosyal medya mecralarına karşı Avrupa modeli bir yasal düzenleme. Söz konusu düzenlemenin en kısa sürede Meclis’e sunulacağı belirtilse de milletin bu konuda sabrı kalmadı.

Fırsatçılara ağır yaptırım gelsin

Türkiye ekonomisine Ağustos 2018’de Amerika merkezli gerçekleştirilen kur saldırısıyla paralel olarak sahne alan fırsatçılara karşı henüz caydırıcı bir ceza uygulamaya konulmadı. Doların yükselişini bahane ederek ürünlere zam üstüne zam ekleyenler, vatandaşı ezmelerinin yanı sıra enflasyonun yükselişinde de kilit rol oynadı. Öte yandan stokçulukla, çöpe dökülen meyve-sebzelerle pazar fiyatlarını katlayan simsarlara karşı artık günübirlik cezalarla değil kalıcı çözümlerle harekete geçilmesinin zorunluluğu millet için hayati önem taşıyor. Vatandaş, geçimini zorlaştıranlara karşı acil önlem istiyor.

Nefrete ve sömürüye son verilsin

Muhacirler sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen belirli kişiler tarafından her gün hedef gösterilmeye devam ediliyor.

“Mültecileri istemiyoruz” diyenler mültecileri en çok sömüren kitle olarak ön plana çıktı. Suriyeli, Afgan, Iraklı, Pakistanlı, Özbek milyonlarca mülteci, özellikle sanayi ve tekstil sektörlerinde, Türk vatandaşlarının iş beğenmemesinden de güç alınarak yok paralara ve sosyal güvencelerden yoksun şekilde çalıştırılıyor. Sığınmacıların bu şekilde sömürülmesi, işsizlik rakamlarını artırdığı gibi Hazine’nin kasasına girmesi gereken milyarlarca lira vergiyi de buharlaştırılıyor.

Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!

Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:

Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,

Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden,

Çekiyor tebeşirle yekun hattını afet;

Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!

Durum diye bir laf var, buyurun size durum;

Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodrum!

Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey.

Benim adım Bay Necip, babamın ki Fazıl Bey,

Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,

Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.

Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina;

Evde cinayet, tramvay arabasında zina!

Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil;

Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil!

Ve ferman, kumardaki dört kralın buyruğu:

Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu!

Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,

Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!

Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!

Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!

Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;

Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!

Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;

Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.

Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilaç;

Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilaç.

Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan;

Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan!

Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde;

Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!

Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;

Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?

Ah! Küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;

Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap!

Destan,
Necip Fazıl Kısakürek

Editör: TE Bilisim