Mutlak monarşiden meşruti monarşiye geçiş ders kitaplarında yer almasıyla birlikte arama motorlarında merak konusu oldu. Devleti'nde mutlak monarşiden anayasalı monarşiye geçişi belirleyen ve meşrutiyet reşiminin temellerini atan anayasadır. Osmanlı Devleti'nin Rusya ile savaş hazırlıkları içine girdiği sırada Sultan II. Abdülhamid tahta geçti. İşte Mutlak monarşiden meşruti monarşiye geçiş ile ilgili detaylar…

MUTLAK MONARŞİDEN MEŞRUTİ MONARŞİYE GEÇİŞ

Yeni Çağ’da burjuvazinin desteği ile krallar, feodaliteye karşı iktidarını güçlendirmiş ve Avrupa’da mutlak monarşiler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu çağda yükselen sınıf olan burjuvazi, kendi üretim ilişkilerini destekleyecek ve güvenli bir merkezî yönetim kurabilecek olan kralların yanında yer almıştır.

Böylece Avrupa’da değişen ekonomik yapıya uygun bir yönetim biçimi olan mutlak monarşiler kurulmuş ve ülkenin her yerinde aynı ticaret yasaları hâkim kılınmıştır. Monarşinin oluşum sürecinde, çıkarlarına uygun davranan burjuvazi ile krallar arasında feodal güçlere karşı geçici bir iş birliği yapılmıştır.

Ancak Sanayi İnkılabı sonrasında bu iş birliği bozulmaya başlamış ve belirleyici sosyal sınıf olan burjuva, soyluların yerini almıştır. Ekonomik gücüne dayanarak siyasal yapıda da hak arayışları içine giren burjuvazi ile krallar arasındaki denge, burjuvazi lehine değişmiştir. Artık burjuvazi, kralın yetkilerini sınırlandırarak siyasi haklar elde edebilmenin mücadelesini vermeye başlamıştır.

Anayasal sistem ilk kez İngiltere’de XIII. yüzyılda doğmuş ve gelişmiştir. Milliyetçilik ve demokrasi anlayışı; Sanayi Devrimi ve sömürgecilikle birleşmiştir. Böylece anayasal süreç; Batı Avrupa’dan Orta Avrupa’ya, oradan da Doğu Avrupa ve Osmanlı Devleti üzerinden geçerek tüm dünyaya yayılmıştır.

Avrupa’da Aydınlanma düşüncesi ilkelerine dayanan ilk modern ve yazılı anayasa 3 Mayıs 1791 tarihli Polonya Anayasası’dır. Bu anayasadan bir süre sonra yeni bir anayasa da Fransa’da ilan edilmiştir. İhtilalle birlikte mutlak iktidarını kaybeden kralın yetkileri, anayasayla sınırlandırılmış ve bu yetkiler meclisle paylaşılmıştır.

Diğer Avrupa ülkelerinin de örnek aldığı Fransa Anayasası’yla Avrupa’da anayasaya dayalı meşruti monarşiler devri başlamıştır. Bu sayede Viyana Kongresi’nde alınan kararların egemen kılınmak istendiği 1815-1830 yılları arasında bile Avrupa’da birçok ülke anayasa ile yönetilmiştir. Krallar bu anayasaları kaldırmak veya sınırlarını daraltmak için çalışmış, liberaller de anayasanın sınırlarını daha da genişletmek ve tam uygulanmasını sağlamak istemiştir.

Editör: TE Bilisim