Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi / Sezer Ayık 11-C- Tamer Akpınar 11-C

Hadis-i şerifler, Kur’an-ı Kerim’den sonra dinimizin en temel kaynağı olarak oldukça önemli. Hz. Peygamber’i tanımak, anlamak ve dinimizi hayatımızda doğru bir şekilde yaşamak noktasında vazgeçilmez bir değere sahip. Bu nedenle bir Müslüman’ın hadis-i şerifler konusunda bilgi sahibi olması zorunlu. Biz de bu düşünceden hareketle gençler olarak hadis-i şeriflere bakış açımızın nasıl olması gerektiğini konuşmak üzere hadis alanında uzman olan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Hadis Öğretim Üyesi Dr. Mesut Çakır’la bir söyleşi gerçekleştirdik.

Kıymetli hocam, öncelikle bizlere vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederiz. Röportaja başlamadan önce sizi kısaca tanıyalım. Ben de çok teşekkür ediyorum. Tokat’ın Erbaa ilçesinde doğdum. Orada imam-hatip lisesini bitirdikten sonra, İstanbul İlahiyata yerleştim. Fakülte tahsilinin ardından hadis alanında yüksek lisansa başladım. Sonrasında doktoramı da tamamladım. İlahiyatın ardından aynı zamanda mihrap vazifesi de nasip oldu. On beş yıl imam-hatip olarak görev yaptım. Şu anda Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Hadis Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak vazife yapmaktayım.

‘HADİS KONUSUNDA DAHA DİKKATLİ OLMAK GEREKİYOR’

Hocam, hadislerin anlaşılmasında günümüzde ne gibi bir problem görüyorsunuz; insanlar hadisleri doğru bir şekilde anlıyor ve uyguluyor mu?

Maalesef tarihin değişik dönemlerinde olduğu gibi günümüzde de hadisleri yanlış anlayan kimseler olabiliyor. Bu konu çok önemli. Hadisleri sevmek, çok okumak yeterli değil. Hadisleri seveceğiz, okuyacağız ve doğru anlayacağız, sonra da hayatımıza yansıtacağız. Günlük hayatta bile basit bir cümleyi insanlar yanlış anlayabiliyor. Ama mesele hadis olunca daha dikkatli olmak gerekiyor. Hadislerin yanlış anlaşılması çarpık bir din anlayışını da beraberinde getirir. Bu sebeple her hadisi mutlaka şerhi ile okumak gerekir. Bu hadisle ilgili âlimlerimiz ne demişler ona bakmak gerekir. Alimlerimizin on dört asırlık, hadisleri anlama yolundaki büyük birikimini bir tarafa bırakarak ve müçtehit imamların anlayışlarını görmezden gelerek hadisleri kendi zihin dünyamız çerçevesinde yorumlamak, telafisi olmayan yanlışlara yol açabilir. Bu nedenle temel bir prensip olarak tefsirsiz meal ve şerhsiz hadis okumaktan uzak durmalıyız.

Hocam pek çok hadis eseri var, siz bize hangilerini tavsiye edersiniz?

Mümkünse mütehassıs hocalarımızın hadis derslerini takip edelim. Hatta haftada en az bir hadis halkası olsun devam ettiğimiz. Onun tesiri ve faydası daha fazla olur. Kendimiz okuma yapacak olursak şerhli olmak kaydı ile Riyâzü’s-sâlihîn’den başlayabiliriz. Buhari, Müslim, Ebû Dâvûd gibi eserler baş tacıdır. Ancak kendi kendimize bunları okumak doğru olmaz. Bu eserler, ulema için telif edilmiştir. Bu eserleri anlamak için hadis, fıkıh ve usul gibi daha pek çok noktada yeterliliğimizin olması gerekir. Halkın direkt okuması için, Riyâzü’s-sâlihîn, Tergîb ve Terhîb ve Mişkâtü’l-Mesâbih gibi eserler âlimler tarafından hazırlanmıştır. Bunları da mutlaka şerhleri ile birlikte okumak gerekir. 

“UMUTSUZ OLMAMALIYIZ”

Hocam, biliyorsunuz gençler bizim mirasçılarımız. Günümüz gençliğine ne önerirsiniz?

Öncelikli vazifemiz Fahr-i Kâinat Efendimiz’i (sav) iyi tanımak olmalıdır. Onu çok sevmeli ve hayatımızın merkezine almalıyız. Bunun için Kadı İyaz’ın Şifâ-i Şerîf isimli eseri mutlaka okunmalıdır. Ardından iyi bir hadis kültürü alınmalıdır. Genç Fatih ne yaptı? Efendimiz’in (sav) İstanbul’un fethini müjdeleyen hadisini okudu, öğrendi ve bu büyük müjdeyi gerçekleştirmek için gayret etti. Hadislerde daha nice müjdeler var. Mesela Sahih-i Müslim’de geçen bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “ Allah bana yeryüzünü dürdü, doğusunu ve batısını aynı anda gördüm. Ümmetimin hükümranlığı bana gösterilen bu yerlere ulaşacaktır.” Bunun manası bir gün mutlaka doğusundan batısına dünyanın tamamında Müslümanlar hâkimiyet kuracaklardır. Resülullah Efendimiz gençlere bir ufuk çiziyor. Onlara büyük hayaller kurmalarını tavsiye ediyor. Umutsuz olmamalıyız. Neticede, gençlerimizin hadislerle bağı kuvvetli olmalıdır. Hadisler sayesinde sağlam itikat, salih amel ve güzel ahlak sahibi olmaya gayret etmeliler. Bu noktada en azından Mişkâtü’l-Mesâbih isimli eseri baştan sona okumalarını tavsiye edebiliriz.

‘SORUNLARIN TEMELİ PEYGAMBER’İN YETERİ KADAR TANINMAMASI’

Modern insanın yaşamış olduğu manevi sorunların çözümünde hadisler önemli bir etkendir, öyle mi?

Tabii ki... Bugün yaşadığımız sorunların temelinde Peygamber Efendimiz’in yeteri kadar tanınmaması vardır. Tanımıyoruz o şah-ı enbiyayı. Peygamber Efendimizi tanıma demek bir bütün olarak Onun siyerini, şemailini, sünnetini bilmek demektir. Mesela bir anket yapsak ve çok kolay bir soru sorsak: Peygamber Efendimizin sakalları ne renkti? Çoğu kimse bu soruya “Bembeyaz sakalları vardı.” diyecektir. Oysaki Efendimizin mübarek saç ve sakallarında on beş yirmi kadar beyaz tel ancak vardı. Bunun dışında simsiyahtı. Bu bilgi önemli mi? Tabii ki... Önce buradan başlayacağız. Babamızı tarif ettiğimizden daha iyi Efendimizi tarif etmeliyiz. Sonra Onun sünnetini hayatımızın tamamını kuşatacak şekilde öğrenmeliyiz. İşte bu hususlardaki eksikliklerimiz her birimizde farklı farklı sorunlar oluşturuyor. Peygamber Efendimiz’den (sav) uzaklaştıkça yolumuzu da şaşırıyoruz. Bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz hocam. Sohbetiniz birçok kişiyi aydınlatacaktır. Allah’a emanet olun. Ben de güzel sorularınız ve gösterdiğiniz alaka için teşekkür ediyorum. Rabbimden, genç kardeşlerimiz için muvaffakiyetler diliyorum. Her birinizi Allah’a emanet ediyorum. Allah sizleri hayırlı işlerde, rızasına muvafık alanlarda istihdam eylesin. 

İLİMLE VAKİT GEÇİRMENİN HAZZI

Hocam hadis ilmi ile ne vakit tanıştınız, bu ilimle alakalı bize neler söylemek istersiniz?

Hadis ilmine ilgim imam-hatip yıllarına dayanır. Hocalarımızın teşvikleri ile hadis ezberliyorduk. Ancak hadis ilminde ihtisas yapma arzusu ilahiyat fakültesine başladığımda ders halkasına katıldığım cennet mekân Emin Saraç Hocamızın derslerinde oluştu. Hocamız bize hadisleri sevdirdi. İlimle vakit geçirmenin hazzını yaşattı.

Hamdolsun, onun yön göstermesi ile hem akademik olarak hem de ders meşguliyeti anlamında hadis ilmi ile mesaimiz oldu. Hadis ilmi bütün ilimler arasında çok hususi bir yere sahiptir. Zira bu ilmin tek öznesi vardır. O da Allah’ın resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizdir. Hadis tahsil etmek, Resulüllah Efendimizin hitabına mazhar olmak demektir. Peygamber Efendimiz “Benim sözümü işitip ezberleyen, anlayan ve işittiği gibi başkalarına tebliğ edenin yüzünü ağartsın.” diye dua etmiştir. Yüz ağarması, dünyada güzel bir yüze sahip olmak, ahirette ise yani kimi yüzlerin ağaracağı kimi yüzlerin kararacağı o günde Cenab-ı Allah’ın cennet nimetlerine mazhar olmak demektir. Hadis ilimi ile meşgul olmanın başka hiçbir fazileti olmamış olsa bile çağlar ötesinden gelen bu dua tek başına teşvik edici olarak yeter. Ayrıca başka bir hadis-i şerifte “İnsanların kıyamet günü bana en yakını, bana en çok salavat getirendir.” buyrulmaktadır. Âlimlerimiz “Bu hadiste, hadis ilmi ile meşgul olanlara işaret vardır. Onlar çok hadis okumakla Efendimiz’e (sav) çokça salavat getirmektedirler.” demişlerdir.

Değerli hocam, hadis-i şeriflerden sizi etkileyen, yüreğinize dokunanlar olmuştur. Örnek verebilir misiniz?

Bazen bir hadis-i şerifi okuduğumda “Bunu sanki ilk defa okuyorum.” dediğim oluyor. Çünkü hadis-i şeriflerin insanın ruhsal durumuna ve diğer birtakım şartlara göre zaman zaman farklı hisler uyandırdığı olur. Ama genel manada çok etkilendiğim bir hadis-i şerif söyleyecek olursam şunu ifade edebilirim: Bir sahabi Fahr-i Kâinat Efendimiz’e (sav)  gelerek “Ya Resulüllah, bir topluluğu sevdiği hâlde onlara kavuşamayan/onlar gibi amelleri olmayan bir kimse hakkında ne buyurursunuz?” diye sorunca, Habib-i Kibriya Efendimiz “Kişi sevdiği ile beraberdir.” buyurmuştur. Bu hadiste çok büyük müjdeler vardır. Bizler de alimleri, Allah dostlarını, sahabileri seversek cennette onlarla beraber olabiliriz. Bir de Peygamber Efendimizi sevebilirsek cennette ona komşu olabiliriz biiznillah. Sevmek zor değil. Yeter ki gönlümüzü lüzumsuz şeyler doldurmasın.

Editör: TE Bilisim